15.12.2012 Views

HBV'de Tedavi - EKMUD

HBV'de Tedavi - EKMUD

HBV'de Tedavi - EKMUD

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sorun Enfeksiyonlarda Yaklaşım ve <strong>Tedavi</strong>:<br />

Tularemi<br />

Tularemi Francisella tularensis’in yol açtığı<br />

enfeksiyöz bir hastalık olup, organizmaya<br />

karşı aktif çok sayıda antibiyotiğin varlığına<br />

rağmen, günümüzde halen mortalite ve morbiditesini<br />

sürdürmektedir.<br />

Enfeksiyon dünyada esasen kuzey yarım kürede<br />

görülen bir zoonozdur. Yıllık görülen tularemi<br />

olgu sayısı 500.000 civarında tahmin edilmektedir.<br />

Ülkemizde ilk olguların görüldüğü<br />

Marmara bölgesi dışında (1936 yılında 150<br />

olguluk Trakya salgını) sırasıyla 1945 yılında<br />

Trakya’dan 18 hasta, 1953 yılında Antalya’dan<br />

200 hasta, 1988 yılında Bursa’dan 61 hasta,<br />

1998 yılında Ankara’dan 16 hasta, 2001 yılında<br />

Düzce’den 21 hasta, 2002 yılında Balıkesir’den<br />

126 hasta, 2004 yılında Suluova’dan 41 hasta,<br />

2005 yılında Gölcük’ten 134 hasta ve 2005<br />

yılında Zonguldak, Bartın ve Kastamonu illerinden<br />

61 hasta bildirilmiştir. Bunlardan başka<br />

Karadeniz Bölgesinde, İç Anadolu Bölgesinde<br />

başta Kırşehir ve Kırıkkale olmak üzere civar<br />

illerde de 2010 yılında salgınlar görülmüştür ve<br />

halen devam etmektedir.<br />

F. tularensis gram-negatif bir bakteri olup, 0.2<br />

ila 0.2-0.7 µm ebatlarında, aerop, pleomorfik,<br />

katalaz pozitif bir kokobasil olup hareketsiz ve<br />

sporsuzdur. F. tularensis türe göre coğrafik dağılımları<br />

ve virülansları farklılık gösteren dört alt<br />

türe sahiptir (F. tularensis tularensis, holarctica,<br />

novicida, mediasatica). F. tularensis subsp.<br />

holarctica (tip B) ülkemizdeki salgınlara neden<br />

olan tür olup virülansı tip A’dan daha zayıftır.<br />

Etkenin doğal rezervuarları genellikle yabani<br />

tavşan, rakun, kunduz, sincap, fare, geyik, keçi,<br />

koyun, vahşi kemirgenler, kedi, köpek gibi hayvanlar<br />

ile kene, sivrisinek, geyik piresi gibi artropodlardır.<br />

F. tularensis subsp. tularensis alt<br />

türü, özellikle tavşanlar ve insanlarda yüksek<br />

virülansı nedeniyle fatal seyredebilen hastalığa<br />

neden olmaktadır. Dezenfektanlara karşı duyarlı<br />

olan bakteri dış ortamlarda (su, çamur vs.)<br />

uzun süre canlılığını sürdürebilmektedir.<br />

Etkenin insanlara bulaşması sindirim (kontamine<br />

ve iyi pişmemiş etlerinin yenmesi, kontamine<br />

suların içilmesi), inhalasyon (kontamine<br />

aerosol veya tozların), kontaminasyon ve inokülasyon<br />

(enfekte tatarcık, kene, sinek ya da<br />

sivrisinek ısırması, kontamine hayvan ürünleriyle<br />

temas, enfekte hayvanların ısırması, tırmalaması)<br />

gibi dört yolla olmaktadır.<br />

218<br />

Enfeksiyon daha çok avcı, kasap, aşçı, çiftçi,<br />

veteriner gibi meslek grupları ile kırsal alanda<br />

yaşayanlarda görülmektedir.<br />

Francisella lipidden zengin kapsüle sahip olup,<br />

yokluğunda virülansında azalma gözlenebilir.<br />

Parenteral (cilt ve mukoza) 10-50, oral 108 bakteri<br />

enfeksiyonu başlatabilmektedir. İnoküle<br />

olan etken ortalama üç-beş gün sonra giriş<br />

yerinde önce bir papül sonra da ülser oluşturur.<br />

Monosit ve makrofajlarda hücre içi uzun süre<br />

yaşayabilen bakteri daha sonra lenfohematojen<br />

yolla Retiküloendotelyal Sistem (RES) organlarına<br />

yayılarak karaciğer, dalak, kemik iliği, akciğer,<br />

miyokard ve böbreği de tutabilen granülomlar<br />

oluşturur. Ayrıca, hastalıkta nadiren erken<br />

dönemde bakteremi olur. Bakteri insandan insana<br />

bulaşmaz. Bakterinin protein yapılarına karşı<br />

oluşan hücresel immün yanıt konağın hastalıktan<br />

iyileşmesinde asıl rol alır.<br />

Klinik bulgular bakterinin virülansına, inokülum<br />

kaynağı ve miktarına, giriş yoluna, sistemik<br />

tutulumun yaygınlığına ve konağın immün<br />

durumuna bağlı olarak değişmektedir.<br />

İnkübasyon süresi ortalama üç-beş gündür<br />

(1-21 gün). Hastalık akut olarak ateş, üşüme,<br />

titreme, halsizlik, kırgınlık, iştahsızlık, baş ve<br />

kas ağrıları ile başlayıp, öksürük, nefes darlığı,<br />

boğaz ve karın ağrısı, ishal, bulantı ve kusma<br />

gibi şikayetlerle devam edebilmektedir.<br />

Tulareminin altı farklı klinik formu görülebilmektedir.<br />

En sık görülen ve en kolay fark edilen şekli ülseroglandüler<br />

formudur. Bu formda bakteri deri<br />

ve mukozadan girmekte, giriş yerinde ağrılı bir<br />

papül oluşmakta, daha sonra burası ülserleşip<br />

skar bırakarak iyileşmektedir. Hastada yakın<br />

bölgesel lenfadenopatiler ve ateş, titreme, halsizlik,<br />

baş ağrısı gibi genel semptomlar gelişir.<br />

Lenfadenopatiler giderek büyüyüp spontan olarak<br />

drene olur. <strong>Tedavi</strong>siz olgularda ülser kalıcı<br />

skar bırakarak haftalar sonra iyileşmekte olup,<br />

mortalitesi %3’ten azdır.<br />

Glandüler formda deri ülseri olmadan lenf nodlarında<br />

spontan süpürasyon gözlenebilmektedir.<br />

Oküloglandüler form, bakterinin kontamine<br />

parmaklar, kontamine su ve aerosol ile konjunktivaya<br />

yerleşmesi sonucu genellikle de tek<br />

taraflı görülmektedir. Tulareminin en az olgu<br />

görülen (%0-5) formu olup, fotofobi, artmış<br />

3. Türkiye <strong>EKMUD</strong> Bilimsel Platformu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!