14.01.2015 Views

Genel Yayın Sıra No - İstanbul Barosu

Genel Yayın Sıra No - İstanbul Barosu

Genel Yayın Sıra No - İstanbul Barosu

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Staj Eğitim Merkezi Cumartesi Forumları 4<br />

113<br />

diyordu ki, cari hesap sözleşmeleriyle borçlu açısından ticari iş niteliği<br />

taşıyan ödünç sözleşmelerinde geçerli olur, ama her iki sözleşmenin de<br />

süresinin en az üç ay olması, yani üç aydan daha uzun süreli sözleşmeler<br />

söz konusu olması gerekir ki bileşik faiz şartı geçerli olabilsin.<br />

Yeni kanuna da aynı hüküm eklenmiş, ama eklenirken birtakım ilaveler<br />

yapılmış. Şöyle ki, üç aydan aşağı olmamak üzere faizin anaparaya eklenerek<br />

birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı yalnız cari hesaplarla her<br />

iki taraf bakımından da ticari iş niteliği taşıyan ödünç sözleşmelerinde<br />

geçerlidir. Eskiden mevcut kanunda borçlu açısından ticari iş niteliği<br />

taşıyan ödünç sözleşmesi yeterli görülürken yeni kanun her iki taraf<br />

bakımından da ticari iş olmasını arıyor. Ancak devamında şöyle bir ilave<br />

daha var, şu kadar ki bu fıkra sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz.<br />

Şimdi her iki taraf için ticari iş niteliği taşıyorsa ödünç sözleşmesi,<br />

her iki taraf için ticari olmasının ön şartı her iki tarafın tacir olmasıdır.<br />

Öyleyse hem her iki taraf için ticari, hem de tacirler arasındaki demek<br />

kendi içinde bir çelişki değil mi değerli meslektaşlarım Maalesef bu da<br />

maddenin aksayan bir yönü. Tabii buraya eklenen bir fıkra daha var,<br />

mevcut kanunumuzda bileşik faiz yasağına aykırılığın yaptırımı konusunda<br />

bir hüküm yoktu, bence olmasına da gerek yoktu. Niçin Çünkü<br />

emredici hükme aykırılığın yaptırımı Borçlar Kanunumuzun 19, 20.<br />

maddelerine göre bellidir, butlandır, yani kesin geçersizliktir. 8. maddenin<br />

son fıkrasına şöyle bir hüküm eklendi, bu maddenin 2. ve 3. fıkralarına,<br />

yani bileşik faiz yasağına aykırı olarak işletilen faiz yok hükmündedir.<br />

Yani butlan yerine yokluk yaptırımını açıkça kanuna koymuş<br />

oldular. Niye böyle bir şeye gerek görüldü, butlanla yokluk arasında bu<br />

noktada bir fark var mı, bilinçli bir tercih mi, doğrusu tartışmaları davet<br />

eden bir seçim, bir tercih diye düşünüyorum.<br />

Ticari borçlarda faizin başlangıcı konusunda mevcut kanun hükmü<br />

aynen yeni kanuna da aktarılmış. Fakat yeni kanunun 10. maddesi yeni<br />

kanunun son hükümleri arasında yer alan 1530. maddeye eklenen fıkralarla<br />

açıkça biraz kafa karıştırıcı gibi görünüyor. Çünkü yeni kanunun<br />

1530. maddesine eklenen 2’yle 8. fıkraları birlikte ele aldığınızda<br />

birtakım çelişkiler olduğunu görüyorsunuz. Mesela ticari borçlarda temerrüt<br />

ne zaman gerçekleşir, temerrüt faizi ne zaman işlemeye başlar<br />

gibi, fatura tebliğine, fatura düzenlenmesine önemli sonuçlar bağlanması<br />

gibi ya da borçların ne zaman ifa edilmesi gerekir gibi klasik borçlar<br />

hukuku hükümleriyle çözümlenen, Ticaret Kanunu’na hüküm olarak<br />

konması dahi gerekmeyen birçok konuda 1530. maddeye, üstelik Adalet<br />

Komisyonu tarafından birçok fıkra eklendiğini görüyoruz. Bunların çok

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!