Genel Yayın Sıra No - İstanbul Barosu
Genel Yayın Sıra No - İstanbul Barosu
Genel Yayın Sıra No - İstanbul Barosu
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
130 İstanbul <strong>Barosu</strong> Yayınları<br />
likle üçüncü kişinin iyi niyetidir mantığından hareketle düzenlemeler<br />
getiriyor. Burada artık böyle bir şirket ehliyetinin, tüm ticaret şirketlerinde<br />
şirket ehliyetinin sadece faaliyet konusuyla sınırlı olması kuralı<br />
kaldırılıyor. Bunun sonuçları ne olacak Bunun sonucu şu olacak,<br />
bir şirketin temsilcisi faaliyet konusu dışında da işlem yapsa muhatabı,<br />
yani üçüncü kişi iyi niyetli olmak şartıyla yapılan bu işlem geçerli ve<br />
bağlayıcı olacak, şirketi sorumluluk altına sokacak. Ancak şirket iç ilişkide<br />
işletme konusu dışında faaliyet yürüttüğü ya da sözleşme yaptığı<br />
için kendi temsilcisine uğradığı zarardan dolayı rücu edebilecek. Ödediği<br />
tazminattan üçüncü şahsa karşı sorumluluk nedeniyle tazminat, rücu<br />
yoluyla tazminat davası açabilecek.<br />
Onun dışında şirketlere sermaye olabilecek değerler konusunda bir<br />
genişletme yapılıyor, ama ben bunun şekli bir genişletme olduğunu düşünüyorum.<br />
Mesela fikri mülkiyet hakları, mevcut kanuna göre de fikri<br />
mülkiyet haklarının sermayeye konmasına bir engel yoktu zaten, yeni<br />
kanun bunları açık açık sayıyor. Haklı olarak kullanılan devredilebilir<br />
elektronik ortamlar, mesela sahip olduğunuz bir web sitesi gibi, alanlar,<br />
adlar, işaretler gibi değerler ki bu sayının da sınırlı olmadığını gösteriyor,<br />
devredilebilen ve nakden değerlendirilebilen her tür değer şirketlere<br />
sermaye konabilir. Zaten biz mevcut kanunun 139. maddesine dayanarak<br />
da diyorduk ki, yeter ki ekonomik bir değer taşısın, başkasına devri<br />
mümkün olsun, kanunda aksine bir özel hüküm olmasın, her şey şirketlere<br />
sermaye konabilir diyorduk. Adeta bunun bir teyidi niteliğinde, ama<br />
şekli bakımdan belki önemli sayılabilecek bir hüküm.<br />
Birleşme konusuna baktığımızda mevcut kanuna oranla daha ayrıntılı<br />
bir biçimde birleşmenin tanımlandığını görüyoruz. 136. ve 140. maddelerde<br />
birleşmede külli halefiyet ilkesinin vurgulandığını görüyoruz.<br />
Demin söylediğim şahıs şirketi, sermaye şirketi ayrımına paralel olarak<br />
geçerli birleşmelerin neler olduğunun sayıldığını görüyoruz. 137. maddede<br />
geçerli birleşmeler sayılmış ve burada şahıs şirketlerinin sermaye<br />
şirketlerini devralmak suretiyle birleşmesi yasaklanmış. Yani şahıs şirketi<br />
sermaye şirketini devralarak birleşemez, ama sermaye şirketi şahıs<br />
şirketini devralabilir ya da bir kooperatif bir şahıs şirketini alabilir. Demek<br />
ki istikamet hep sermaye şirketleri ve kooperatifler yönünde olmuş.<br />
Mevcut kanunda hiçbir hüküm yok, acaba tasfiye haline, tasfiye sürecine<br />
girmiş bir şirket birleşebilir mi Sermayesinin yarısını kaybetmiş<br />
ya da borca batık hale gelmiş bir şirket birleşebilir mi konularında yeni<br />
kanun bunları açıkça hükme bağlıyor, ama ilave şartlarla 138. Madde’ye<br />
göre, yeter ki tasfiye sürecine girmiş bir şirketin malvarlığının dağıtımına