14.01.2015 Views

Genel Yayın Sıra No - İstanbul Barosu

Genel Yayın Sıra No - İstanbul Barosu

Genel Yayın Sıra No - İstanbul Barosu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

180 İstanbul <strong>Barosu</strong> Yayınları<br />

“(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini<br />

tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği<br />

veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukukî ilişkiyi<br />

ve asgarî bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak<br />

davası açabilir.<br />

(2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı<br />

veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün<br />

olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın<br />

davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.<br />

(3) Ayrıca, kısmî eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası<br />

da açılabilir ve bu durumda hukukî yararın var olduğu kabul edilir.”<br />

Bu kanun hükmünün pratik sonucu özellikle tazminat davalarında<br />

görülecek; dava tarihinde (hesap güçlüğü ya da zarar verici durumun gelişmekte<br />

olması dolayısıyla) zararının miktarını tespit edemeyen davacı,<br />

davasını küçük bir tutarla açarak, daha sonra (zarar tutarını belirlemek<br />

mümkün hale gelince), ıslah yoluna başvurmadan talebini artırılabilecektir.<br />

Kanun hükmünde açıkça ifade edilmemekle birlikte, belirsiz alacak<br />

davası açılmasının zamanaşımının alacağın tamamı için kesilmesi<br />

sonucunu doğuracağını da kabul etmek gerekir.<br />

107. maddenin, TBMM <strong>Genel</strong> Kurulu çalışmaları sırasında metne eklenen<br />

son fıkrası ise esasen belirsiz alacak davası ile ilgili olmamakla<br />

birlikte, hukukumuza tespit davaları bakımından önemli (fakat gerekçesi<br />

açık olmayan) bir yenilik getirmektedir: Kısmi eda davasının açılabildiği<br />

hallerde, davacı dilerse eda davası yerine tespit davası da açabilecek;<br />

bu konuda hukuki menfaatinin bulunduğu varsayılacaktır. Oysa,<br />

bugünkü uygulamamıza göre, eda davası açmak imkânının bulunduğu<br />

hallerde tespit davası açmakta hukuki menfaat bulunmadığı kabul edilmektedir.<br />

VIII. Topluluk davası:<br />

Mevzuatımızda topluluk davasının örneğine tüketici mevzuatında,<br />

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da rastlanmaktadır. Tüketicinin<br />

Korunması Hakkında Kanun’un 23. maddesinin 4. fıkrasında<br />

“ Bakanlık ve tüketici örgütleri [Tüketicinin korunması amacıyla<br />

kurulan dernek, vakıf veya bunların üst kuruluşları] münferit tüketici<br />

sorunu olmayan ve genel olarak tüketicileri ilgilendiren hallerde bu<br />

Kanunun ihlali nedeniyle kanuna aykırı durumun ortadan kaldırılması

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!