01.03.2013 Views

1 TÜRKİYE PROFESYONEL LİGLERİNDE GÖREV ... - Spor Bilim

1 TÜRKİYE PROFESYONEL LİGLERİNDE GÖREV ... - Spor Bilim

1 TÜRKİYE PROFESYONEL LİGLERİNDE GÖREV ... - Spor Bilim

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

farklı ve özgün uygulamalar ortaya çıkabilmektedir. Bu süreçte farklı zeka türlerini sınıf<br />

etkinliklerinde kullanma söz konusu olduğundan farklı derslerde uzmanlaşmış öğretmenler<br />

arasında işbirliği de gelişmektedir. Örneğin; beden eğitimi öğretmeni bedensel-kinestetik<br />

zeka ile ilgili etkinlikler planlarken, etkinlikler arasında müziksel-ritmik zekayı<br />

kullanabilmek için, okuldaki müzik öğretmeni ile iletişim kurma ve fikir alma gereksinimi<br />

duyabilmektedir. Muhvic’in (2001) öğrencilerin uzay ve uzayda kapladıkları alan<br />

arasındaki ilişkiyi algılayabilme amaçlı beden eğitimi dersi plan örneğinde de, ritmikselmüziksel,<br />

sözel- kişilerarası zeka alanları kullanılmıştır (Muhvic,2001).<br />

Çoklu zeka kuramının öğrenme-öğretme sürecindeki doğurgularına paralel olarak birçok<br />

eğitim bilimci de (Hoerr, Krechevsky, Kornhaber v.b) çoklu zeka kuramının program<br />

geliştirme süreçlerine etkisini incelemiştir. Tarman (1999)’a göre; program geliştirme<br />

süreçlerinde çoklu zeka kuramına dayalı hedef belirlemede; klasik hedef yazma ilkelerinin<br />

kullanılmadığı, hedeflerin “öğrencilerin konuyu sekiz zeka türünde öğrenmeleri” şeklinde<br />

ifade edildiği ve davranışa temel oluşturan hedef alanlarının yerini çeşitli zeka türlerinin<br />

aldığı, eğitim durumlarını belirlemede; tamamı öğrenci merkezli olmak üzere, her bir zeka<br />

türünde yapılacak etkinliklerin sıralandığı ve sınama durumlarını belirlemede de; klasik<br />

testler ve ölçme yaklaşımı yerine, “değerlendirmenin” bireyin yetenekleri ve potansiyeli ile<br />

ilgili bilgi edinmek, bireye yararlı dönütler sağlamak, çevresindeki topluluğa yararlı veriler<br />

vermek olarak tanımlandığı ortaya çıkmaktadır (Bümen,2002).<br />

Türkiye’de çoklu zeka kuramının ilk uygulanış örneği 1943’lü yıllardaki Köy Enstitüleri<br />

olduğu söylenebilir. Çünkü Köy Enstitülerindeki eğitim programlarının temelinde üretim<br />

içinde eğitim ve öğretim, beceriye ve işe dayalı eğitim, gerçekçilikten kaynaklanan eğitim<br />

olarak betimlenebilecek bir eğitim felsefesi yatmaktaydı. Bu programlarda gözlem, deney,<br />

araştırma, inceleme ve tartışma gibi öğrenme tekniklerine geniş yer verilmiş olması;<br />

öğrencileri ezbercilikten uzaklaştıracak, onları düşünmeye, soruşturmaya, doğruları ve<br />

gerçekleri akılcı yollardan araştırmaya özendirici bir nitelik göstermektedir.1943<br />

yıllarındaki Köy Enstitüleri programının, derslerde öğrencilerin kendi kendilerine<br />

çalışabilmelerini, bağımsız düşünebilmelerini temel almakta; okuma, yayın yapma,<br />

etkileşim ortamı yaratma ve kubaşık çalışma gibi genel eğitim hedefleri sağlıklı olarak<br />

belirlendiği söylenebilir. (Oğuzkan, 1990; Özgen, 1991). Köy Enstitülerinde kabul edilip<br />

uygulanan eğitim anlayışı halen tüm dünyada tartışılan ve önerilen çoklu zeka kuramına<br />

dayalı öğretim anlayışıyla benzerlik göstermektedir. Zira kuramla ilgili okul<br />

uygulamalarında bir dersin öğretiminde diğer derslerde öğrenilenlerden ya da<br />

kullanılabilecek diğer zeka alanlarından yararlanılması anlayışı hakimdir.<br />

Kabul gören ve çağdaş eğitim anlayışına uygun olduğu düşünülen çoklu zeka kuramına<br />

ilişkin uygulamalar, Türk Eğitim Sisteminde de istenen düzeyde olmasa da kabul görür<br />

duruma gelmeye başlamıştır. Bunun en son örneği Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2551 sayılı<br />

tebliğler dergisinde yayımlanan, 2003-2004 öğretim yılından itibaren de yürürlüğe<br />

koyduğu yönerge değişikliğidir. Bu değişikliğe göre ilköğretim ve ortaöğretim<br />

programlarında yer alan derslerde ünitelendirilmiş yıllık plan ve çoklu zeka kuramına<br />

uygun yapılandırılması istenen günlük plan uygulamasına geçilmiştir. Türkiye’de çoklu<br />

zeka kuramına dayalı uygulamalar bazı okullarda (Antalya Koleji, İzmir Gelişim Koleji,<br />

Özel Ceceli Okulları, Mersin Anadolu Lisesi v.b) görülmeye başlamıştır. Ancak bu kurama<br />

ilişkin birkaç okulun uygulaması milli eğitim sisteminde çoklu zeka uygulamalarına<br />

geçildiğinin bir kanıtı olarak değerlendirilmesi uygun olamaz. Bu uygulamaların tüm Milli<br />

3

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!