19.03.2018 Views

Herkese Lazim Olan Iman - Mevlana Halidi Bagdadi

(Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbı dört kısımdan meydâna gelmişdir. I. kısım; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin (İ’tikâdnâme) kitâbının tercemesidir. (Hadîs-i Cibrîl) adı verilen; islâmın beş şartını ve îmânın altı şartını anlatan bir hadîs-i şerîfin açıklamasıdır. Ayrıca Şerefüddîn Yahyâ Münîrinin iki mektûbu, Allahü teâlâ vardır, birdir, konuları vardır. II. kısım; (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) kitâbıdır. Burada Peygamberler, kitâblar, dinler, (Yehûdîlik, hıristiyanlık ve islâmiyyet) hakkında bilgi verilmekde, Hakîkî bir müslimân olmanın şartları açıklanmakda, müslimânlığa hayran olanların sözleri ile, (42) tane başka din mensûbu iken islâmiyyeti seçen zâtların hayâtları anlatılmakdadır. III. kısım; (Kur’ân-ı Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve İncîller) kitâbıdır. Burada, bugünkü Tevrât ve İncîller hakkında bilgi verilmekde, Kitâb-ı Mukaddesdeki hatâlar îzâh edilmekde, Kur’ân-ı Kerîmin son ve değişmiyen kitâb olduğu ilmî olarak anlatılmakdadır. Ayrıca Muhammed aleyhisselâmın mu’cîzeleri, fazîletleri, güzel ahlâk ve âdetleri anlatılmakdadır. IV. kısım; (İslâm Dîni ve Diğer Dinler) kitâbıdır. Burada islâm dîninin vahşet dîni olmadığı, hakîkî müslimânın câhil olmadığı, ilkel dinler, semâvî dinler, islâmiyyetde felsefe olamıyacağı konuları açıklanmakdadır.

(Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbı dört kısımdan meydâna gelmişdir.

I. kısım; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin (İ’tikâdnâme) kitâbının tercemesidir. (Hadîs-i Cibrîl) adı verilen; islâmın beş şartını ve îmânın altı şartını anlatan bir hadîs-i şerîfin açıklamasıdır. Ayrıca Şerefüddîn Yahyâ Münîrinin iki mektûbu, Allahü teâlâ vardır, birdir, konuları vardır.

II. kısım; (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) kitâbıdır. Burada Peygamberler, kitâblar, dinler, (Yehûdîlik, hıristiyanlık ve islâmiyyet) hakkında bilgi verilmekde, Hakîkî bir müslimân olmanın şartları açıklanmakda, müslimânlığa hayran olanların sözleri ile, (42) tane başka din mensûbu iken islâmiyyeti seçen zâtların hayâtları anlatılmakdadır.

III. kısım; (Kur’ân-ı Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve İncîller) kitâbıdır. Burada, bugünkü Tevrât ve İncîller hakkında bilgi verilmekde, Kitâb-ı Mukaddesdeki hatâlar îzâh edilmekde, Kur’ân-ı Kerîmin son ve değişmiyen kitâb olduğu ilmî olarak anlatılmakdadır. Ayrıca Muhammed aleyhisselâmın mu’cîzeleri, fazîletleri, güzel ahlâk ve âdetleri anlatılmakdadır.

IV. kısım; (İslâm Dîni ve Diğer Dinler) kitâbıdır. Burada islâm dîninin vahşet dîni olmadığı, hakîkî müslimânın câhil olmadığı, ilkel dinler, semâvî dinler, islâmiyyetde felsefe olamıyacağı konuları açıklanmakdadır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Prof. Robinsonun yukarıdaki sözleri, ne kadar doğrudur! Bugün<br />

insanların çoğu, dinlerin çizdiği yolu bırakmış, yalnız maddiyyâta<br />

ehemmiyyet vermeğe başlamışdır. Zevallılar bilmezler ki,<br />

maddiyyât bir hiçdir. Yıkılıp harâb olmağa mahkûmdur. İnsanın<br />

ölmez kısmı, rûhudur. Rûh maddiyyât ile beslenmez. Rûhu besliyen<br />

gıda, önce, onu ve herşeyi yokdan yaratan Allahü teâlâya doğru<br />

olarak îmân, sonra Ona ibâdet ve kulluk etmekdir. Bugün, bütün<br />

ilm ve fen adamları, devlet reîsleri hep Allahü teâlânın varlığına<br />

inanmakdadırlar. Fekat, îmân ve ibâdetde yanlış, bozuk düşüncelere,<br />

fikrlere saplanmakda, hak yoldan ayrılmakdadırlar. Bunu<br />

Amerikanın en büyük beyin cerrâhı olan Prof. White ne güzel anlatıyor!<br />

Prof. White, bir çok ilm dereceleri kazanmış, bulduğu yeni<br />

operasyon usûlleri ile milletlerarası şöhrete kavuşmuş bir beyin<br />

operatörü olup, hem Cleveland Üniversitesinde profesör, hem de<br />

aynı şehrde kurulmuş olan Metropolitan hastahânesi Beyin Cerrâhîsi<br />

kliniğinin direktörü bulunmakdadır. Bakınız Prof. White ne<br />

diyor:<br />

(Ameliyyât için getirilen çocuk, altı yaşında sevimli bir kızdı.<br />

Çok güzel, canlı, zekî, neş’eli. Fekat muâyene sonunda beyninde<br />

büyük bir ur bulunduğunu gördük. Ameliyyâta aldık. Bu tümör ile<br />

bağlantı hâlinde bulunan bir kist, onu çok genişletmişdi. Ben içi su<br />

ile dolu olan parçadan ameliyyâta başladım. Fekat felâket! Yarım<br />

küre şeklinde olan kistli tümör, birdenbire küçülüverdi ve sathındaki<br />

geniş damarlar yırtıldı. Ameliyyât sâhası üzerine kan fışkırmağa<br />

başladı. Oluk gibi akan kanı durdurmak için arkadaşlarımla<br />

birlikde elimizden geleni yapıyorduk. Fekat kanı durduramıyorduk.<br />

Artık muhârebeyi gayb edeceğimizi görüyorduk. Çocuk elimizin<br />

altında ölüyordu. Üzerimize büyük bir hüzn çökmüşdü. Ben<br />

patlayan damarlar üzerine pamuk parçaları koyarak kanamayı<br />

durdurmağa çalışıyordum. Kanama durur gibi oldu. Fekat elimi<br />

kaldıramıyordum. Çünki, elimi kaldırsam, kanamanın tekrâr başlıyacağını<br />

ve bu sefer artık bir şey yapmak imkânı kalmıyacağını<br />

biliyordum. Çocuğa kan verilmeğe başlandı. Benim parmaklarım<br />

hâlâ pamukların üzerindeydi. Bu dakîkada kendimi ne kadar âciz,<br />

ne kadar kudretsiz hissetdim! Benim gibi zevallı bir insan, nasıl<br />

olur da kendinde bir küçük kızın beyninde meydâna gelen tümörü<br />

kesip çıkarmak cesaretini bulabilirdi? Nasıl olur da böyle<br />

mu’azzam bir işin mes’ûliyyetini üzerine alabilirdi? Adına (beyin)<br />

dediğimiz ve en mu’azzam işleri gören, insana şahsiyyetini veren,<br />

ona zekâ, hâtıra, heyecân, his, zevk, ızdırâb, düşünce ve hayâl gibi<br />

dürlü dürlü kudretler bahş eden, ancak Allahü teâlânın yaratabileceği<br />

bu mu’azzam esere, bir zevallı insan nasıl dokunabilirdi?<br />

– 156 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!