19.03.2018 Views

Herkese Lazim Olan Iman - Mevlana Halidi Bagdadi

(Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbı dört kısımdan meydâna gelmişdir. I. kısım; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin (İ’tikâdnâme) kitâbının tercemesidir. (Hadîs-i Cibrîl) adı verilen; islâmın beş şartını ve îmânın altı şartını anlatan bir hadîs-i şerîfin açıklamasıdır. Ayrıca Şerefüddîn Yahyâ Münîrinin iki mektûbu, Allahü teâlâ vardır, birdir, konuları vardır. II. kısım; (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) kitâbıdır. Burada Peygamberler, kitâblar, dinler, (Yehûdîlik, hıristiyanlık ve islâmiyyet) hakkında bilgi verilmekde, Hakîkî bir müslimân olmanın şartları açıklanmakda, müslimânlığa hayran olanların sözleri ile, (42) tane başka din mensûbu iken islâmiyyeti seçen zâtların hayâtları anlatılmakdadır. III. kısım; (Kur’ân-ı Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve İncîller) kitâbıdır. Burada, bugünkü Tevrât ve İncîller hakkında bilgi verilmekde, Kitâb-ı Mukaddesdeki hatâlar îzâh edilmekde, Kur’ân-ı Kerîmin son ve değişmiyen kitâb olduğu ilmî olarak anlatılmakdadır. Ayrıca Muhammed aleyhisselâmın mu’cîzeleri, fazîletleri, güzel ahlâk ve âdetleri anlatılmakdadır. IV. kısım; (İslâm Dîni ve Diğer Dinler) kitâbıdır. Burada islâm dîninin vahşet dîni olmadığı, hakîkî müslimânın câhil olmadığı, ilkel dinler, semâvî dinler, islâmiyyetde felsefe olamıyacağı konuları açıklanmakdadır.

(Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbı dört kısımdan meydâna gelmişdir.

I. kısım; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin (İ’tikâdnâme) kitâbının tercemesidir. (Hadîs-i Cibrîl) adı verilen; islâmın beş şartını ve îmânın altı şartını anlatan bir hadîs-i şerîfin açıklamasıdır. Ayrıca Şerefüddîn Yahyâ Münîrinin iki mektûbu, Allahü teâlâ vardır, birdir, konuları vardır.

II. kısım; (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) kitâbıdır. Burada Peygamberler, kitâblar, dinler, (Yehûdîlik, hıristiyanlık ve islâmiyyet) hakkında bilgi verilmekde, Hakîkî bir müslimân olmanın şartları açıklanmakda, müslimânlığa hayran olanların sözleri ile, (42) tane başka din mensûbu iken islâmiyyeti seçen zâtların hayâtları anlatılmakdadır.

III. kısım; (Kur’ân-ı Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve İncîller) kitâbıdır. Burada, bugünkü Tevrât ve İncîller hakkında bilgi verilmekde, Kitâb-ı Mukaddesdeki hatâlar îzâh edilmekde, Kur’ân-ı Kerîmin son ve değişmiyen kitâb olduğu ilmî olarak anlatılmakdadır. Ayrıca Muhammed aleyhisselâmın mu’cîzeleri, fazîletleri, güzel ahlâk ve âdetleri anlatılmakdadır.

IV. kısım; (İslâm Dîni ve Diğer Dinler) kitâbıdır. Burada islâm dîninin vahşet dîni olmadığı, hakîkî müslimânın câhil olmadığı, ilkel dinler, semâvî dinler, islâmiyyetde felsefe olamıyacağı konuları açıklanmakdadır.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

hiçbir şey bilmiyorlardı.<br />

İslâm dîninin Japonyaya yayılması mes’elesini bütün müslimânlar<br />

ciddiyyet ile düşünmeli ve yukarıda da söylediğim gibi, bizim<br />

memlekete hakîkî âlimler göndermelidirler. Bu gelen müslimânlar,<br />

Japonlara yalnız lafla değil, kendi hâl ve hareketleri ile de<br />

bir İslâm nümûnesi olmalıdır. Biz Japonlar, sulha, hakîkate, doğruluğa,<br />

samîmiyyete, fazîlete müştâkız. Gün geçdikçe, bu güzel<br />

hasletlerimizi gayb ediyoruz. İşte, ancak İslâmiyyet, bizim imdâdımıza<br />

yetişebilir ve bizi harâb olmakdan kurtarabilir.<br />

Müslimânlar büyük ve tek hâlık Allahü teâlâya îmân eder. Japonların<br />

da böyle bir îmâna ihtiyâcları vardır.<br />

İslâmiyyet (sulh) demekdir. Japonlar kadar sulh istiyen bir başka<br />

millet yokdur. Sulha ve huzûra kavuşmak için kendisi (sulh) demek<br />

olan İslâmiyyeti kabûl etmek îcâb eder. İslâmiyyet, insanlar<br />

ile sulh ve se’âdet içinde berâber bulunmak ve Allahü teâlânın<br />

emrlerine teslîm olmak demekdir. Bütün müslimânlar, birbirinin<br />

kardeşleridir. İnsanlık, ancak islâmiyyet sâyesinde felâketlerden<br />

ve vahşetden kurtulacakdır.<br />

35<br />

Bayan FATMA KAZUE<br />

(Japon)<br />

İkinci Cihân Harbinden sonra, dînimize olan rağbetin gitdikçe<br />

za’îflemekde olduğunu görüyordum. Japonlar, yavaş yavaş Amerikalıların<br />

hayât tarzına alışıyorlardı. Bu hayât tarzı, insanın dinle<br />

alâkasını azaltıyor, onu bir makina hâline sokuyordu. Fekat, böyle<br />

maddîleşen insanlarda bir büyük nâkısa vardır. Ben bu eksikliği<br />

his ediyordum. Rûhumda bir boşluk vardı. Bu hayât tarzından<br />

memnûn değildim. Fekat, noksan olan neydi, bunu anlamağa imkân<br />

bulamıyordum.<br />

Bir müddet kalmak için, Tokyoya gelen bir müslimânı ziyâret<br />

etdim. Onun din hakkındaki sözlerine ve ibâdet tarzına son derecede<br />

hayrân oldum. Ona birçok süâller sormağa başladım. Verdiği<br />

cevâblar, hem beni memnûn ediyor, hem de rûhumdaki boşluğu<br />

dolduruyordu. O, bir tek hâlık [yaratıcı] olduğunu, bu yaratıcının,<br />

se’âdet ve selâmet ile yaşamamız için neler yapmamız lâzım<br />

geldiğini bize bildirdiğini, kendisinin de, onun emrlerine uygun<br />

olarak yaşadığını anlatdı. Bu sözler, benim üzerimde o kadar derin<br />

bir te’sîr yapdı ki, ben de onun dînini kabûl etmek istediğimi<br />

bildirdim ve onun rehberliği ile müslimân oldum. Müslimân ol-<br />

– 238 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!