19.03.2018 Views

Herkese Lazim Olan Iman - Mevlana Halidi Bagdadi

(Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbı dört kısımdan meydâna gelmişdir. I. kısım; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin (İ’tikâdnâme) kitâbının tercemesidir. (Hadîs-i Cibrîl) adı verilen; islâmın beş şartını ve îmânın altı şartını anlatan bir hadîs-i şerîfin açıklamasıdır. Ayrıca Şerefüddîn Yahyâ Münîrinin iki mektûbu, Allahü teâlâ vardır, birdir, konuları vardır. II. kısım; (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) kitâbıdır. Burada Peygamberler, kitâblar, dinler, (Yehûdîlik, hıristiyanlık ve islâmiyyet) hakkında bilgi verilmekde, Hakîkî bir müslimân olmanın şartları açıklanmakda, müslimânlığa hayran olanların sözleri ile, (42) tane başka din mensûbu iken islâmiyyeti seçen zâtların hayâtları anlatılmakdadır. III. kısım; (Kur’ân-ı Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve İncîller) kitâbıdır. Burada, bugünkü Tevrât ve İncîller hakkında bilgi verilmekde, Kitâb-ı Mukaddesdeki hatâlar îzâh edilmekde, Kur’ân-ı Kerîmin son ve değişmiyen kitâb olduğu ilmî olarak anlatılmakdadır. Ayrıca Muhammed aleyhisselâmın mu’cîzeleri, fazîletleri, güzel ahlâk ve âdetleri anlatılmakdadır. IV. kısım; (İslâm Dîni ve Diğer Dinler) kitâbıdır. Burada islâm dîninin vahşet dîni olmadığı, hakîkî müslimânın câhil olmadığı, ilkel dinler, semâvî dinler, islâmiyyetde felsefe olamıyacağı konuları açıklanmakdadır.

(Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbı dört kısımdan meydâna gelmişdir.

I. kısım; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin (İ’tikâdnâme) kitâbının tercemesidir. (Hadîs-i Cibrîl) adı verilen; islâmın beş şartını ve îmânın altı şartını anlatan bir hadîs-i şerîfin açıklamasıdır. Ayrıca Şerefüddîn Yahyâ Münîrinin iki mektûbu, Allahü teâlâ vardır, birdir, konuları vardır.

II. kısım; (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) kitâbıdır. Burada Peygamberler, kitâblar, dinler, (Yehûdîlik, hıristiyanlık ve islâmiyyet) hakkında bilgi verilmekde, Hakîkî bir müslimân olmanın şartları açıklanmakda, müslimânlığa hayran olanların sözleri ile, (42) tane başka din mensûbu iken islâmiyyeti seçen zâtların hayâtları anlatılmakdadır.

III. kısım; (Kur’ân-ı Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve İncîller) kitâbıdır. Burada, bugünkü Tevrât ve İncîller hakkında bilgi verilmekde, Kitâb-ı Mukaddesdeki hatâlar îzâh edilmekde, Kur’ân-ı Kerîmin son ve değişmiyen kitâb olduğu ilmî olarak anlatılmakdadır. Ayrıca Muhammed aleyhisselâmın mu’cîzeleri, fazîletleri, güzel ahlâk ve âdetleri anlatılmakdadır.

IV. kısım; (İslâm Dîni ve Diğer Dinler) kitâbıdır. Burada islâm dîninin vahşet dîni olmadığı, hakîkî müslimânın câhil olmadığı, ilkel dinler, semâvî dinler, islâmiyyetde felsefe olamıyacağı konuları açıklanmakdadır.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

lık, uzun zemânlar haksızlığın, zulmün, vahşetin, âdetâ mubâh görüldüğü<br />

bir din olarak kalmış ve bugün bu korkunç hüviyyetini temâmen<br />

muhâfaza etmekdedir. İspanyada hıristiyanların, Engizisyon<br />

mahkemelerinde ne kadar haksız karârlar verdiklerini, ne gibi<br />

vahşetler yapdıklarını hâtırlamanızı isterim. Onların bu vahşetinden<br />

kaçan yehûdîleri, ancak müslimân Türkler kabûl etdiler ve<br />

onlara insan mu’âmelesi yapdılar.<br />

Îsâ aleyhisselâm, ümmetinden, Allahü teâlânın Tûr-i Sînâda<br />

[Sînâ tepesinde] Mûsâ aleyhisselâma teblîg etdiği Evâmir-i Aşereye<br />

[On emre] itâ’at etmeği istemişdi. Bu emrlerden birincisi şudur:<br />

(Ben senin Allahınım. Benden başka hiç bir ilaha tapmayacaksın!)<br />

Hâlbuki hıristiyanlar, Allahü teâlâyı üçe çıkarmışlar, ya’nî Allahü<br />

teâlânın verdiği ilk emre muhâlefet etmişlerdir. Ben, müslimân olmadan<br />

evvel bile, üç tanrıya inanmadım. Allahü teâlâyı dâimâ tek,<br />

merhametli, afv edici, hidâyet yolunu gösterici, bir büyük varlık<br />

olarak kabûl ediyordum. İşte beni müslimânlığa götüren en büyük<br />

sebeb, bu oldu. Çünki müslimânlar, Allahü teâlâya tam benim düşündüğüm<br />

gibi îmân ediyorlardı.<br />

Hayâtdaki yaşama tarzınız temâmen sizin elinizdedir. Eğer siz,<br />

bir muhâsebeci iseniz ve mal sâhibinin kasasından para aşırırsanız,<br />

sizi yakalar ve habse sokarlar. Kaygan bir yoldan giderken<br />

dikkat etmezseniz, yuvarlanır ve bir tarafınızı kırarsınız. Otomobilinizi<br />

çok sür’at ile sevk eder ve bu sebeb ile bir kazâ yaparsanız,<br />

bundan yine siz mes’ûl olursunuz. Bütün bu kabâhatleri, başkasının<br />

üstüne yüklemeğe kalkmak, büyük bir ahlâksızlıkdır. İnsanların<br />

fenâ huylu olarak doğduklarına inanmıyorum. İnsanlar,<br />

muhakkak iyi huylu olarak doğmuşdur. İnsanların ba’zılarının, fenâ<br />

rûhlu olarak dünyâya geldiğini iddi’â edenler var ise de, bunlara<br />

inanmıyorum. Bence, insanı fenâ rûhlu yapan, önce, anası babası,<br />

sonra muhîti [çevresi], zararlı neşriyyât ve sonra fenâ arkadaşlarıdır.<br />

Buna bir de zararlı muallimleri eklemek gerekir. Çocuklar,<br />

baba ve analarının ve mektebdeki muallimlerinin ve yazarların<br />

hareket ve fikrlerine çok kıymet verirler ve onlara benzemeğe<br />

çalışırlar. Ba’zan çocukların, bilinmeyen sebeblerden ötürü<br />

isyân etdikleri veyâ lüzûmsuz yere ortalığa zarar verdiği görülür.<br />

O zemân, onlara nasîhat vermek, onları tatlılıkla, fekat ciddiyetle<br />

yola getirmek lâzımdır. Fekat, biz çocuklarımıza fenâ örnek olursak,<br />

kendimiz fenâ hareketler yaparsak, onları yapdıkları hareketin<br />

doğru olmadığı husûsunda iknâ edemeyiz. Biz her dürlü kabâhati<br />

işlersek, bunların kötü şeyler olduğunu çocuklarımıza nasıl<br />

anlatabiliriz? Demek oluyor ki, her şeyden evvel çocuklarımıza<br />

– 223 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!