19.03.2018 Views

Herkese Lazim Olan Iman - Mevlana Halidi Bagdadi

(Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbı dört kısımdan meydâna gelmişdir. I. kısım; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin (İ’tikâdnâme) kitâbının tercemesidir. (Hadîs-i Cibrîl) adı verilen; islâmın beş şartını ve îmânın altı şartını anlatan bir hadîs-i şerîfin açıklamasıdır. Ayrıca Şerefüddîn Yahyâ Münîrinin iki mektûbu, Allahü teâlâ vardır, birdir, konuları vardır. II. kısım; (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) kitâbıdır. Burada Peygamberler, kitâblar, dinler, (Yehûdîlik, hıristiyanlık ve islâmiyyet) hakkında bilgi verilmekde, Hakîkî bir müslimân olmanın şartları açıklanmakda, müslimânlığa hayran olanların sözleri ile, (42) tane başka din mensûbu iken islâmiyyeti seçen zâtların hayâtları anlatılmakdadır. III. kısım; (Kur’ân-ı Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve İncîller) kitâbıdır. Burada, bugünkü Tevrât ve İncîller hakkında bilgi verilmekde, Kitâb-ı Mukaddesdeki hatâlar îzâh edilmekde, Kur’ân-ı Kerîmin son ve değişmiyen kitâb olduğu ilmî olarak anlatılmakdadır. Ayrıca Muhammed aleyhisselâmın mu’cîzeleri, fazîletleri, güzel ahlâk ve âdetleri anlatılmakdadır. IV. kısım; (İslâm Dîni ve Diğer Dinler) kitâbıdır. Burada islâm dîninin vahşet dîni olmadığı, hakîkî müslimânın câhil olmadığı, ilkel dinler, semâvî dinler, islâmiyyetde felsefe olamıyacağı konuları açıklanmakdadır.

(Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbı dört kısımdan meydâna gelmişdir.

I. kısım; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin (İ’tikâdnâme) kitâbının tercemesidir. (Hadîs-i Cibrîl) adı verilen; islâmın beş şartını ve îmânın altı şartını anlatan bir hadîs-i şerîfin açıklamasıdır. Ayrıca Şerefüddîn Yahyâ Münîrinin iki mektûbu, Allahü teâlâ vardır, birdir, konuları vardır.

II. kısım; (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) kitâbıdır. Burada Peygamberler, kitâblar, dinler, (Yehûdîlik, hıristiyanlık ve islâmiyyet) hakkında bilgi verilmekde, Hakîkî bir müslimân olmanın şartları açıklanmakda, müslimânlığa hayran olanların sözleri ile, (42) tane başka din mensûbu iken islâmiyyeti seçen zâtların hayâtları anlatılmakdadır.

III. kısım; (Kur’ân-ı Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve İncîller) kitâbıdır. Burada, bugünkü Tevrât ve İncîller hakkında bilgi verilmekde, Kitâb-ı Mukaddesdeki hatâlar îzâh edilmekde, Kur’ân-ı Kerîmin son ve değişmiyen kitâb olduğu ilmî olarak anlatılmakdadır. Ayrıca Muhammed aleyhisselâmın mu’cîzeleri, fazîletleri, güzel ahlâk ve âdetleri anlatılmakdadır.

IV. kısım; (İslâm Dîni ve Diğer Dinler) kitâbıdır. Burada islâm dîninin vahşet dîni olmadığı, hakîkî müslimânın câhil olmadığı, ilkel dinler, semâvî dinler, islâmiyyetde felsefe olamıyacağı konuları açıklanmakdadır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yâya bir nûr kaynağı oldu. Her tarafda bağçeler yetişdirdiler.<br />

Memleket, güllük gülistanlık oldu. Vahşî Avrupalılar, bütün bunları<br />

ağzı açık, şaşkınlık ve takdîrle gördüler ve yavaş yavaş medenî<br />

olmağa başladılar.)<br />

Böyle vahşî insanları terbiyeye muvaffak olan, onlara medeniyyet<br />

rûhunu aşılayan, onları karanlıkdan, cehâletden, hurâfelerden<br />

kurtaran müslimân arablar, bu akla sığmaz mu’azzam işi ancak<br />

islâm dîni sâyesinde yapabildiler. Çünki islâm dîni, en doğru<br />

dindir. Allahü teâlâ muvaffak olmaları için, onlara yardım ediyordu.<br />

Allahü teâlânın emri ile Muhammed aleyhisselâmın teblîg ve<br />

neşr eylediği islâm dîni ve Allahü teâlânın kelâmı olan Kur’ân-ı<br />

kerîm, dünyâ târîhini değişdirmiş ve onu karanlıkdan kurtarmışdır.<br />

Eğer islâm dîni olmasaydı, insanlık bugünkü medeniyyet derecesine,<br />

ilm ve fende bugünkü seviyesine erişemezdi. Müslimânların<br />

gözünde ilmin çok yüksek bir yeri vardır. Muhammed aleyhisselâm,<br />

(İlm Çinde de olsa, onu alınız) buyurmakdadır. İşte seve seve<br />

kabûl etdiğim islâm dîni böyle bir dindir.<br />

7<br />

THOMAS MUHAMMED CLAYTON<br />

(Amerikalı)<br />

Tam öğle olmak üzereydi. Sıcakdan bunalmış, tozlu yoldan geçerken,<br />

bir aralık kulağımıza kendine mahsûs bir güzelliği olan,<br />

bir ses gelmeğe başladı. Bu ses, etrâfımızdaki bütün boşluğu sanki<br />

dolduruyordu. Bir ağaç topluluğunu geçince, önümüze insana<br />

hayret verici bir manzara çıkdı. Âdetâ gözlerimize inanamıyorduk.<br />

Tahtadan yapılmış ufak bir kule üzerine çıkmış, tertemiz<br />

cübbeli ve beyâz sarıklı yaşlı bir Arab ezân okuyordu. Ezânı<br />

okurken kendinden geçmiş, sanki dünyâdan temâmen ayrılarak,<br />

hâlıkının, sâhibinin huzûruna çıkmışdı. Bu yüce manzara karşısında,<br />

biz de sanki hipnotize olmuş gibi durakladık ve yavaş yavaş<br />

yere oturduk. Kulağımıza gelen seslerin ve sözlerin ma’nâsını anlamıyor,<br />

fekat onun te’sîri altında kalıyor ve rûhumuzda bir başkalık,<br />

bir ferâhlık his ediyorduk. Sonradan öğrendik ki, Arabın<br />

söylediği tatlı sözlerin ma’nâsı şu idi: (Allahü teâlâ en büyükdür.<br />

Allahü teâlâdan başka ilâh, ma’bûd yokdur). Birdenbire, etrâfımızda<br />

birçok insanlar belirdi. Hâlbuki, biz o zemâna kadar etrâfımızda<br />

kimseyi görmemişdik. Nereden çıkdıklarını, nereden geldiklerini<br />

bilmediğimiz bu insanların yüzünde büyük bir hürmet ve<br />

muhabbet ifâdesi vardı. İçlerinde her yaşdan, her sınıfdan insan<br />

– 178 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!