19.03.2018 Views

Herkese Lazim Olan Iman - Mevlana Halidi Bagdadi

(Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbı dört kısımdan meydâna gelmişdir. I. kısım; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin (İ’tikâdnâme) kitâbının tercemesidir. (Hadîs-i Cibrîl) adı verilen; islâmın beş şartını ve îmânın altı şartını anlatan bir hadîs-i şerîfin açıklamasıdır. Ayrıca Şerefüddîn Yahyâ Münîrinin iki mektûbu, Allahü teâlâ vardır, birdir, konuları vardır. II. kısım; (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) kitâbıdır. Burada Peygamberler, kitâblar, dinler, (Yehûdîlik, hıristiyanlık ve islâmiyyet) hakkında bilgi verilmekde, Hakîkî bir müslimân olmanın şartları açıklanmakda, müslimânlığa hayran olanların sözleri ile, (42) tane başka din mensûbu iken islâmiyyeti seçen zâtların hayâtları anlatılmakdadır. III. kısım; (Kur’ân-ı Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve İncîller) kitâbıdır. Burada, bugünkü Tevrât ve İncîller hakkında bilgi verilmekde, Kitâb-ı Mukaddesdeki hatâlar îzâh edilmekde, Kur’ân-ı Kerîmin son ve değişmiyen kitâb olduğu ilmî olarak anlatılmakdadır. Ayrıca Muhammed aleyhisselâmın mu’cîzeleri, fazîletleri, güzel ahlâk ve âdetleri anlatılmakdadır. IV. kısım; (İslâm Dîni ve Diğer Dinler) kitâbıdır. Burada islâm dîninin vahşet dîni olmadığı, hakîkî müslimânın câhil olmadığı, ilkel dinler, semâvî dinler, islâmiyyetde felsefe olamıyacağı konuları açıklanmakdadır.

(Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbı dört kısımdan meydâna gelmişdir.

I. kısım; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin (İ’tikâdnâme) kitâbının tercemesidir. (Hadîs-i Cibrîl) adı verilen; islâmın beş şartını ve îmânın altı şartını anlatan bir hadîs-i şerîfin açıklamasıdır. Ayrıca Şerefüddîn Yahyâ Münîrinin iki mektûbu, Allahü teâlâ vardır, birdir, konuları vardır.

II. kısım; (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) kitâbıdır. Burada Peygamberler, kitâblar, dinler, (Yehûdîlik, hıristiyanlık ve islâmiyyet) hakkında bilgi verilmekde, Hakîkî bir müslimân olmanın şartları açıklanmakda, müslimânlığa hayran olanların sözleri ile, (42) tane başka din mensûbu iken islâmiyyeti seçen zâtların hayâtları anlatılmakdadır.

III. kısım; (Kur’ân-ı Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve İncîller) kitâbıdır. Burada, bugünkü Tevrât ve İncîller hakkında bilgi verilmekde, Kitâb-ı Mukaddesdeki hatâlar îzâh edilmekde, Kur’ân-ı Kerîmin son ve değişmiyen kitâb olduğu ilmî olarak anlatılmakdadır. Ayrıca Muhammed aleyhisselâmın mu’cîzeleri, fazîletleri, güzel ahlâk ve âdetleri anlatılmakdadır.

IV. kısım; (İslâm Dîni ve Diğer Dinler) kitâbıdır. Burada islâm dîninin vahşet dîni olmadığı, hakîkî müslimânın câhil olmadığı, ilkel dinler, semâvî dinler, islâmiyyetde felsefe olamıyacağı konuları açıklanmakdadır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

işler, böyle kimselerden zuhûr eder.<br />

Bu gibi insanları tekrar doğru yola sokmak gücdür. Fekat imkânsız<br />

değildir. Bunlara büyük bir sabr ve sebât [direnme] ile islâm<br />

dîninin esâslarını -onların anlayacağı bir tarzda- telkîn etmelidir.<br />

Allahü teâlâ, din telkîni için Peygamberine “sallallahü teâlâ aleyhi<br />

ve sellem” emr vermişdir. Nahl sûresinin 125. ci âyetinde meâlen,<br />

(Ey Muhammed! Rabbinin yoluna hikmet ile, güzel öğütlerle çağır!<br />

Onlarla en güzel şeklde tartış! Doğrusu Rabbin, yolundan sapanları<br />

dahâ iyi bilir) buyurulmuşdur. Unutmayın ki bildiğiniz iyi<br />

ve doğru şeyleri bilmiyenlere en güzel tarzda öğretmek, üzerinize<br />

farzdır, Allahü teâlânın kat’î emridir. Bu vazîfeye, (Emr-i ma’rûf)<br />

denir. Bu bir ibâdetdir. İlmin zekâtı, bilmeyenlere ilmi öğretmekle<br />

ödenir. Bu, çok hayrlı bir işdir. Dînimiz, âlimin mürekkebini, şehîdin<br />

kanından efdal tutmakda, hayrlı iş görmeyi nâfile [fazla] ibâdetden<br />

üstün saymakdadır.<br />

Bugün, müslimân memleketleri, ağır sanâyi’de geri kalmışlardır.<br />

Hıristiyanlar, bunun sebebini, İslâm dîninin ilerletici değil,<br />

uyuşdurucu bir din olmasında göstermekdedirler ve medeniyyetin<br />

ancak hıristiyan dîni sâyesinde elde edilebileceğini ileri sürmekdedirler.<br />

Bunun ne kadar saçma bir iddi’â olduğunu söylemeğe lüzûm<br />

yokdur. (Medeniyyet), büyük şehrlerin ve insanların râhat ve<br />

huzûr içinde yaşamaları için lâzım olan san’atların ve adâletin kurulması<br />

demekdir. Yalnız ağır sanâyı’, medeniyyet değildir.<br />

Hıristiyan olmıyan Japonların, en ileri Hıristiyan memleketlerini<br />

nasıl geçdiğini yukarıda anlatmışdık. Yehûdî olan İsrâîlliler de,<br />

içinde çöl piresinden başka canlı bir varlık bulunmıyan yerleri zengin<br />

ormanlara ve zirâ’at [tarım] topraklarına çevirmişler. Lût gölünden<br />

brom çıkarmayı ve normal hâlde iken sıvı olan bromu, Alman<br />

bilginlerinin [olamaz] demelerine rağmen, katı hâle sokmağı<br />

ve kolaylıkla yabancı memleketlere satmağı, brom ticâretinde Almanları<br />

geçmeği başarmışlardır.<br />

Demek oluyor ki, medeniyyetin hıristiyan dîni ile hiçbir alâkası<br />

yokdur. Tâm tersine, medeniyyeti emr eden islâm dînidir. Koyu<br />

hıristiyanlığın insanları nasıl karanlığa götürdüğü, müslimânlığın<br />

ise, onları nasıl nûra kavuşdurduğu Kurûn-ı vüstâda [Orta çağda]<br />

meydâna çıkmışdır.<br />

Hıristiyanlığın en kuvvetli olduğu, Avrupaya hâkim olduğu Orta<br />

çağda, Avrupada medeniyyet nâmına ne vardı? O zemân Avrupa,<br />

cehâlet, pislik, yokluk, fakîrlik, hastalık ve papazların zulmü altında<br />

inim inim inliyordu. O zemân Avrupalılar ne helâ, ne banyo<br />

bilmezlerdi. Yine o zemânda islâmiyyetin emrlerine uyan müsli-<br />

– 469 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!