19.03.2018 Views

Herkese Lazim Olan Iman - Mevlana Halidi Bagdadi

(Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbı dört kısımdan meydâna gelmişdir. I. kısım; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin (İ’tikâdnâme) kitâbının tercemesidir. (Hadîs-i Cibrîl) adı verilen; islâmın beş şartını ve îmânın altı şartını anlatan bir hadîs-i şerîfin açıklamasıdır. Ayrıca Şerefüddîn Yahyâ Münîrinin iki mektûbu, Allahü teâlâ vardır, birdir, konuları vardır. II. kısım; (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) kitâbıdır. Burada Peygamberler, kitâblar, dinler, (Yehûdîlik, hıristiyanlık ve islâmiyyet) hakkında bilgi verilmekde, Hakîkî bir müslimân olmanın şartları açıklanmakda, müslimânlığa hayran olanların sözleri ile, (42) tane başka din mensûbu iken islâmiyyeti seçen zâtların hayâtları anlatılmakdadır. III. kısım; (Kur’ân-ı Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve İncîller) kitâbıdır. Burada, bugünkü Tevrât ve İncîller hakkında bilgi verilmekde, Kitâb-ı Mukaddesdeki hatâlar îzâh edilmekde, Kur’ân-ı Kerîmin son ve değişmiyen kitâb olduğu ilmî olarak anlatılmakdadır. Ayrıca Muhammed aleyhisselâmın mu’cîzeleri, fazîletleri, güzel ahlâk ve âdetleri anlatılmakdadır. IV. kısım; (İslâm Dîni ve Diğer Dinler) kitâbıdır. Burada islâm dîninin vahşet dîni olmadığı, hakîkî müslimânın câhil olmadığı, ilkel dinler, semâvî dinler, islâmiyyetde felsefe olamıyacağı konuları açıklanmakdadır.

(Herkese Lâzım Olan Îmân) kitâbı dört kısımdan meydâna gelmişdir.

I. kısım; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî Hazretlerinin (İ’tikâdnâme) kitâbının tercemesidir. (Hadîs-i Cibrîl) adı verilen; islâmın beş şartını ve îmânın altı şartını anlatan bir hadîs-i şerîfin açıklamasıdır. Ayrıca Şerefüddîn Yahyâ Münîrinin iki mektûbu, Allahü teâlâ vardır, birdir, konuları vardır.

II. kısım; (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) kitâbıdır. Burada Peygamberler, kitâblar, dinler, (Yehûdîlik, hıristiyanlık ve islâmiyyet) hakkında bilgi verilmekde, Hakîkî bir müslimân olmanın şartları açıklanmakda, müslimânlığa hayran olanların sözleri ile, (42) tane başka din mensûbu iken islâmiyyeti seçen zâtların hayâtları anlatılmakdadır.

III. kısım; (Kur’ân-ı Kerîm ve Bugünkü Tevrât ve İncîller) kitâbıdır. Burada, bugünkü Tevrât ve İncîller hakkında bilgi verilmekde, Kitâb-ı Mukaddesdeki hatâlar îzâh edilmekde, Kur’ân-ı Kerîmin son ve değişmiyen kitâb olduğu ilmî olarak anlatılmakdadır. Ayrıca Muhammed aleyhisselâmın mu’cîzeleri, fazîletleri, güzel ahlâk ve âdetleri anlatılmakdadır.

IV. kısım; (İslâm Dîni ve Diğer Dinler) kitâbıdır. Burada islâm dîninin vahşet dîni olmadığı, hakîkî müslimânın câhil olmadığı, ilkel dinler, semâvî dinler, islâmiyyetde felsefe olamıyacağı konuları açıklanmakdadır.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

u bahsi açdı mı, herkesin suratı asılır ve herkes susar. Bu aralarda,<br />

beni bir vazîfe ile Avustralyaya göndermişlerdi. Bana verilen,<br />

(müslimânlıkdan nefret) terbiyesine rağmen, birgün, nasılsa merak<br />

ederek, bir Kur’ân tercemesini elime aldım. Fekat, dahâ kitâbı<br />

terceme edenin önsözünü okuyunca, kitâbı hemen kapatdım.<br />

Çünki, kitâbı terceme eden, dahâ önsözde Kur’ân-ı kerîm aleyhinde<br />

o kadar ağır laflar söylüyor, Kur’ân-ı kerîmi o kadar tahkîr ediyordu<br />

ki, böyle bir kitâbı okumak ma’nâsız olurdu. Sonra düşündüm.<br />

Mâdemki, hıristiyanlar müslimânlardan nefret ediyorlardı.<br />

O hâlde, tercemeyi yapan hıristiyanın, bu te’sîr altında kalarak,<br />

bozuk bir terceme yapması, ba’zı yerleri yanlış anlaması imkânı<br />

vardı. Bir kerre meraklanmışdım. Artık işi ciddiyyet ile ele aldım<br />

ve birkaç hafta sonra, Avustralyanın garb tarafında Perth şehrine<br />

gitdiğim zemân, bu şehrin büyük kütübhânesine uğrayarak müslimânlar<br />

tarafından tefsîr edilmiş bir Kur’ân-ı kerîm bulunup bulunmadığını<br />

araşdırdım. Bana böyle bir terceme bulup verdiler. Bunu<br />

açıp, içindeki ilk sûreyi, (Fâtiha-i şerîfe)yi okuyunca, ne kadar mütehassis<br />

olduğumu size anlatamam. Fâtiha, (Âlemlerin rabbine<br />

hamd) ile başlıyordu. (Bize doğru yolu göster) diye yalvarıyordu.<br />

Ne güzeldi! Fâtiha-i şerîfi birçok def’alar okudum. Burada zikr<br />

edilen büyük hâlık, (Rahmân ve Rahîm) ya’nî çok merhametli idi.<br />

Hıristiyanların dediği gibi, insanları günâhkâr olarak yaratmamışdı.<br />

Kur’ân-ı kerîmi okumağa başladım ve okudukça kendimden<br />

geçdim. Bütün arzûlarımın, tesavvurlarımın aynını bu kudsî kitâbda<br />

buluyordum. Sâatler geçmiş ve ben nerede olduğumu, zemânı,<br />

her şeyi unutmuşdum. Bana Kur’ân-ı kerîmle berâber, Muhammed<br />

sallallahü teâlâ aleyhi ve sellemin hayâtına dâir ba’zı kitâblar<br />

da bulup getirmişlerdi. Kendimden geçerek bunları okuyordum.<br />

Nihâyet kütübhâne me’mûru yanıma gelerek, (Vakt geldi, artık<br />

kütübhâneyi kapatıyoruz) deyince kendime geldim. Kütübhâneden<br />

evime dönerken, (İşte şimdi maksadıma kavuşdum. Ben artık<br />

müslimân oldum) diye tekrâr edip duruyordum. Artık, Allahü teâlânın<br />

inâyeti ile, hidâyete kavuşdum.<br />

Eve dönerken sıcak bir kahve içmek için münâsib bir yer aradım.<br />

Caddeden aşağı doğru inerken aklımda yalnız Kur’ân-ı kerîm,<br />

müslimânlık ve Allahü teâlâ vardı. Nereye gitdiğimin farkında<br />

değildim. Birdenbire ayaklarım kendiliğinden durdu. Başımı<br />

kaldırınca, kırmızı tuğladan yapılmış bir binânın önünde olduğumu<br />

gördüm. Bacaklarım kendiliğinden beni buraya kadar getirmişdi.<br />

Binânın üzerindeki levhaya bakdım. Burası Avustralyadaki<br />

bir câmi’ idi.<br />

– 214 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!