01.03.2013 Views

l. ULUSLARARASI SPOR HUKUKU KURULTAYI - Ankara Barosu

l. ULUSLARARASI SPOR HUKUKU KURULTAYI - Ankara Barosu

l. ULUSLARARASI SPOR HUKUKU KURULTAYI - Ankara Barosu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

I. Uluslararası Spor Hukuku Kurultayı<br />

lamasında her şey delil olabilir, yani delil serbestisi ilkesi geçerlidir. Diğer taraftan<br />

karar veren hâkim delil olarak ileri sürülen hususların delil olabilme, yani<br />

ispat değerini serbestçe takdir eder. Buna da delillerin serbest değerlendirilmesi<br />

ilkesi denir. Bu iki ilke bugün modern ceza yargılamasında vicdani delil sistemini<br />

oluşturmaktadır. Bu ilke Ceza Muhakemesi Yasası, madde 217’de olduğu<br />

gibi, futbol disiplin yargılamasında da kabul edilmektedir. Nitekim Disiplin<br />

Talimatı nın 63. maddesine göre disiplin kurulunun delillerle ilgili olarak mutlak<br />

takdir hakkı bulunmaktadır ve disiplin kurulu üyeleri delillerin takdirinde<br />

vicdani kanaatlerine göre karar verirler.<br />

Ceza yargılamasında vicdani delil sisteminin geçerli olması karar verenlerin<br />

keyfi hareket edebileceği anlamına gelmez. Her şeyden önce maddi sorunun ispatı<br />

işinde kullanılan delil vasıtalarının sunulmuş ve hukuk düzenince kabul edilen<br />

araçlardan olması gerekir. Sunulmayan, dosyada mevcut olmayan, sadece karar<br />

verenin psi kolojisinde kaynağın bulabilen tasarruflar keyfi olanların başında gelir.<br />

Diğer yan dan ceza yargılamasında delil serbestliğinin bulunması delillerin kaynaklarının,<br />

elde edilme yöntem ve esaslarının kanunla konulması kuralını ortadan<br />

kaldırmayacağı gibi, delillerin takdirinde de hâkimin vicdani kanaatine itibar<br />

edilmiş olması da kay nağını, elde ediliş usul ve esaslarını kanunda bulmayan bir<br />

delille karar verenin cezalandırılma kararının verilebileceği anlamına gelmez. Dolayısıyla<br />

ceza muha kemesi hukukunda delil serbestliği ilkesi sınırsız değildir, bu<br />

ilkenin sınırı insanlık onuru ve yasaların belirleyeceği sınırlar içinde delil elde<br />

etme ve bunları yargılama da kullanmaktır. Nitekim gerek Ceza Muhakemesi Kanunumuzun<br />

madde 216/2/a, 217/2 ve gerekse Disiplin Talimatı bu delillerin<br />

yargılamada kullanılamayacağını, reddedileceğini açıkça belirtmişlerdir. Disiplin<br />

Talimatının 63. maddesinin 2. fık rasında aynen, insan onurunu zedeleyen deliller<br />

reddedilir denilmektedir. Bu insan onuru nedir? Somut olayda karar veren hangi<br />

delilleri insan onuruna uyun, hangi delillerin insan onuruna uygun olmadığı ve<br />

de reddedilmesi gerekeceği konusunda karar verecektir, bunları burada örneklemek<br />

hem zor, hem de lüzumsuzdur.<br />

Diğer yandan karar veren bütün araştırmalara rağmen bir sonuca varamazsa ın<br />

dubio pro reo, yani şüpheden sanık yararlanır, şüphe sanığın lehine yorumlanır<br />

kuralına başvurulacaktır. Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimsenin suçlu<br />

sayılamayacağı bir Anayasa kuralıdır (masumiyet karinesi). Bu karine Anayasamızın<br />

38/4. maddesinde açıkça hükme bağlanmıştır. Şüphe sanığın lehine yorumlanır,<br />

kabul edilir, delil külfeti itham eden makama düşer gibi yukarıda sözü edilen<br />

kavramlar esasında bu genel kuralın sonuçlarıdır, hatta sanığın susma hakkı da bu<br />

kuralın bir sonucudur. Anayasanın bu kuralı yalnızca ceza usulü alanında değildir,<br />

diğer ceza uygulamaları gibi disiplin hukuku uygulamalarına da hitap eder.<br />

Çünkü Anayasa hükmü bu kuralı sınırlı tutmamıştır. Anayasada yer almış temel<br />

kurallar sadece idare, yasamayı ve yargıyı değil özel ve tüzel kişileri de bağlayan<br />

kurallardır. (md.11)<br />

75

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!