01.03.2013 Views

l. ULUSLARARASI SPOR HUKUKU KURULTAYI - Ankara Barosu

l. ULUSLARARASI SPOR HUKUKU KURULTAYI - Ankara Barosu

l. ULUSLARARASI SPOR HUKUKU KURULTAYI - Ankara Barosu

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

I. Uluslararası Spor Hukuku Kurultayı<br />

bu ku rultayı düzenleyen <strong>Ankara</strong> <strong>Barosu</strong>na gerek şahsım, gerekse Gençlik Spor<br />

Genel Müdürlüğü adına teşekkürlerimi sunuyorum ve bu saatte burada bulunan<br />

arkadaş ların sabırlarından dolayı kendilerini kutluyorum, diyorum ki, iyi ki de<br />

varsınız. Ben sözlerime başlamadan önce sabahki açılış konuşmasındaki bir konuşmacının<br />

eksik bilgiden kaynaklandığına inandığım iki olaya açıklık getirmek<br />

istiyorum. Bunlardan bir tanesi 3530 sayılı Gençlik Spor Genel Müdürlüğünün<br />

miladı diye kabul edilen, hatta sporun miladı kabul edilen o Kanunun yürürlüğüyle<br />

ilgili. Sizler de takdir eder siniz bu Kanun Ulu Önder Mustafa Kemal<br />

Atatürk döneminde, ölümünden yaklaşık altı ay önce, yani 29 Haziran 1938<br />

tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildi, 17 Temmuz 1938 tarihinde<br />

de yürürlüğe girdi. Bunu söylemek, yanlış bir bilgiyi düzeltmek bu Kanun<br />

Tasarısını hazırlayıp gündeme getiren ve şu anda ara mızda bulunmayan kişilerin<br />

ruhuna bir saygısızlık olur diye düşünüyorum. İkinci bir olay, yine şöyle bir ifade<br />

geçti, şu anda futbol dışında özerk olan 54 federasyonun özerkliğiyle ilgili herhangi<br />

bir yasal düzenlemenin bulunmadığı ifade edildi. Bu da eksik bir bilgi diye<br />

düşünüyorum. Biliyorsunuz 2004 yılında 5105 sayılı bir Kanun çıkarıldı. Bu<br />

Kanunla 3289 sayılı Kanuna ek 9.maddesi ilave edilerek federasyonla ra özerklik<br />

hakkı tanındı.<br />

Bu eksikleri verdikten sonra konuyla ilgili düşüncelerimi aktarmak istiyorum.<br />

Siz ler de bilirsiniz, insanlar doğuştan itibaren disiplinle karşılaşırlar. İnsan, bana<br />

göre özgür olarak dünyaya gelir, dünya gelişiyle birlikte iki ay, üç ay, dört ay, altı,<br />

yedi ay sonra, bilemedin bir sene sonra çocuklarda birtakım özgür hareketlerinin<br />

kısıtlandı ğı görülüyor. Kısıtlamalar; Aman “şunu yapma”, “bunu yapma” ve benzeri<br />

kısıtla yıcı işlemler insanlardaki hareket kışıtlılığı şeklinde başlayan davranışlar<br />

bir müddet geçtikten sonra bir cezai müeyyide uygulaması başlar. Bu uygulama<br />

genel olarak aile içerisinde “çocuğum bunu yaparsan çikolata yok, çocuğum bunu<br />

yaparsan seni oyuna göndermem” bu ve buna benzer davranışlar. Daha sonra<br />

bunu ortaöğ retimdeki hayatımızda da görüyoruz, şu eylemler yapılırsa okuldan<br />

atılır veyahut da okuldan uzaklaştırılır, geçici süreli olsa da okuldan uzaklaştırma<br />

bu ve buna benzer davranışlar, çocukluk hayatımızın bir kısmını geçirdiğimiz bu<br />

örneklemedeki olay dışında okul yaşantımızdaki disiplin olaylarını belirleyen bir<br />

erkin olduğu, disipli ne olaylarını bir kurala bağlayan bir sistemin varlığını görmek<br />

mümkündür. Bazen sokakta görürsünüz. Bir bakarsınız çocuklar misket oynuyor<br />

veya buna benzer bir oyun oynar. Çocuğun bir tanesi oyunun dışında kalmıştır,<br />

oğlum sen neden bu oyuna iştirak etmiyorsun? Efendim ben cezalıyım. Bu<br />

cezalandırma sistemi yani oyun dışında bırakılması sistemi kendiliğinden oluşan<br />

bir olaydır, orada ne bir ceza yı önceden belirleyen bir unsur var, nede örgütlenmiş<br />

bir yapı. Bu tamamen insanın doğasında varolan kendiliğinden oluşan insanların<br />

toplumsal olarak bir arada yasa maya başlamasıyla gelişen olgulardır.<br />

Disiplin olgusunu çocukluk, gençlik dönemlerinde görmek mümkündür.<br />

Örne ğini; Türk Silahlı Kuvvetlerinde Disiplin Talimatında öngörülen disiplinsizlik<br />

davra nışları ve bunlara uygulanancezai müeyyideler vardır. 657 sayılı Devlet<br />

79

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!