14 - 17
MdZ0re
MdZ0re
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ATÇIL, Abdurrahman<br />
Küfür ve İrtidad: XVI. Yüzyılda Hukukçuların İnşasında Kızılbaş Hareketi<br />
Geç XI. yüzyıldan itibaren, orta, güney ve doğu Anadolu’nun kırsal kısmının önemli bir bölümünde Türkmen<br />
kabileleri oturuyordu. Bu Türkmenler her zaman geleneksel kabile otonomilerini korumak istiyorlar ve sert merkeziyetçi<br />
idareden nefret ediyorlardı. Bunlar Müslüman olsalar da Sünni İslami anlayışı açıkça reddediyorlar ve İslam öncesi inanç<br />
ve uygulamalarından bazısını devam ettiriyorlardı. XVI. yüzyıl boyunca Safevi hareketi bu Türkmen kabilelerinin çoğunun<br />
desteğini kazandı ve onların askeri ve ekonomik katkısı ile büyüdü. Safevi hareketi ile bu yakın ilişkiden dolayı Türkmen<br />
kabilelerine Safevi tarikatının lideri Haydar’ın (ö. <strong>14</strong>88) dizayn ettiği kırmızı külaha atfen kızılbaş denilmeye başlandı. Bununla<br />
birlikte, XVI. yüzyılda, Safevilerle hiç alakası olmayan veya çok zayıf bağı olan bazı liderler -1509-11’de Şahkulu ve<br />
1527-28’de Kalender Çelebi gibi- Kızılbaşların desteğini alabilmiş ve Osmanlı’ya karşı siyasi iddialarla ortaya çıkabilmişti.<br />
XVI. yüzyılda Osmanlı hükümeti kızılbaşlara karşı askeri mücadele ile birlikte onlara karşı bir ideolojik kampanya<br />
da sürdürmüştür. Bu bağlamda Osmanlı âlim-bürokratlarının yazdığı ve Sünni hukuki-dini perspektiften kızılbaşların<br />
uygulama ve inançlarını ele alan fetva ve risaleler iki taraf arasındaki ideolojik sınırların belirginleşmesinde önemli bir rol<br />
oynamıştır.<br />
Bu sunumda Sarıgörez Hamza (ö. 1521/22), Kemalpaşazade (ö. 1536) ve Ebussuud’un (ö. 1574) kızılbaşlar hakkındaki<br />
dini-hukuki fikirlerini tahlil edeceğim. Bu âlim-bürokratlar kızılbaşlar hakkında iki hüküm verdiler: küfür ve irtidad.<br />
Onlara göre, birinci hüküm (küfür) dini inanç ve uygulamalar ile ilgili iken, ikinci hüküm siyasi tavırlar ile ilgiliydi.<br />
28|<br />
Unbelief and Apostasy: Juridical Reconstruction of the Kızılbaş Movement in the 16 th Century<br />
From the late eleventh century onwards, Turcoman tribes occupied a substantial portion of the countryside in<br />
central, southern and eastern Anatolia. They always wanted to preserve their traditional tribal autonomy and loathed any<br />
strict central administration. Although they were Muslims, most of them openly rejected Sunni understanding of Islam and<br />
maintained some of their pre-Islamic religion and practices. Throughout the 16 th century, the Safavid movement gained the<br />
support of many of these Turcoman tribes and grew thanks to their economic and military contribution. Because of this<br />
affiliation with the Safavid movement, these Turcoman tribes were called kızılbaş (lit. red head) after the headgear designed<br />
by the leader of the Safavid order Haydar (d. <strong>14</strong>88). Nevertheless, during the 16 th century, some leaders, who had little or no<br />
connection to the Safavids, such as Şahkulu in 1509–11 and Kalender Çelebi in 1527–28, could receive backing of the kızılbaş<br />
and put forward their own political claims.<br />
In addition to military fight, the Ottoman government sustained an ideological campaign against the kızılbaş<br />
during the 16 th century. In this context, the fatwas and treatises, which were composed by Ottoman scholar-bureaucrats<br />
and concerned the evaluation of the beliefs and practices of the kızılbaş from the Sunni religio-legal perspective, played a<br />
significant role in the demarcation of ideological lines between two sides.<br />
In this presentation, I will analyze the religio-legal opinions of Sarıgörez Hamza (d. 1521/22), Kemalpaşazade (d.<br />
1536) and Ebussuud (d. 1574) about the kızılbaş. These scholar-bureaucrats came up with two verdicts about the kızılbaş:<br />
unbelief (kufr/küfür) and apostasy (irtidad). In their opinion, the first, unbelief, mainly concerned religious beliefs and<br />
practices, while the second, apostasy, was related to political attitudes.