01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bekliyordum. Daha on saniye geçmemişti belki de, yıldırım hızıyla, ardı ardına iki tokat patladı yanağımın<br />

üstünde. Öbürü de devreye girince, kendimi, yumruk ve ayak büyüklüğünde bir dolu sağanağının<br />

altında buldum. Ne kibarlık, ne yumuşaklık kalmıştı ortada. İşkenceci olduklarını önceden biliyordum,<br />

ama bu kadar acımasız, bu kadar kaba ve küfürbaz olabilecekleri gelmemişti aklıma.<br />

Birkaç dakikadır yerdeydim. Hâlâ yatışmamışlardı. Sanki döğdükçe açılıyorlardı. Hangisi bilmiyorum,<br />

boğmaya çalışırmış gibi, iki eliyle birden boğazımı sıkıyordu. Ellerini sıkınca nefes alamıyordum,<br />

gevşetince öğürüp kusuyordum. Yumruklardan biri burnuma rastlayınca ılık ılık kan akmaya başladı.<br />

Burnumdan akan kan ağzımdaki kusmuğa karışarak, boynumdan aşağı inip, oradan kazağımın içine<br />

doğru akıyordu.<br />

Yorulunca durdular. Aklına aniden gelmiş gibi, "soyun lan!" dedi, yaşlıca olanı. "Çırılçıplak olacaksın..."<br />

Bu onur kırıcı bir şeydi, kabul edemezdim. Reddettim. Bir daha üstelemeden, alışık hareketlerle<br />

çeke yırta soymaya başladılar beni. Ne kadar dirensem faydasızdı. Zira gürültü patırtıyı duyup içeri<br />

doluşan başkaları da yardım ediyorlardı onlara.<br />

Çırılçıplaktım, içimi öfkeyle karışık bir utanç dalgası kapladı. İnsiyaki olarak ellerimle edep yerlerimi<br />

kapatmaya çalışıyordum. Onlarsa tekmeyle açıyorlardı, tekrar tekrar... Bir ara yüzükoyun yere düştüm.<br />

Ayağa kalkabilmek için epey didişmem gerekti.<br />

Niyetlerini anlamıştım. Cop sokma denilen iğrenç işi yapmak istiyorlardı. Tüylerim diken diken oldu.<br />

Eğer buna cüret ederlerse son gücümle direnecek, yüzlerine küfredecek ve Şube'yi dar edecektim onlara.<br />

Tetikteydim. Ama erken hareket edip, onları kızdırmak da istemiyordum. O sırada, "Sende basur<br />

var lan i..." dedi, "şanslıymışsın gene kurtuldun". "Çıkmana az kalmasaydı görürdün sen," diye tamamladı<br />

onu, öbürü de.<br />

Başarısız bir avdan dönen çakal sürüsü gibi çekip gittiler sonra. Çakallar gidince alelacele üstümü<br />

giyindim ve rahat bir nefes aldım. Hücreme götürürlerken, gerçekten de şanslıydım bugün," dedim<br />

içimden. Zira, cop sokmak Şube'de sıkça yapılan iğrenç ve tahammül edilmez işkencelerden biriydi.<br />

13<br />

Sabahleyin adlarımız okunmaya başlandı. Bu, basının önüne çıkartılacağız ve ardından sıkıyönetime<br />

teslim edileceğiz demekti. Oradan alınıp, topluca gazetecilerin bekledikleri salona götürüldük. Vardığımda<br />

karım dışında herkes oradaydı. Komiserin anlattıkları doğru muydu yoksa? Derin bir kedere<br />

boğuldum.<br />

Üzerlerinde sözde suç delillerinin sergilendiği masaların ardına tespih usulü dizmişlerdi bizi. Karşımızda,<br />

bir kokteyl partisindeymiş gibi ayakta sohbet eden işkencecilerle gazeteciler duruyorlardı. Fotoğraflarımız<br />

çekildikten sonra sorguların yapıldığı koridora götürüldük.<br />

Bir polis teker teker çağırıyor, ilk gün el konulan üzerimizdeki eşyaları iade ediyordu. Sıra bana geldi.<br />

Masadaki polis: '<br />

"Adın ne?"<br />

"Muzaffer Koçak."<br />

"Listede öyle biri yok!"<br />

Bizi getiren işkenceci arkadaşına müdahale etti:<br />

"Uzatma, ver eşyalarını..."<br />

Gözlük, kemer ve saatten ibaret eşyalarımı geri aldım. İşlemler bitince hepimizi birden polis otobüsüne<br />

bindirdiler ve Sıkıyönetim Komutanlığı'nın bulunduğu Selimiye Kışlası'na doğru yola çıktık.<br />

Sıkıyönetim Komutanlığı işlemler eksik diye bizi kabuletmek istememiş. Gerisin geriye Şube'ye döndük.<br />

101

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!