01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

– Biz burada orman kanunları uyguluyoruz... İşkenceden korkmadığını anladık, bakalım ölümden<br />

korkuyor musun?<br />

Biri gırtlağıma yapıştı. Nefes borumu kavrayıp, boynumdan koparırcasına çekip sıkmaya başladı.<br />

Sanki ciğerlerim ağzıma geliyordu, istemim dışında çırpınmaya başladım.<br />

– Nasıl ölüme yaklaşmak güzel miymiş?<br />

Uzaktan birisi "ben de yapacağım" diyerek masadan kalktı. Diğerleri tepkimi ölçüyordu. O da aynı<br />

şekilde gırtlağıma sarıldı...<br />

– Bizim başka öldürme yöntemlerimiz de var. Merdivenlerden düştü. Kaçarken vurduk, intihar etti.<br />

Nefes darlığından öldü deriz. Kimse de bize bir şey yapamaz...<br />

– Bunları yaptığınızı biliyorum.<br />

– Orak-Çekiç'te mi okudun?<br />

– Sizin neler yaptığınızı dünya alem biliyor!<br />

– Senin bilmediğin yöntemlerimiz de var...<br />

Doktor raporlarıyla belli olmayacak şekilde nasıl tecavüz etme yöntemleri olduğunu iğrenç bir şekilde<br />

anlatmaya başladı... Normal bir insanın hayal dahi edemeyeceği bu sapıkça konuşmayı dinlerken, bunlar<br />

hayvan bile olamaz, diyordum. Belli etmemeye çalışıyordum ama bütün vücudum tiksintiyle ürpermişti...<br />

Bu iğrenç yöntemlerden birini bana uygulayacaklarını söylediler.<br />

– Soyun!.. Masaya yat!..<br />

Blöf mü yapıyorlardı yoksa gerçek mi? Donuk bakışlarından anla-yamıyordum. Hepsi yüzümdeki<br />

ifadeyi inceliyordu. Bunun bilincinde olarak çok sakin, tepkisiz duruyordum. "Soyun" bağrışları arasında<br />

geçen bu dakikalarda etkilenmemiş görünebilmek için, nefes alıp verişimden ellerime kadar<br />

bütün vücudumu kontrol altında tutmaya, bu arada aklıma güzel şeyler getirmeye çalışıyordum.<br />

– "Tabii! Bu o.... böyle şeylerden korkar mı?"<br />

Hiç etkilenmediğimi sanmışlardı... İlk adımı başarmıştım. Henüz tehlike geçmemişti. Onlar benim<br />

zayıf noktamı arıyorlardı. Ben de onların zayıf noktalarından birini biliyordum. Yaşadıkları çirkef,<br />

iğrenç hayatı haklı gösterebilmek için, kendilerinin de inançları olduğu, bu inançla görev yaptıkları<br />

havasını atıyorlardı. Gerçekte ise güçlerini, 12 Eylül sonrasında devrimci mücadelenin yenilgiye<br />

uğratılmasından alıyorlardı.<br />

Konuyu değiştirebilmek için onların bu zaaflarını kullanarak konuşmaya başladım.<br />

– Sizler inandığınızı söylediğiniz şeylere bile inanmıyorsunuz. Güya oruç tutuyorsunuz...<br />

Sözümü tamamlamama fırsat bırakmadılar.<br />

– Tabii oruç tutuyoruz. Siz onu bile yapamıyorsunuz. Dinsizsiniz... Kendilerinin devlet, millet için<br />

çalıştığını anlatmaya başladılar. İşkenceciler, devlet-millet diye başladı mı polisliğin erdemleri(!), görev<br />

zorlukları(!) vb. ardından geliyordu. Rahatlamıştım... Havayı değiştirmeyi başardığım için artık<br />

karşımda konuşulanları dinlemiyor, hallerine içimden gülüyordum.<br />

O zamana kadar bunlarla hiçbir konuda uzun uzadıya konuşmamıştım. Sadece kısa cevaplar veriyordum.<br />

Kendileriyle tartışacağımı sanmışlardı. Tartışmadığımı görünce soru sormaya başladılar.<br />

242

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!