01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

aşka kimse yok mu? Duvarda bir demir halkaya kelepçelendiğimi görüyorum. Bu oturmamı engellemek<br />

için yapılmıştı. Hücre kapısının üst boşluğundan koridora bakıyorum. Burası hücreler bölümü,<br />

"galiba bugünkü işkence bu kadar" diye zaferimi kutluyorum. Karşı hücrede bir kafa yükselmeye başladı.<br />

Dudaklarıyla "hangi siyaset" diyor. TİKB'li olduğumu söylüyorum. Hemen iki parmağıyla zafer<br />

işareti yapıyor, bununla çözülüp çözülmediğimi anlamaya çalışıyor. Tir tir titreyen bedenim ısınıveriyor,<br />

çok hoşuma gidiyor bu hareket. Sol elimi kaldırarak aynı işareti yapıyorum, çok seviniyor. "Sen<br />

hangi siyasettensin?" diyorum, "TKP-ML, bizim şef çözüldü" diye işaret ediyor. Adını soruyorum,<br />

"Ali Haydar Akgün" diyor. Demek ki işkenceci papaz doğru söylemiş.<br />

Bulunduğum hücre, hücrelerde gardiyanlık yapan polisin hemen yanı. Ne güzel arkadaşımla konuşuyordum<br />

ki, nereden geldiğini farkedemediğim bir cop, kamçı gibi suratıma iniyor. Kafamı geri çektim,<br />

suratım ateş gibi yanıyor, dişlerim kanamaya başladı. Kanı dışarı tükürmeye çalışırken hücre kapısı<br />

açıldı yavaşça. Bu açılış, hayra alamet gibi gelmedi bana.<br />

– Bir daha konuşacak mısın? dedi zebani.<br />

Benden hiç ses yok, yalnız gözlerinin içine bakıyorum korkmadığımı belirtmek için. Elindeki copla<br />

bacaklarıma bacaklarıma vurmaya başladı. Gözlerinin içine bakmaya devam ediyorum. Kudurmuşçasına<br />

vurmayı sürdürüyor. Yorulunca bu kez, "bir isteğin var mı?" dedi. "Tuvalete gitmek istiyorum".<br />

Tuvaletten sonra, "burada benden başkasıyla konuşmayacaksın" dedi. Yanıt vermedim, çekip gitti.<br />

Gözlerimde müthiş bir uyku var; kafamı duvara dayayıp uyumaya çalışıyorum, bir türlü gözlerim kapanmıyor.<br />

Bir yandan acılar, diğer yandan çözülen dizlerim... Ayakta duramıyorum. Bazen dizlerimi<br />

gevşetmeye çalışınca, bütün yük koluma biniyor ve kan hareket etmediğinden parmak uçlarım mosmor<br />

kesiliyor. Sırtımda, kafamda ve bacaklarımdaki ağrılar uyumamı engelliyor.<br />

Ayak sesleri birden hızlanmaya başladı ortalıkta. Biri hücrenin kapısını açtı ve kolumdaki kelepçeyi<br />

çözdükten sonra, gözbağını bağlayıp beni alıp götürdü yine. Merdivenlerden çıkarırken sırtıma, bacaklarıma<br />

yumruk-tekme inip inip kalkıyor. Koridora çıkarıldığımda ayak sesleri çoğaldıkça çoğalıyor...<br />

Bir koşuşturma, bir telaş var gelen seslerde. Yeni gelen bir ihbarı almış olmalılar. Leş kokusu<br />

almış akbabalar gibiler. Hep yeni bir tuzak, yeni bir ihanetin peşinde koşmaktalar. Zamanları yok ki<br />

hınçlarını alsınlar benden, hep küfürler ederek geçiyorlar. İşkence odasında üstümü soydular ve yere<br />

yatırdılar, kalas biçiminde bir sopayı sırtımdan kollarıma doğru uzattılar. Kalın iplerle kollarımı açık<br />

vaziyette bu sopaya bağladılar. Bağlarken, işkencecilerden biri "niye direnmiyorsun" diye nabzımı<br />

yokluyor. Oysa ben, değil yere yatırmalarına karşı direnmek, yerde uzanmanın zevkini çıkarıyorum,<br />

ikinci günün seansı başladı, askıdayım şimdi. "Kartal" diye birini çağırıyorlar. "Kartal" demelerinin<br />

nedeni, bu işkencecinin, hayaları sıkmak ve burmakta usta biri olmasından ileri geliyor.<br />

Bütün ağırlığım koltuk altı kaslarıma bindi, ayaklarım boşlukta sallanıyor. Balyoz gibi bir yumruk<br />

mideme indi; ağrısını beynimde hissettim, eğilemiyorum da; gözlerim yaşla doldu. Daha bunun ağrısı<br />

geçmeden, hayalarım sıkılmaya başladı. Midemdeki yumruk ağrısını bastırıp geçti. Ciğerlerime jilet<br />

atılıyor gibi bir acı... Dayanılacak gibi değil... Dayanmalıyım. Bağırmamak için dişlerimi sıkıyorum.<br />

"Kartal", pençesiyle hayalarımı öylesine bastırarak sıkıyor ki, sıkarken solumaya başladı. Her tarafım<br />

kan ter içinde... İki kişi dişlerimi açmaya çalışıyorlar; direniyorum dişlerimi açmamakta. Çenem, yumruk<br />

sağanağına tutuldu, ağzımı açıyorlar. Dişlerimin arasına bir ağaç parçası yerleştiriyorlar, bir şişe<br />

tuzlu su ağzıma boşaltılıyor. Yutmamak için çalıştıysam da, yine de epeyce su mideme gitti. Midem<br />

bulanmaya ve yanmaya başladı, ama diğer acıyı nedense bastıramıyor. Elektrik veriliyor şimdi el ve<br />

ayak parmaklarıma, cinsel organıma, giderek artan bir voltajla. Midemdeki tuzlu sular ağzımdan akmaya<br />

başladı. Acılar, Acılar... Acılar, tüm bedenimi sarmış, beynim mengenede sıkıldıkça sıkılıyor,<br />

yuvasından fırlar gibi oluyor. Acılardan uzaklaşmak için, devrim ve sosyalizm şehitlerini düşünüyorum,<br />

yoldaşlarımı düşünüyorum. Demek ki, bu çirkef ve kokuşmuş düzenin temel dayanağı bu. Öyle<br />

dışardan göründüğü gibi ayakta duran ve sağlam bir yapı olmadığını, bu işkencelerden geçen herkes<br />

rahatlıkla görebilir. Bu düşünceler, inancımı ve direncimi daha da pekiştiriyor. Kinim ve nefretim acıları<br />

bastırıyor şimdi.<br />

141

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!