Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
duymasını sağlamaya, güç vermeye çalışmıştım. Yeni bir insan sayılırdı. Örgütümüzü her yönüyle<br />
tanıdığı söylenemezdi. Çevresinde sevilen, iş yapmak isteyen, çalışkan biriydi. Ama sonucu bilerek<br />
savaşmayı kabul eden insanların kararlılığını gösterebilecek mi? Çözülebileceği sonucuna hazırlamıştım<br />
kendimi. Tanıyabildiğim kadarıyla her şeyi anlatacak kadar rezilleşmeyeceğini umuyorum. Fakat<br />
polisin oyunlarının ayrımına varabilecek mi?<br />
Beni "konuşturduklarını" söylüyorlar ona. Oysa mümkün olduğunca İ.'ye yüklenmelerinin önünü almak<br />
için "silahlar da bildiriler de benim. Ona tesadüfen yolda rastladım, bana sadece yol gösterdi"<br />
diyorum.<br />
Polisin bir yerlerde İ.'le konuşan sesini duyuyorum.<br />
– Seninle ilgili her şeyi anlattı. Gizlemekle kendine boş yere eziyet ettiriyorsun. Bak onun hiç sesi<br />
çıkıyor mu? Bir tokatta her şeyi anlattı. Şimdi de rahatına bakıyor.<br />
Bizi seven, yayınlarımızı okuyan iki kız ve bir erkek arkadaşın evini gösteriyor İ. "Birazını anlatayım<br />
kurtulurum" mantığının, kendisini nasıl bir çıkmaza soktuğunu geç farkediyor, ama ipin ucunu kaçırıyor.<br />
Nerede ve nasıl duracağını bilemiyor şimdi.<br />
İ., konuşmanın ve bildiklerini anlatmanın da işkenceyi durduramayacağını anlamaya başlıyor.<br />
Bilmediklerini de istiyorlar ondan. Neyi, nereye kadar anlatacağına işkenceci karar verecek. Parmağını<br />
kaptırmışsan kolunu da isterler. Yapmadıkların ve bilmediklerin için de dayak yersin. "Bunu bildiğine<br />
göre şunu da bilirsin. Söyle!" Yeniden, yeniden, yeniden başlar işkence...<br />
Kaç gecedir uyutmuyor, yiyecek bir şey vermiyorlar. İşkence aralarında ise "baba" polis rolünde bir<br />
işkenceci konuşuyor sürekli. Saatlerdir. Durmaksızın. Bu da işkencenin bir türü. Onlara bakılırsa<br />
"dinleniyorum." Gözlerim kapanıyor oysa. Karşımdakini çoğunlukla duyamıyor, anlayamıyorum.<br />
"Baba" polis baktı ki olmuyor. Soruyor:<br />
– Bir şeyler yer misin? .<br />
– Yerim.<br />
Çantamdan aldıkları parayla peynir, süt, ekmek alıp geliyorlar. Hemen saldırıyorum. Başka zaman olsa<br />
beni seyredenlerin karşısında yiyebilir miyim? Ama aç kurtlar gibi acıkmışım. Nasıl yediğime ben de<br />
şaştım sonra.<br />
Tekrar başlıyor konuşmaya "baba" polis. Saatler süren "ikna" çalışmaları... Beni tartışma ortamına<br />
çekemiyor.<br />
– Çay içer misin?<br />
– Sigara içer misin?<br />
Reddediyorum. Hiç sigara içmiyor olmama da inanmıyorlar.<br />
– Polisiz diye almıyorsun değil mi?<br />
Konuşmuyor, cevap vermiyor, her şeyi reddediyor olmam "baba" polisi sinirlendiriyor.<br />
– Senin dilin yok mu? Aç ağzını bakacağım. Var elbette dilim!<br />
– Boşuna uğraşıyorsunuz. Beni konuşturamayacaksınız. Devrimciler sır vermezler.<br />
– Gel, bunu diğerlerinin yanında da söyleyeceksin.<br />
"Baba" polisle konuşmalarımda, gözlerim hep açık oldu. Beni o halde omzumdan tutup, çeke çeke<br />
başka bir odaya götürüyor. Kalabalık bir polis topluluğu var odada. "Baba" polisin eli hâlâ omzumda.<br />
– Bakın, size ne söyleyecek?<br />
Tahtaya çıkmış ilkokul çocukları gibiyim! Aynı sözleri hepsinin gözünün içine bakarak tekrarlıyorum.<br />
Şef durumunda olan bağırıyor.<br />
185