01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

oluyordu. Belirlediğim direniş çizgisinin köşetaşlarını oluşturan diğer konularda olduğu gibi açlık<br />

grevi kararını alırken de, bu adımı bir kez attıktan sonra artık en küçük bir zaaf ve yalpalama göstermemem<br />

gerektiğinin bilincindeydim. Aksi takdirde sadece kendi kendimi rezil etmiş olmakla kalmaz;<br />

işkencecilerin eline kendi elimle koz, beni çözebileceklerine dair umut ve cesaret vermiş olurdum. Bu<br />

yüzden, iyiniyetli telkinleri dostça ama kesin bir dille reddediyordum. Dost maskesi altında yiyecek<br />

verme girişimleri ise aslında birer tuzaktı. Bu "cesareti" gösterenlerin, nöbetçi polislere en fazla yaltaklanan<br />

tipler olduğunun farkındaydım. Eğer bu girişimler iyi niyetinden ve dürüstlüğünden az çok<br />

emin olduğum insanlardan gelseydi, iradi olarak giriştiğim bir açlık grevinde olduğum için elbette yine<br />

kabul etmez ama minnetle karşılardım.<br />

"BÜTÜN DELİKLER MİDEYE ÇIKAR…"<br />

"Çirkef Fıçısı", hücrelerde nöbet tutan 3 ekipten birinin şefi. 35-40 yaşlarında, kumral, açık renk gözlü<br />

biri... Sağından solundan yağ sarkmaya başlamış vücudu ile tam bir "fıçı"yı andırıyor... "Çirkef"liği ise<br />

sadistliğinden ileri geliyor. İnsanlara eziyet etmekten özel bir zevk alıyor bu yaratık. Nöbetçi olduğu<br />

günlerde birilerine mutlaka bir alçaklık yapıyor. Ya tuvalete çıkarmıyor ya koridorda sıkıştırıp adice<br />

sarkıntılık ediyor veya sudan bir bahaneyle hücrelere dalıp içerdekileri dövüyor. Alışkanlıklarından<br />

biri de önüne gelene sık sık "piç olup olmadığını" sormak. Bu noktada sanıyorum bir "yarası" var ve<br />

onun kompleksini taşıyor.<br />

Onunla ilk kez 48'e indirilişimin ikinci günü karşılaştım. Kapımı açtığında kolumu dahi oynatamayacak<br />

ölçüde bitkin yatıyordum. "Yukardan" geleli 1-2 saat olmuştu. Kalkıp tuvalete gitmemi istedi,<br />

ihtiyacım olmadığını söylediğim halde ısrar ediyordu. Bir namussuzluk peşinde olduğu açıktı. Nitekim<br />

kımıldamadığımı görünce bacaklarımdan sürükleyerek kendisi götürdü. Tuvalet girişindeki çöplerin ve<br />

pis su birikintilerinin içine yatırılmış olarak ne yapacağını beklemeye başladım. Bir yerlerden bir hortum<br />

alıp geldi. "Herhalde" diye geçirdim içimden "ya hortumla dövecek ya da işgüzarlık edip tek başına<br />

bir su işkencesi seansı düzenleyecek..." Meğer ikisi de değilmiş. Bir ucunu musluğa taktığı hortumun<br />

diğer ucunu getirip ensemden içeri soktu. Bu "yaratıcılığı" beklemiyordum doğrusu.<br />

Çok geçmeden bedenimde ve giysilerimde ıslanmadık bir santimetrekare bile kalmamıştı. Hortumun<br />

ucunu kâh sırtımdan kâh göğsümden içeri sokuyor, zaman zaman da sanki bahçe(!) sular gibi dıştan<br />

suluyordu. Kendimi yeniden 48'in çıplak beton zemini üzerinde bulduğumda üstüm başım sırılsıklamdı.<br />

Çekip gitmeden önce koridordaki en yakın pencereyi de ardına kadar açtı. Asıl işkence de o<br />

andan itibaren başladı zaten. Ocak ayındaydık. Şiddetli bir ayaz kapladı ortalığı. Toparlanıp bir köşeye<br />

büzülemiyordum bile. Zaten soğuğun keskin bıçaklarının uzanmadığı kuytu bir köşe yoktu ki bu daracık<br />

beton mezarda. Soğuktan mosmor kesildiğimi anlamam için ışığa veya aynaya ihtiyacım yoktu.<br />

Tepeden tırnağa buz kesmiştim. 15 gün kadar sürdü bu işkence. Giysilerim bir gün bile kuru kalmadı<br />

bu süre boyunca. Çünkü üstüm başım tam kurumaya yüz tutarken "Çirkef Fıçısı"nın nöbet sırası yeniden<br />

geliyordu. Bu arada, beni tuvalete kadar sürükleme zahmetinden(!) de kurtulduğu pratik bir başka<br />

yol bulmuştu kendine. "Meydancılık" yapmak üzere çıkardığı insanlara bidon bidon su döktürtüyordu<br />

kapımın altından...<br />

Yine O'nun nöbetçi olduğu bir gündü. Açlık grevinin 20 veya 21. günündeydim. Tuvalete çıkma sırası<br />

bana gelirken "bakalım bugün yine ne adilik yapacak?.." diye bekliyorum. Bu kez dönüşte yolumu kesiyor.<br />

Elinde bir kutu süt var. Anlıyorum niyetini: Beni o sütü içmeye zorlayacak...<br />

– Bunu içecek misin?<br />

– Hayır!..<br />

– İçeceksin!..<br />

– İçmeyeceğim!..<br />

– Ben sana içirmesini bilirim...<br />

67

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!