You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
GAYRETTEPE GÜNLÜĞÜ<br />
Dolmuştan indim, randevuya daha 15 dakika var. Etrafı iyice bir kontrol ettim; ortalık sakin, şüpheli<br />
hiçbir şahıs yok... Rahatım. Şöyle bir dolaşıp geleyim, dedim. Bakkaldan bir sigara aldım, daha zamanım<br />
var şurada bir de çay içeyim. Dakikalar ilerledikçe çayı acele acele yudumluyorum. İçimde bir<br />
telaş, sanki her an bir tuzak, bir pusuyla karşılaşabilirim gibi. Randevu yerini uzaktan süze süze yola<br />
iniyorum. Dikkatli olmalıyım, Sefaköy olayından sonra polisin, TİKB'lileri yakalamak için çok sayıda<br />
özel ekipler oluşturduğunu biliyorum. Randevuya gelen, bizle yeni ilişki kuran biri. Polis takibinde<br />
henüz yeni ve tecrübesiz. Bu benim daha fazla dikkatli olmamı gerektiriyor. Yola indiğimde kendisini<br />
görüyorum, randevu yerinde. Yalnız, 5 metre kadar gerisinde duran biri var, o beni kaygılandırıyor.<br />
Bir yolcu olup olmadığını araştırıyorum kafamda. Karşı tarafta durakta duran bir minibüs var, ama bu,<br />
Gebze-Harem arasında çalışan bir minibüs. Yolun karşı tarafına geçiyorum; aramızda henüz 300 metre<br />
kadar mesafe var, dönüp baksa beni görecek. Fakat kendi halinde bir şeyler düşünüyor gibi. Etrafa<br />
şöyle dikkatlice baktığımda gri bir Reno içinde şüpheli şahıslar görüyorum. Biraz geride koşuşturan<br />
birkaç kişi daha gözüme çarpıyor.<br />
– Eyvah! Pusuya düştüm.<br />
Telaşa gerek yok, sakin ve soğukkanlı olmalıyım. Kaçmanın yollarını düşünüyorum o an. Bir taksi!..<br />
Aksilik, ne bir taksi ne de bir dolmuş geçiyor. Oysa dakikada bir Gebze minibüsleri geçerdi bu yoldan.<br />
Yoksa yolu kesmişler miydi? Arada bir göz ucuyla randevu yerindeki arkadaşa bakıyorum, bana bakmadığı<br />
gibi arkasındaki şahısta da hiç kımıldama yok. Galiba polis henüz randevuya beklediği kişinin<br />
ben olup olmadığımdan emin değil. Fırsattan yararlanıp bir an önce buradan ayrılmanın yollarını aramalıyım.<br />
Saatime bakar gibi yaptım, sesimi duyuracak şekilde "işe geç kalıyorum, Kadıköy'e ineyim<br />
bari" diyerek ayrılıyorum. Yoldan ayrılıp Kadıköy'e doğru yöneldiğimde, randevu yerinde bekleyen<br />
kişi koşarak bana doğru gelmeye başladı. Hızlı adımlarla bir an önce sokağın birine ulaşmaya çalıştım.<br />
Fakat etrafta birkaç oto tamircisinden başka bir şey yok. Arkamdan koşan kişi süratle bana yaklaşıyor,<br />
yetişti. Daha henüz bir şey sormadan çember daraldı, çepeçevre silahlarla kuşatılıverdim.<br />
"Kımıldama" sesiyle üzerime pardösü gibi bir şey atılarak yere yatırıldım. Üzerim soyularak didik<br />
didik aranıyorum... Biri, "apış arasına iyice bakın" diye bağırıyor. Sonradan öğrendim ki, apış arasında<br />
silah olabilir diye bakmışlar. Telsizler konuşmaya başladı:<br />
– Paket tamam... Harekete hazırız.<br />
Bu, işkencecilerin kendi aralarında, önceden tespit ettikleri bir parolaydı sanırım. O anda yanaşan beşon<br />
araba... Ben hâlâ yerdeyim; akbabaların leşe çökmesi gibi, üç-dört kişi üzerime çullanmış kımıldayamıyorum.<br />
Aralarında bir çekişme başladı. Kim beni Gayrettepe'ye ulaştırırsa, ya bir kıdem hakkı<br />
kazanacak ya da efendisi tarafından ödüllendirilecek, ikramiye kazanacaktı. Demek ki bu leş kargaları<br />
kıdem ve ikramiye kazanabilmek için, sıradan bir adamı da alıp üstüne bir sürü suçlar yükleyerek<br />
emellerine ulaşmaktan geri kalmazlar.<br />
Kimileri kollarımdan kimileri bacaklarımdan tutup, kendi arabasına bindirmek için, çekmeye başladılar.<br />
Acı da olsa, zavallıların bu haline hafif bir tebessümle için için güldüm. Fazla gecikmeden birileri<br />
galip geldi ve beni kendi arabalarına atmayı başardılar.<br />
Sırtımdaki ceketi sıyırıp kafama geçirdiler, iki koltuk arasına bir paket gibi iki kat ederek yerleştirdikten<br />
sonra, biri üzerime oturdu. Sırtımda bıçak kesmiş gibi bir ağrı başladı, nefes almakta zorluk çekiyorum.<br />
Araba ilerledikçe, üzerimdeki işkenceci gevşemeye başladı. Oldukça sevinçliler, bunu, aralarındaki<br />
konuşmalardan çıkarıyorum. Bense şaşkınlığım geçmiş, sakinim ve daha sonraki randevularımı<br />
düşünüyorum. Böyle aptalca bir pusuya düştüğüm için üzülüyorum. Ya tezgâhı farketmeseydim<br />
ve beni takip edip diğer yoldaşlarıma ulaşsalardı! İşte o zaman kahrolurdum. Böyle olmadığına seviniyorum.<br />
İsmail Cüneyt yoldaşla olan randevumu düşünüyorum. Randevuya gelip beni göremeyince<br />
"eyvah bir kayıp daha verdik" diye üzüleceksin ve ilke gereği hemen gidip evi boşaltacaksın. Fazla<br />
kendini yorma yoldaş... Eve git ve yorgunluğunu gidermek için ayaklarını uzat, rahatça uyu. Sana söz<br />
132