Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
meye başladığını hissediyorum.<br />
Havayı yumuşatıp aramızda tekrar bir kontak kurma amacıyla o da taktik değiştiriyor. Sanki yeni<br />
farkediyormuş gibi "yahu senin elin de bağlıymış" diyerek başucuma geliyor. Sözde kelepçeyi gevşetmeye<br />
çalışıyor pozlarında kolumu sallamaya başlıyor. En adi kelepçenin bile anahtar olmadan gevşetilemeyeceğini<br />
bilmez mi? Sadece bunu değil, yaklaşık 12 saattir o pozisyonda asılı duran kolumu<br />
oynatmanın bana iyilik değil müthiş acı veren bir işkence olduğunu da elbette çok iyi biliyor. Zaten bu<br />
"yardımcı olmaya çalışma" numarasının altında, biraz da uğradığı başarısızlığın acısını çıkarmak yatıyor.<br />
Neyse ki, numarasını orada bırakmayıp arkasını getiriyor. Kapıdakilerden kolumdaki kelepçenin<br />
anahtarını istiyor. Önce anahtar bulunamıyor(!), sonra getirilenler uymuyor(!) derken sonunda kelepçe<br />
nihayet açılıyor. Kol serbest kalınca dirseğim oturtulduğum koltuk eskisinin kenarına düşüyor ama<br />
dirsekten aşağısı sanki buzluktan çıkmış gibi kaskatı havada kalıyor. Zorluyorum, çaba harcıyorum<br />
ama nafile! Kolum uyuşmuş, inmiyor aşağı... "Papaz" fırsatı kaçırmıyor. Anahtarı getirenle birlikte<br />
kolumu ovmaya, yavaş yavaş açmaya çalışıyorlar. Bu arada duyduğum acıdan gözlerimden yaş fışkıracak<br />
neredeyse ama sıkıyorum dişimi. Fırsattan istifade ağladığıma yorarlar diye korkuyorum.<br />
"Papaz"ın "barış taarruzu" sürüyor:<br />
– Elini yüzünü yıkamak ister misin? İyi gelir...<br />
Bu kez ben duralıyorum. O anki rolünün gereği bu olanağı gerçekten tanıyacak mı yoksa beni aşağılama<br />
fırsatı yaratmak için "zarf" mı atıyor? Bunu kestiremiyorum. Geceki soğuk su banyoları sırasında<br />
epey su yuttuğum için aslında pek fazla susamış değilim. Ama ağzımın içi zehir gibi. Boğazımın ve<br />
burnumun kurumuş kanla dolu olduğunu hissediyorum. Ayaklarım gibi ellerim de kütük gibi şişmiş.<br />
Falaka sırasında topuklarıyla ezerlerken her ikisinin de derileri yüzülmüş. Sağ kolumdaki uyuşma hala<br />
sürüyor... Kısacası o an su benim için gerçekten de "ab-ı hayat" olacak. Ama ya herif "zarf" atıyorsa?<br />
Teklifini kabul etmemi, bir süre için varsın kendi hesabına bir başarı saysın, benimle arasında yeniden<br />
kontak kurmayı başardığı umuduna kapılsın. İkinci perde açılınca bu hevesini nasıl olsa kursağında<br />
bırakırım. Fakat aşağılanmaktan, aptal durumuna düşürülmekten korkuyorum. Eski TKP<br />
tevkifatlarından birinde geçtiği rivayet edilen bir olay geliyor hep aklıma.<br />
Bu rivayete göre, sözkonusu tutuklamalar sırasında bazı kol emekçileriyle birlikte gözaltına alınan bir<br />
aydını dönemin işkenceci başı bir gün makam odasına çağırır. Odaya girdiği zaman o güne dek işkence<br />
yaptığı biri gibi değil de sanki bir misafiri gelmiş gibi karşılar. Buyur eder, oturması için yer<br />
gösterir Ardından da "Bak sen eğitim görmüş, aydın bir insansın. Ne işin var bu amele takımının<br />
içinde? Sana ne onların davasından?" gibisinden bir nutuk çekmeye girişir. Sözkonusu aydının bir<br />
özelliği de o güne kadar işkencede direnmiş, onurunu çiğnetmemiş olmasıdır. Şef, bir ara karşısındakinin<br />
kendisini dinlemekten çok, iştahla elindeki sigaraya baktığını farkeder. Zaten asıl amacı onu<br />
"yumuşatmaya" çalışmak olduğu için önündeki sehpadan bir sigara almasını teklif eder bizim aydına.<br />
O da tutamaz kendisini. Uzanır sigaraya. Fakat yakacak kibrit veya çakmak göremez ortalıkta. Tam o<br />
sırada şef cebinden çakmağını çıkarır. O ana kadar pohpohlayıp, gururunu okşamaya çalıştığı aydının<br />
sigarasını yakacakmış gibi yapar. Bizimki sigarasını yakmak için tam öne doğru uzandığında, şef,<br />
çakmağı tutan sol elini birden geriye çeker ve aynı anda şiddetli bir tokat aşkeder karşısındakinin suratına.<br />
– Rezil herif! Sen benim elimden sigara yakacak adam mısın ulan?..<br />
Düştüğü durum daha ağır bir tokat olur aydın için. O güne kadar koruduğu onurunu, sırf sigaraya olan<br />
zaafı yüzünden zedelettirmiştir orada. Böyle bir olay gerçekten de olmuş muydu? Bilemiyorum ama<br />
ne olursa olsun içerdiği ders kulağıma küpe olmuştu o günden sonra. "Papaz"ın teklifi karşısında bu<br />
yüzden duralıyorum. Aynı duruma düşmekten korkuyorum.<br />
Duraksadığımı görünce yineliyor teklifini. Kollarıma girerek kaldırmaya yeltendiklerinde de işi oluruna<br />
bırakıyorum artık. İkisinin yardımıyla kalkıyorum "koltuk"tan. Yere basar basmaz müthiş bir acı<br />
saplanıyor beynime. Duyduğum acıya rağmen kendi gücümle ayakta durmak istiyorum ama nafile.<br />
64