01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İLK GÜN<br />

11 Mart 1980 günü Hıdır Kargın adına düzenlenmiş sahte kimlikle polisin eline düşmüştüm. İdam<br />

tehdidi ile aranıyordum. Gerçek kimliğim açığa çıkmamalıydı. Üzerimde çıkan sahte kimlik Tuncelili<br />

birine aitti. Ama ben ihmal etmiş, taşıdığım kimlik üzerine asgari bir bilgi dahi edinmemiştim.<br />

Tunceli'nin ilçelerini veya plaka numarasını bile sorsalar yanıtlayabilecek durumda değildim. En iyisi<br />

sorulan sorulara ters yanıtlar vererek işi geçiştirmeye çalışmaktı. Örneğin "kaç kardeşimin olduğunu"<br />

sorduklarında, "size ne kardeşlerimin sayısından?.. Yedi, sekiz, yüz tane var.;." diyordum. Verdiğim bu<br />

tür yanıtlar işkencecileri tabii daha fazla kudurtuyordu.<br />

Dönemin hemen her işkence yöntemi üzerimde denendi. Neler miydi bunlar? Vücudumun çeşitli<br />

yerlerinden elektrik vermek, falaka, meydan dayağı, soğuk su "banyosu",... Külotumun içine kedi koyup<br />

tekmeleme veya "yılan" diyerek ince bir çubuk koyma gibi "değişik" yöntemler de deniyorlardı<br />

arada. Doğru dürüst bir eğitim görmediğim yoksul ve çileli geçen çocukluğumdan itibaren<br />

tombalacılıktan fabrika işçiliğine kadar her işi yaptım. Bu arada, işçi ve daha sonra da devrimci olmadan<br />

önce de defalarca polisin eline düşmüş, birçok işkence yöntemi ile karşılaşmıştım. Ama elektrik<br />

işkencesiyle ilk kez karşılaşıyordum. Hele, bir koltuğa oturtup, ayaklarım koltuğun ayaklarına, kollarımla<br />

bedenini ise arkalığına bağlanmış bir halde elektrik vermeye başladıklarında, aklıma, filmlerde<br />

gördüğüm elektrikli sandalyede idam sahneleri geliyordu. "Beni bu şekilde öldürecekler herhalde"<br />

diye geçiriyordum içimden. Ama yine de konuşmayıp direnmem, üzerimde çıkan sahte kimlikte ısrar<br />

etmem gerektiği düşüncesi iyice yer etmişti beynimde. Hıdır Kargın olarak girdiğim bu işkence<br />

yuvasından yine Hıdır Kargın olarak çıkmayı başarmalıydım. O zaman 11 gün süren işkencelere rağmen<br />

bunu başardım da. Aynı sahte kimlikle 10 ay cezaevinde yattıktan sonra tahliye oldum.<br />

* * *<br />

Tahliye olup örgütümün saflarında yeniden mücadeleye atılalı 7 ay kadar olmuştu ki, bu kez başka bir<br />

sahte kimlikle tekrar yakalandım.<br />

Ağustos'un kavurucu sıcağının yerini akşam serinliğine bıraktığı saatlerdi. Bir yoldaşımla birlikte<br />

uğramamız gereken bazı randevularımız vardı. Bunlardan birini ben vermiştim. Buluşma bir otobüs<br />

durağındaydı. Yaklaştığımızda çevredeki bazı tipler dikkatimi çekti. Polis olabileceklerinden kuşkulandım.<br />

Zaten İsmail Cüneyt yoldaş, bu randevuya giderken çok dikkatli olmam gerektiği konusunda beni<br />

daha önceden uyarmıştı. Buluşacağım sempatizan bir gün önceki bir başka randevusuna gelmemişti.<br />

"Tam emin değilim ama buluşma yerinde bir anormallik var gibi" dedim yanımdaki yoldaşa. O'nu ara<br />

sokakta bırakıp, buluşma yerinin tam karşısındaki dolmuş durağına doğru yöneldim. Esasında daha<br />

ihtiyatlı bir yol seçebilirdim. Ama durumu iyice anlamak isteğim beni biraz tedbirsiz davranmaya<br />

sürükledi.<br />

İki dakika kadar sonra beklediğim kişi buluşma yerine geldi. Başı önüne eğik yürüyordu. Normal<br />

zamanlarda da boynunu eğerek yürüdüğü için bu durumunu fazla yadırgamadım. Kafasını kaldırıp<br />

beni görmesi için adeta tanrıya yalvarıyor fakat yanına yaklaşmıyorum. Beni gördüğünü bir hissetsem<br />

arkamdaki ara sokağa yürüyeceğim. Nasıl olsa peşimden gelir ve böylece o kuşkulu yerden uzaklaşmış<br />

oluruz. Tam aklımdan bunları geçiriyordum ki, yan tarafımdaki kuyumcu dükkânından fırlayan iki<br />

sivilin silahları sırtıma dayanıyor. Pisipisine yakalanmıştım. Ama şimdi buna hayıflanmanın sırası<br />

değil. Şu an önümdeki sınavı düşünmeliyim.<br />

Kararımı daha o an vermiştim: Sonu ölümle de bitse direnecektim. Çözülüp çözülmemek tamamen<br />

bana ve benim irademe bağlıydı. Ö halde bu sınavdan da iradem sayesinde yüzümün akıyla çıkmalıydım.<br />

Bu kez farklı durumda düşmüştüm işkencecilerin ellerine. Kim olduğumu Adil Özbek haininden<br />

öğrenmişlerdi. Ama bu bilgilerin işlerine yaramayacağını göstermeliydim onlara. Üzerimi aradıktan<br />

sonra bir minibüse bindirdiler. Daha arabaya biner binmez bir yandan peşpeşe sorular sormaya<br />

200

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!