01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bu olaydan sonra pantolon getirip falakaya devam ettiler. (1985 yılında ikinci yakalanışımda, işkenceye<br />

götürürlerken iyi roldeki polis, "pijama, pantolon istersen getirtelim" diyordu. Bunu hem kendini<br />

"iyi" gösterebilmek, hem de konuşmazsan aynı şeyler yine olacak diye tehdit etmek için söylüyordu).<br />

Falakadan sonra başımdan elektrik verdiler. Çevremde olup bitenlerle, konuşmalarla ilgim kesilmiş<br />

gibiydi. Göz kenarımdan elektrik verirlerken gözümün önünde yıldızlar uçuşuyordu. Kör olacağım<br />

herhalde diye düşünmekle birlikte aklıma böyle çizilmiş karikatürler geliyordu. Sanırım bu durum<br />

başımdan verdikleri elektriğin etkisiyle oluyordu. Ayaklarımdan başaşağı astıklarında ise bütün kan<br />

beynime hücum etmiş, gözlerimden dışarı çıkacak gibi olmuştu. Bu durumda parmağımdan ve karnımdan<br />

elektrik veriyorlardı. Acıyı hissetmekle birlikte sanki beynim uyuşmuş gibiydi. El ve ayaklarımdan<br />

bağlayarak astıklarında da aynı durumdaydım. Sonra başımı uzun süre duvara vurmaya başladıklarında<br />

iyice sersemlemiştim. Başka bir odaya götürüp, meydan dayağına başladılar. Nereme neyle vurduklarını<br />

anlayamıyordum artık.<br />

Tuvalete götürdüklerinde musluktan doyasıya su içip, başımı ıslattıktan sonra kendime gelmeye başladım.<br />

Koltuklu odaya götürdüler. Bu defa gözbağımı açtırdılar. Konuşacaklardı. İnsanlığını yitirmiş bu<br />

işkenceciler için en zor olan görev, rollerini iyi ezberlemiş olsalar bile "insanca" konuşmaya çalışmalarıydı.<br />

İşkenceyi, küfür etmeyi çok doğal bir şeymiş gibi yaptıkları halde, görev gereği bile olsa "iyi<br />

polis" rolünde zorlanıyorlardı. Hele de istedikleri cevapları alamayınca rollerini sürdürmek onlar için<br />

eziyet oluyordu. Ancak bunların, insanların yüz ifadelerinden ve davranışlarından düşüncelerini anlama<br />

konusunda özel eğitim gördükleri belli oluyordu. Göz-bağımı açtırma nedenleri de buydu. Konuşurlarken<br />

benim yüz ifademden ve davranışımdan, en çok hangi sözlerden nasıl etkilendiğimi anlamaya<br />

çalışıyorlardı. Ben de onların yüzlerini inceleyip, hiçbir şey ifade etmeyen ölü gözü gibi donuk<br />

gözlerini gördükçe bunlar insan mı diye düşünüyordum.<br />

Bu defa ikna edici konuşma daha farklı zeminde oluyordu. Siyasi düşüncemi sorduklannda devrimciyim<br />

demiştim.<br />

– Herkesin farklı bir devrimcilik anlayışı var. Nasıl bir devrim düşünüyorsunuz?<br />

Beni siyasi tartışmaya çekmeye çalışıyorlardı. "Orak-Çekiç'in ... sayısında geri çekilme taktiği demeye<br />

başladınız... Artık bizden korkuyorsunuz değil mi?"<br />

– Öyle bir dergi okumadım.<br />

– Sovyetler Birliği, Arnavutluk hakkındaki düşüncen nedir? Amaçları benim örgütün düşüncelerini ne<br />

ölçüde bildiğimi ölçmekti.<br />

– Sen hiçbir şey bilmiyorsun. Karşımıza geçip devrimciyim diyorsun... Seni ancak oraya buraya<br />

koşturuyorlar... Örgütün angarya işlerini yaptırıyorlar... Liderleriniz de rakı sofralarında beyin salatası<br />

yiyip keyiflerine bakıyorlar...<br />

"Liderleriniz de rakı sofralarında, beyin salatası yiyip keyiflerine bakıyor..." Bir gece öncesini hatırladım...<br />

İsmail CÜNEYT, oldukça yorgun gelip birkaç saatlik bir uykudan sonra, bütün gece çalışmıştı...<br />

Değil beyin salatası yemek, doğru dürüst yemek yüzü bile görmüyordu... Sonra diğer yoldaşlarımı<br />

düşündüm... Onların durumu da farklı değildi. Çamur attığı yoldaşlarımın, her zaman hareketin en zor,<br />

en tehlikeli işlerini büyük bir özveriyle nasıl üstlendiklerini, çürümüş düzenden türemiş bu yaratıklar<br />

gözleriyle görseler bile kavrayamazlardı herhalde!...<br />

Sonra örgütle ilgili bildiklerini sıralamaya başladı. Orak-Çekiç'in son sayısını gösterdi. Ardından hain<br />

Adil Özbek köpeğinin dışarıdayken okuduğum ifadesinin aynısını anlatmaya başladı. Beni etkilenmiş<br />

görmeyince de, "bak elimizde yazılı belge var" deyip, ifadenin aslını isim kısmını kapatarak gösterdi.<br />

– Böyle yalan uydurmaktan kolay ne var? Pis canını kurtarmak için bir sürü yalan uydurmuş.<br />

240

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!