01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

– Ya Osman, Fatih ve Selim'i vereceksin ya da öleceksin. Daha fazla kan dökülmesini istemiyoruz.<br />

– Bu kişileri tanımıyorum, dedim.<br />

Tanımadığımı kanıtlamaya çalıştım. Bu önceden belirlediğim çemberin dışına çıkmaktı. Kanıtlama<br />

çabamdan cesaret alan işkenceci şef:<br />

– Peki onları tanımıyorsan, tanıdıklarını söyle, dedi. Belirlediğim çemberin dışına çıkmakla yanlış<br />

yaptığımı anladım.<br />

Kimseyi tanımadığımı ve örgütsel ilişkim olmadığını söyledim.<br />

– Zamanımız çok, dedi işkenceci şef.<br />

Falaka sopası ayağıma, kablolar penis ve serçe parmağıma bağlandı.<br />

– Sana artık soru sormayacağız. Konuşmak istediğin zaman parmağını kıpırdat...<br />

Konuşan işkenceci şefti.<br />

Falaka sopaları ard arda inip kalkarken, bedenimde elektrik dalgaları yayılıyordu. Bir süre sonra<br />

parmağımı oynattığımı iddia ederek durdular.<br />

– Konuş, dedi şef.<br />

Parmağımı oynatmadığımı, konuşacağımı da zaten konuştuğumu söyledim.<br />

– İ...! Ne konuştun? Bizimle dalga mı geçiyorsun?<br />

Her darbenin ömrümden 6 ay alacağını söyleyerek, araba lastiğiyle sırtıma vurmaya başladılar. Yere<br />

düştüm. Sopalarla ayaklanma, dizlerime vuruyor, edep yerlerimi dürtüklüyor, çirkef küfürler<br />

savuruyorlardı. Sürükleyerek yeniden soğuk su "banyo"suna götürdüler. Ağzıma, burnuma, edep yerlerime<br />

tazyikli su tutuyor, hayvani yorumlar yapıyorlardı. Bayılmak istiyorum... Meğer insan bünyesi ne<br />

kadar dirençliymiş? Bayılmıyordum. Nefes alamaz, yerimden kıpırdayamaz duruma geliyor, ama<br />

bayılmıyordum.<br />

Yine sorgu odasındaydım. Falaka ve elektrik yeniden başladı... Pelte haline gelmiştim. Sanki tüm<br />

kemiklerim eklem yerlerinden çıkarılmıştı. Daha doğrusu iskeletim bana sezdirilmeden çıkarılmış,<br />

sadece et kütlesi kalmıştım. Heykeltıraşın yoğurduğu çamur gibiydim. Ne karşı koyabiliyor, ne de<br />

tepki gösterebiliyordum. Zor nefes alabiliyordum.<br />

– Oğlum... öldün mü? A.... koyduğumun çocuğu.... Kolay ölmeyeceksin. Milim milim öleceksin.<br />

Bir kişi kasığıma, bir kişi de göğsüme çıktı. Tepinmeye başladılar. Birisi de ayağı ile gırtlağıma basıyordu.<br />

– Ah, dedim.<br />

– Ah öyle mi? Kartal'da ölen askerler; Adana'da öldürülen İlbey ve Gülbey ah bile diyemeden öldüler.<br />

Bıraktıklarında hiçbir şey duymuyor ve hissetmiyordum. Sürükleyerek hücrenin bulunduğu koridora<br />

bıraktılar. Kapı açılınca arkadaşlar içeri aldılar. Ekmek yiyecek halim yoktu. Susuzluktan yanıyordum.<br />

Hücrede su kabı olarak kullanılan süt kutuları su doluydu. Bir iki yudum içirdiler. Kendi başıma içecek<br />

durumda değildim. Doğrulamıyor ve zorla yutkunuyordum. Elektrik akımı verilenlere su vermek<br />

doğru değilmiş. Bundan dolayı çok az su veriliyordu. Bütün gece "su, su" diye inlediğimi anımsıyorum.<br />

Birisi, bebeğine meme emziren bir annenin şefkatiyle kolunu başımın altına koyuyor, hafifçe<br />

216

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!