01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

– Ayşe bize ev gösterecek, değil mi Ayşe? Meydan Mahallesi'nde.<br />

Üzerime kabana benzer bir giysi geçirdiler. Merdivenlerden sürüklenirken: "Ben bunlara evet demedim<br />

ki, sükut ikrardan gelir diye mi düşündüler acaba" diyorum.<br />

Şehir dışındaki işkencehaneyi, polis otosuyla, hızla terkettik. Şehir merkezine yaklaşıyoruz. Niyetleri<br />

neydi? Kaldığım evi mi bulmuşlardı? Nasıl? Evim Meydan Mahallesi'nde değildi ki. Hafızamı<br />

zorluyorum. Birden bir yoldaşla olan sohbetimizi anımsadım. 12 Eylül sonrası hayata geçirdikleri sinsi<br />

bir taktik. Yoldaş, "yakalananları sivil bir arabada geziyormuş gibi devrimci-demokratların yoğun olduğu<br />

semtlere götürüyorlarmış, durup selam verenleri, tanıdık gibi bakanları topluyorlarmış" demişti.<br />

Aceleyle giydirilen kaban, bu polis arabasına benzemeyen reno, epeyce geriden gelen konvoy ne kadar<br />

iğrençtiler. Biraz ilerde okulum var. Bu semtin yarısı okul arkadaşım.<br />

– Evleri göster, sonra göstersen de fayda etmez!<br />

Sesin kimden geldiğine bile dönüp bakmıyorum. Kapalı bir hava. Yağmur yağıyor. Sokaklarda tek tük<br />

insanlar hızlı hızlı yürüyorlar. Bizimle ilgilenen yok. Kahvelerin önünden geçerken yüreğimi bir heyecandır<br />

sarıyor, bir yoldaşımı görecekmişim gibi. Elimin üzerinde söndürülen sigaranın acısıyla elimde<br />

olmadan çığlık attım.<br />

– Mahsus bağırıyorsun değil mi? Yoldaşların seni farkeder de kurtarır. Onlar keyfindedir kızım. Seni<br />

mi düşünecekler?<br />

Boş bulunup böyle alay etmelerine fırsat verdiğim için kendime kızıyorum.<br />

Oto mahalleden çıktı. Şehir merkezini süratle geçtik. Yeniden Polis Koleji yolundayız. Aptal suratlı<br />

olanı el bileğimi kavradı. Parmaklarımın arasına kurşun yerleştirip sıktı. Elimin kemiklerindeki korkunç<br />

acıdan gözlerim yaşarıyor. Elimi çekip kurtarmayı başarıyorum. Sinirlenip elimin üzerinde<br />

ikinci, üçüncü sigaraları söndürdüler. Pervasızlar. Yoldan geçen arabalara aldırmıyorlar.<br />

Tekrar Kolej'e geldik. Binanın son katına çıkardılar. Az önceki koridor değil burası. Başka bir yer.<br />

Dizili odalar var. Önlerinde yazılar asılı. Birinde "Cinayet Masası" yazıyor. Beni "Gasp Masası" yazana<br />

sokuyorlar. "Otur!" diyor tavırlarından üstleri olduğu belli olan, cüce denilecek derecede kısa ve<br />

kel olanı. Bunlar az önceki işkenceciler değil. Ellerime ayaklarıma bakıyorlar, hem de alıcı gözüyle.<br />

"Kim yaptı bunları, yazık yahu!" Sözümona kızıyor Kel Cüce.<br />

– Bak Ayşe, burası Gasp Masası. Buradan konuşmadan geçmek olmaz. Zaten öyle bir yiğit de çıkmadı<br />

bugüne dek. Bize süt vereceksin, kaymak da verebilirsin...<br />

Savaşın farklı bir cephesindeyiz. Moralimi bozmaya çalışıyorlar. Bu Gasp Masası'ndan nice yiğitler,<br />

direnenler geçmişti kimbilir. Ben de onlar gibi davranacağım. Her savaştaki gibi burada da moral<br />

üstünlüğü önemli. Moralimi yüksek tutmamın kökleri ise derinde; dünyayı değiştirecek haklı ideolojimde.<br />

– Biz senin ne istediğini biliyoruz!<br />

"Cinayet Masası" yazan odaya kollarımdan sürükleyerek soktular. Koltuklarda işkenceciler oturuyor.<br />

– Bu geceyi hanginiz bununla geçirmek istersiniz?<br />

Birkaçı parmak kaldırdı. Beynimi bir ürperti dalgası sarıyor. Namus, örgütün sırlarını ele vermemekti.<br />

Namus, onlara hiçbir konuda yardım etmemekti. Beni bu iğrençliklerinizle de ihanete sürükleyemeyeceksiniz.<br />

Konuşmayacağım. "Onlar insan değil, onlar birer sapık. Kirli elleri sana uzanamaz" sözlerini<br />

içimden hızlı hızlı tekrarlıyorum. Lanet ellerini uzatırlarsa da karşı koyacağım. Şimdilik duygularımı<br />

gizlemeye çalışıyorum. Kıpırtısızım.<br />

259

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!