01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

III<br />

İşkencede direnilmeli mi? Neden ve nasıl direnilmeli? Bu sorulara verilen cevaplar, en az toplumdaki<br />

sınıf ve tabakalar kadar çeşitlidir. Kimilerine göre işkencede konuşup konuşmamak fazla önemli değildir,<br />

önemli olan itirafçı olmamak ve karşı kampa geçmemektir. Kimileri işkenceyi kişiliklerine yönelik<br />

bir zorbalık olarak gördükleri veya ceza almaktan kaçındıkları için direndiklerini söylerler. Kimileri<br />

ise direnme gerekçesi olarak "insanlık sevgisi"ni ve "arkadaşlık duygusu"nu gösterirler, örneğin<br />

işkencede direnen biri, "oysa o an benim için evim, arkadaşlarım o kadar kıymetli ki, deseler dünyanın<br />

bütün olaylarını kabul et, hemen kabul edeceğim" demekteydi.<br />

İşkencede direnmeyi, anlayış olarak, insanlık ve arkadaşlık sevgisine, zorbalığa duyulan tepkiye, kişisel<br />

ve ahlaki değerlere, feodal yiğitlik duygusuna ya da ceza alma korkusuna dayandıran insanların<br />

sayısı az değildir. Ne var ki direnme gerekliliğinin bu tür değerlere indirgenmesi, hareket noktası olarak<br />

taşıdığı sakatlıklar nedeni ile, direnişin sınıf dışı motivasyonlar etrafında ve çarpık olarak gelişmesine<br />

neden olur. Örneğin hareket noktası olarak bunları alan bir kimsenin örgütüne ve ideallerine zarar<br />

vermesi, apolitik davranışlara girmesi, polislere yalvarıp yakarması, onları kendisinin devrimci<br />

olmadığına ikna etmeye çalışması, davaya küfretmesi, kişisel namusunu devrimci namusunun üstüne<br />

çıkarması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. Hatta bunun da ötesinde, direnmeyi, diğer şeyler pahasına salt<br />

örgüt sırlarının korunmasına indirgemek bile bu sonuçlara yol açabilir.<br />

Marksizm-Leninizme ve devrim davasına inanan birinin direnmesi için sayısız nedeni vardır: Kendine<br />

olan saygısı, yoldaşlarına sadakati, düşmanlarına duyduğu nefret, onurunu korumak gibi. Ama bunların<br />

hiçbiri de tek başlarına direnme gereğinin asli nedenlerini oluşturmazlar. Çünkü direnmenin eninde<br />

sonunda gelip dayandığı, ortak paydası altında toplandığı asıl nokta ne kişiliğin korunması, ne insani<br />

duygular, ne de düşmana duyulan nefrettir. Bir devrimci, her şeyden önce, komünist idealleri, uğruna<br />

savaştığı sosyalizm davası ve bunların cisimleştiği örgütü için direnir. Kişiliğini ve bireysel çıkarlarını<br />

değil, davasını ve örgütünü savunur. Diğerleri ancak buna bağlı ve bunun türevi niteliğinde değerler<br />

olabilirler.<br />

Bunun nedeni, işkencede direnişin, karşıdevrim güçleriyle bizim aramızda ideolojik, politik, örgütsel,<br />

ahlaki ve psikolojik bütün cephelerde cereyan eden topyekün ve özel türde bir mücadele olmasıdır.<br />

Mademki işkenceciler bizleri ajanlaştırmaya ve itirafçılaştırmaya, dönekleştirmeye, kişiliksizleştirmeye<br />

çalışıyorlar ve aynı zamanda bilincimizi ve irademizi tahrip etmek, kendimize ve davamıza<br />

güvenimizi sarsmak, mücadeleden alıkoymak için hapse atmak ve manen yıkmak istiyorlar; o halde,<br />

direnişimiz de bütün bunları karşılamaya ve etkisizleştirmeye yönelik olmalıdır, olmak zorundadır.<br />

Sağlam bir zemine oturan ve başarılı sonuçlar elde eden bir direniş, ancak bu bütünsellik akılda<br />

tutulduğunda ve asli etkenlerden kopulmadığında mümkündür.<br />

Bir kez polisin eline geçtikten sonra örgütü, idealleri ve devrimci kişiliği korumanın direnmeden başka<br />

yolu yoktur. Hiç kimse büyük tehlikeleri ve katlanılması zor acıları göze almaksızın, polisi aldatacağını<br />

sanarak ve durumu idare ederek direnebileceğini sanmamalıdır, hele taktiğini böyle bir anlayış<br />

üzerine hiç kurmamalıdır. Böyle bir taktik ilk sarsıntıda, ilk bocalama anında, hatta işkence yapılmadan<br />

önce bile iflas etmeye mahkumdur. Çünkü binlerce devrimciyi yakından tanıma olanağı bulmakla<br />

kalmayıp, geniş bir deneyim kazanmış işkencecileri kandırmak –bu yer yer mümkün olmasına rağmen–<br />

o kadar kolay değildir. Onun için, bir devrimci, en başta bilincine ve iradesine, kararlılığına,<br />

fedakarlığına ve korkularını yenebilmesine güvenmelidir.<br />

Direnmede ilk şart, işkencenin her çeşidine katlanmaya ve bunlara sonuna değin göğüs germeye hazır<br />

olmaktır. İşkencenin ne gibi biçimler aldığını bilirsek, kendimizi buna hazırlamamız ve oyuna gelmekten<br />

kaçınmamız da o kadar kolay olacaktır.<br />

Bilindiği gibi, işkence, ilk elde bedensel ve psikolojik olmak üzere ikiye ayrılır. Bedensel işkence,<br />

falaka, askı, elektrik, aç ve susuz bırakma vs. gibi bir dizi ilkel ve modern yöntemden oluşur. İşkencenin<br />

bu kanlı ve vahşi biçiminde amaç bedene yüklenmek suretiyle kişinin beynini teslim alarak iradesini<br />

kırmak, direncini felce uğratmak ve sonra çözmektir. Sahte kurşuna dizme sahneleri, ceset gösterme,<br />

sürekli olarak korkunç ve garip sesler dinletme, önünde yakınlarına işkence yapma ve tecavüz<br />

etme vs. gibi yöntemlerden oluşan psikolojik işkence biçimi ise, doğrudan doğruya kişiyi korkutmaya,<br />

13

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!