01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

cenin dozunu, süresini iyi ayarlamalıydılar.<br />

Yeniden "çarmıh"a astılar. Manyetonun bir kablosunu erkeklik organıma bağladılar. Diğerini de milim<br />

milim vücudumun her tarafında, özellikle de kafamın çevresinde dolaştırmaya başladılar. Elektrik vermeyi<br />

durdurduklarında, arada bir Komiser Mehmet:<br />

– Devam edelim mi? diyordu. Ben de:<br />

– Devam, diyordum.<br />

Artık bundan sonra Komiser Mehmet'in sorusu tek kelimeye inmişti.<br />

– Devam mı? Cevap da tek idi;<br />

– Devam.<br />

– Devam mı?<br />

– Devam.<br />

İşkencecileri tek soruya hapsetmek benim için bir kazanımdı.<br />

Askıda iken insan gerçekten azımsanamayacak bir acı duyuyor. Kollar kopacak gibi oluyor. Fakat<br />

elektrik verilmeye başlanınca bu acı ikinci plana itiliyor. Daha doğrusu, elektrik verildiği anda bütün<br />

kaslar geriliyor, kafa geriye fırlıyor, beyinde binlerce yıldız parlayıp sönüyor ve diğer acılar hissedilmiyor<br />

bile. Beynin bir şey düşünebilme olanağı olmuyor. Elektrik faslı kesilince diğer acılar yeniden,<br />

etkili bir şekilde kendisini hissettiriyor. Beyin de düşünebilme olanağına yeniden kavuşuyor.<br />

Manyetoyu çevirmeyi durdurdukları anda, Osman Yaşar'ın, Metin'in ve sevdiğim diğer yüce insanların<br />

hayalleri ile konuşmaya başlıyordum. Sıra ile hepsine söz veriyordum. "İçiniz rahat olsun" diyordum.<br />

Onların hayalleri de bana güç veriyorlardı. "Senden bunu bekliyoruz" diyorlardı.<br />

Tahmin edemediğim bir süre sonra, işkencecilerden birisi:<br />

– Yahu bunun boyu iyice uzadı, dedi.<br />

Az sonra da yere indirdiler. Üzerime su döktüler. Ardından bir süre de falaka çektiler. Bütün bu zaman<br />

boyunca ağzımdan hiç ses-çığlık çıkmaması ve hiç yol alamamış olmaları onları daha da kinle vurmaya<br />

kışkırtıyordu. Yenilgiyi kabullenmek istemiyorlardı. Yorulanın yerini diğeri alıyordu.<br />

Falakanın ardından ayaklarımdan baş aşağı astılar. Bir süre de o haldeyken elektrik verdiler. Daha<br />

sonra yeniden falaka...<br />

En sonunda vücut pelte gibi olmuş bir şekilde iken –ki bazı darbelere her hangi bir tepki göstermemeye<br />

başlamıştım– saçlarımdan tuttular, çırılçıplak sürüyerek tuvalete götürdüler. Yerde uzun süre<br />

tazyikli su ile ıslattılar. Sonra da "artık dirildi" diyerek işkence odasının karşısındaki bir odaya götürdüler.<br />

Tek bileğimden duvardaki zincire kelepçelediler.<br />

İşkence odalarının karşısında yanyana iki oda vardı. Bu iki odadan tuvalete yakın olanda tam 109 gün<br />

kaldım. Diğer odada, benden 12 veya 13 gün sonra yakalanmış olan, yürekli insan Tahsin Alpşar kalıyordu.<br />

Yalnız bir gece tuvalet dönüşü yanlışlıkla beni de Tahsin'in kaldığı odaya zincirlediler. Sabaha<br />

kadar onunla başbaşa tatlı tatlı sohbet ettik. Sabah bizi aynı odada gören sorgu ekibinden polisler,<br />

"bunları kim bir araya koydu" diye bağırıp çağırarak, beni öbür odaya aldılar.<br />

Beni odaya zincirlediklerinde mesai bitim saati idi herhalde. Çünkü biraz sonra polis kalabalığı azaldı.<br />

Kaldığım oda ile bitişik odanın ara duvarına zincirlenmiştim. Duvarın içinde küçük bir delik açmışlar,<br />

110

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!