Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Yine soğuk su, pencerenin önünde bekletme, falaka, zincirin halkaları gibi birbirine eklenerek soluk<br />
almadan devam ediyor. Bu, sorgulamadan öte, öç almaktır. Karamsarlığı hiç mi hiç düşünmek istemiyorum.<br />
O gün, akşamın geç saatlerine kadar, işkence türleri aralıksız sürdürüldü. Üstüm başım yamyaş,<br />
tir tir titriyorum.<br />
– Ulan bu daha ikinci gün. Seni yavaş yavaş öldürürüz. Daha 43 gün süremiz var, gerektiğinde savcılıktan<br />
süreyi uzatırız.<br />
Bunların "öldürürüz"ü, tehdit unsuru olarak kullandıklarını biliyorum ama, daha dün Ataman ile Süleyman'ı<br />
öldürmediler mi? Öldürürlerse öldürsünler! Bu, şerefli ve onurlu bir ölüm olur. Çözülmeye<br />
gelince, onu asla kabullenemem. Nasıl olur da, birbirimize sevgi ve sevecenliğin en güzelini veren,<br />
inançla, bilinçle bütünleştiğim yoldaşlarıma; o, 12 Eylül'ün bir karabasan gibi ülkemizin üzerine çöktüğü<br />
ve halkımızın üzerine terör estirdiği günlerde bile güler yüzle bize kapısını açıp bağrına basan<br />
halkıma zarar verebilirim.<br />
İşkenceci caniler psikolojik saldırılara yöneldiler bu kez.<br />
– Madem 3-2 galiptiniz, niye Orak-Çekiç gazetesini çıkarmadınız? Artık bittiniz, topu topuna 3 kişi<br />
kaldı. Onları da bugün yarın yakalarız.<br />
Bunlara karşı sessiz kalmakta kendimi zor tutuyorum. "Ulan bunlarla açık açık savaş; nereden incelirse<br />
oradan kopsun!" "Sefaköy cephesini yazan Orak-Çekiç dağılalı bir hafta oldu. Kerizler, siz daha<br />
uyuyorsunuz" diyeceğim ama, gerek görmüyorum. Nasıl olsa yakında öğrenirler.<br />
– Ulan, koskocaman TDKP dururken, neden hâlâ küçücük TİKB'de inat ediyorsunuz? Gidin TDKP'ye,<br />
hem onlar da sosyal-emperyalizme karşı, hem daha fazla kitlesi var. Bu TİKB, ateş olsa ne yazar, küçük<br />
bir örgüt.<br />
– Size dedim, benim örgütle hiçbir ilişkim yok.<br />
– Sen kimi kandırıyorsun; örgüt adamı olmayacaksın, bu kadar direneceksin ha! işkencecinin biri hemen<br />
araya giriyor,<br />
– Bunların örgüt ilkeleridir konuşmamak, konuşanı öldürürler.<br />
– Konuşmazsan biz öldürürüz. Öldürelim mi ulan?<br />
– Öldürün, ölümden korkmuyorum.<br />
İşkencecibaşı, "götürün bunu sabaha kadar asın, gebersin."<br />
Alıp götürüyorlar. Beni nereye götürecekler bilmiyorum, gerçekten asacaklar mı? Yoksa bu bir tehdit<br />
miydi? Bu ikilem arasında düşünürken, kendimi hücrede buldum. İşkenceciler, tekrar tek kolumu hücrenin<br />
tavanına kelepçeledikten sonra, gözbağını da alıp gittiler. Galiba ikinci gün de istedikleri amaca<br />
ulaşamadılar. Kendimi kutluyorum. "Direneceksin oğlum, direnmelisin. Baksana işkenceciler çözememenin<br />
acizliğine düştüler bile". Kapıyı vurup gardiyanı çağırıyorum, hemen bitiveriyor burnumun<br />
dibinde; çok "kibar" ve "nazik".<br />
– Bir şey mi isteyeceksin? diyor, bir şeyler beklercesine.<br />
– Evet! Tuvalete gideceğim. Hemen sesi değişiyor.<br />
– Dur... Bekle...<br />
Tuvalete, sağdaki soldaki hücrelere bakarak gidiyorum. Gözüm 4 no'lu hücredeki tavana kelepçelenmiş<br />
ve kapının üzerinden dışarıya sarkan ele ilişiyor. Bu bizim hareketin adamı, ilk gün<br />
142