01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Takdirden çok bir hayıflanma ve yenilgiye uğramış olmanın verdiği bir eziklik yatıyor bu sözde. Söylene<br />

söylene gidip daktiloya yeni bir kağıt takıyor. Bu arada bu konuşmalar olurken odaya giren başka<br />

bir timden "Şişmanoğlu" dedikleri ızbandut tutamıyor kendini. Saldırıyor üzerime.<br />

– Ulan i...! Sen kiminle pazarlık ediyorsun? Burası İstanbul Siyasi Şube ulan!.. Burası İstanbul Siyasi<br />

Şube!..<br />

Üzerime inen yumruk ve tekmelerden yere yıkılıyorum. Karnım, göğsüm, suratım... Artık neresi rast<br />

gelirse tekmeler oraya iniyor. Sağ gözüme gelen bir tekme ile kaşım açılıyor, gözüm morarıyor anında.<br />

Orhan giriyor araya. Kendini kaybetmiş olan "Şişmanoğlu"nu uzaklaştırıyor, elimi yüzümü yıkamam<br />

için beni de banyoya götürmelerini söylüyor.<br />

"Şişmanoğlu", birçoğunda açıkça gördüğüm ortak bir moral bozukluğunun yarattığı öfkeyi kusuyor<br />

aslında. Adının dahi yüreklere korku salmaya yeterli olduğuna inandıkları o işkence yuvasında yenilgiye<br />

uğramış olmanın şaşkınlığını ve moral bozukluğunu yaşıyorlar. Çok güvendikleri işkence yöntemlerinin<br />

de bir işe yaramayacağını görmenin hayal kırıklığı var üzerlerinde aynı zamanda. Öyle ya,<br />

en elverişsiz koşullarda, ellerinden geleni yaptıkları halde yenilgiye uğratamadıkları devrimin karşısında,<br />

yarın bir gün nasıl tutunacak, yok olup gitmekten nasıl kurtaracaklar kendilerini ve muhafızı<br />

oldukları düzeni? Benim gibi onlar da geleceği görüyorlar nihayet aramızdaki çatışmada. Yalnız aramızda<br />

bir fark var: Ben o gelecekte, devrimin kaçınılmaz zaferini görüyor ve bundan güç alıyorum.<br />

Onlar ise kaçınılmaz yenilgilerini. Bundan dolayı canları sıkkın, umutsuzluk ve karamsarlık içindeler.<br />

"Şişmanoğlu"nun "... Burası İstanbul Siyasi Şube.. Burası İstanbul Siyasi Şube..." sayıklamalarının<br />

altında beni korkutmaya çalışmaktan çok, kendi korkusunu dağıtma çabası yatıyor. Kendi kendine<br />

"iman tazelemeye" çalışıyor zavallı.<br />

"Şişmanoğlu"nun saldırısı üzerine protesto için her iki tutanağı da imzalamayacağımı söylüyorum.<br />

Yararı olmayacağını bildikleri için o an fazla ısrar etmiyorlar. Aşağı indiriliyorum. 1-2 saat sonra tekrar<br />

çağırıyorlar. Yukarıdaki koridorda eşimi görüyorum. Anlaşılan bugün göndermekte kararlılar. Yine<br />

aynı telaş var ortalıkta. Bazıları çelik yelek giymiş çok sayıda işkenceci koşuşturup duruyor sağa sola.<br />

Kimi evlerden çıkan silah, yayın ve diğer "suç delilleri"nin konulduğu sandıkları taşıyor dışarıdaki<br />

arabalara kimi yanlarına alacakları otomatik silahları getirmeye gönderiliyor. O hava içinde sabahki<br />

tutanakları yeniden getiriyorlar önüme. O sırada bir hata yapıyorum. Sabah istediğim isim değişikliğinin<br />

yapılıp yapılmadığını kontrol için dikkatimi esas olarak "Yakalama ve Üst Arama Tutanağı"na<br />

veriyorum, istediğim değişikliğin yapıldığını görünce her iki tutanağı da üzerimde çıkan kimlikteki<br />

isimle imzalıyorum. Yalnız bu arada "Teslim Tutanağı"nın altına isim olarak gerçek ismimin yazıldığını<br />

imzayı attıktan sonra farkediyorum. "Bir dakika! Bu ismi düzeltin" dememe fırsat kalmadan kağıdı<br />

çekip alıyorlar elimden. Bu dikkatsizliğim canımı sıkıyor. Son saniyeye kadar dikkati elden bırakmamam<br />

gerektiğini biliyor ve sık sık hatırlatıyordum bunu halbuki kendi kendime.<br />

5-6 arabalık bir konvoyla yola çıkıyoruz. Lafa geldi mi mangalda kül bırakmayan, TİKB'nin "bittiğine",<br />

kendilerinin nasıl "güçlü" olduğuna dair palavralarla moralimi bozmaya çalışan işkenceciler,<br />

yoldaşlarımın yolda bir baskın yapabileceğinden korkuyorlar. Arabada çıt çıkmıyor. Sanki cenaze<br />

götürüyoruz. Başta Orhan olmak üzere hepsinin suratından düşen bin parça. Ben ise gururluyum. Başım<br />

dik, içim huzur ve mutlulukla dolu. O an yolumuzun üzerinde olmayan fabrikaları, işçi ve emekçi<br />

semtleriyle birlikte İstanbul'u seyrediyorum. Buraları bir daha görebilecek miyim ya da kim bilir ne<br />

zaman görürüm? Fakat bunun ne önemi var? TİKB yaşadıkça ve savaştıkça ben her gün buralarda<br />

olacağım!..<br />

Selim Açan<br />

76

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!