01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Örgüt sempatizanı sandığım birisinin polisle işbirliği yapmakta olduğunu anlamıştım artık. Onunla<br />

sadece ben görüştüğüm için de bu operasyona bilmeyerek de olsa neden olmuştum.<br />

Kendime gelir gibi olduğumda yerdeydim. Yaşadığım şokun etkisiyle, ağlama krizine tutulmuştum.<br />

Dayanamayacağım suçluluk duygusuyla kendime lanetler yağdırıyordum. Önüme ev arama tutanağını<br />

uzatarak, elimi tutup imzalatmaya çalışıyorlardı. O anda kendime olan kızgınlığım öz savunmamı<br />

yoketmişti. Şimdi hukuki durumumu hafifletmek için mi direneceğim diyerek kendimi cezalandırma<br />

dürtüsüyle imzaladım. Yeniden bayılmıştım. Kendime geldiğimde sandalyedeydim. Hafif dozlarda<br />

elektrik vererek ayıltmaya çalışıyorlardı... Şoku atlatmıştım. Kendimi toparladım. Polisler ise, ilk<br />

yakalanmamda onca işkencede bayılmayıp da şimdi daha hiçbir şey yapmadıkları halde bayılmama bir<br />

anlam verememişler, çok şaşırmışlardı. Ellerimden elektrik veriyorlar, doğru dürüst soru sormuyorlardı.<br />

Bağırmıyordum. Birisi hırsını alamayıp gözbağımı açtı.<br />

– Yüzüme iyice bak, ben kocanın işkencesine de katıldım. Sizden korkmuyorum.<br />

Gerçek kimliğimle yakalandığım halde geçen seferkinin acısını çıkarırcasına, adımı sorup elektrik<br />

veriyordu. Arasıra da yakalanan yoldaşlarla ilgili soru soruyordu. Bilmiyorum diyordum. Saçma sapan<br />

sorularına da cevap vermiyordum.<br />

Hücreye geldiğimde daha soğukkanlı düşünmeye çalışıyordum. Suçluluk duygusuyla davranmanın,<br />

hiçbir yararı olmadığı gibi aksine zararı olacaktı. Özellikle tutanağı imzalamak yanlıştı. Çünkü orada<br />

polisler beni E. olarak değil TİKB'li biri olarak görüyorlardı. Benim her türlü yanlış tavrım, onların<br />

gözünde kazanılmış bir zaferdi. O anda yoldaşlara zarar vermenin suçluluk duygusunu değil, polislerle<br />

hesaplaşmayı düşünmem gerekirdi. Bir anlık zayıflıktı, sonradan kendimi toparlamıştım ve onları<br />

umutlandıracak davranışım olmamıştı. Bunlar içimi biraz rahatlatıyordu.<br />

Polisler yeni bir yöntem daha deneyeceklerdi. Hücrede yanıma bir kadın verdiler. Şüphelenmiştim.<br />

Çünkü listede adımın yanında yalnız tutulacağım belirtiliyordu. Fakat kadın ağlayarak göğsündeki<br />

sütü akıtıyor, bebeğini komşulara bırakıp buraya getirildiğini anlatıyordu. Buna bazı sorular sordum.<br />

Memleketini sordum. Oturduğunu söylediği semti biliyordum. O semtte devrimcilerle bağlantısı olmayan<br />

ama herkesin tanıdığı memleketlisi olan bir iki kişi sordum. Tanıyordu. Belli ölçüde inanmaya<br />

başlıyordum ki, sorduğu sorular garipleşmişti. Daha önce anlattığım sıradan konularla ilgili ancak<br />

polisin işine yarayabilecek türden sorular soruyordu. Eğer polisse veya polisle işbirliği yapıyorsa diye<br />

düşünerek, birçok yalanlar uydurmaya başladım. Daha önce söylediklerime ilişkin de değişik şeyler<br />

söylemeye başlamıştım. Sonra gidip bir daha da dönmedi.<br />

Sonradan arkadaşlar, bu kadını yukarda polislerle çok samimi gördüklerini, büyük olasılıkla kadın<br />

polis olduğunu söylediler.<br />

Sonraki günlerde suçluluk duygusunu daha mantıklı yorumlamaya çalışıyordum. Bunda benim hatam,<br />

bu kişiden şüphelendiğim halde gerekli araştırmayı yapmayıp, şüpheli takip olaylarının nedenleri üzerinde<br />

fazla düşünmememdi. Bu kişiye karşı aşırı iyi niyetli davranmıştım. Bu kişinin polis olduğu<br />

konusunda artık düşüncem netleşmişti.<br />

Yukarıya ifademi almak için çıkardılar. Burada bekletilirken, düşen evlerden topladıkları kitap vb.<br />

şeyleri tasnif ediyorlardı. Bunları rastgele evler arasında paylaştırıyorlardı. Hatta arasıra bana da<br />

soruyorlardı. Bilmiyorum deyince de "nasıl olsa farketmez, şuraya koyalım" deyip mühürlüyorlardı.<br />

Suç unsuru olarak getirdikleri kitaplar içinde ders kitapları bile vardı.<br />

El yazısıyla ifademi aldılar. Başkalarına zarar vermeyecek, hukuki durumumu ağırlaştırmayacak bir<br />

ifade yazdım. Daktiloya geçerlerken, bana sordukları sorulara verdiğim cevaplardan çok daha uzun<br />

yazdıklarını görünce ifademi okumak için ısrar ettim. Başlangıç kısımlarını ellerinden bırakmaksızın<br />

şöyle bir göz gezdirecek sürede gösterdiler. Gözüme çarpan birkaç tahrifat oldu. Tamamını okumayı<br />

ve o cümleleri değiştirmelerini isteyince, "henüz ekspertiz raporu için ifade almadık, o ifadenle birlikte<br />

gerekli düzeltmeleri yaparız" dediler. Ek ifadeyi, yazılırken daha önceki ifademde gözüme ilişen<br />

250

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!