01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

silah kabzaları üstümde daha şiddetli inip kalkıyordu şimdi. Apartmanın giriş katına kadar bu şekilde<br />

sürüklendim. Merdivenleri aydınlatan lambaları göremiyordum artık. Sanki her yer karanlıktı. Polislerin<br />

yüzlerine bakmak istesem de üzerimde inip kalkan silahların karartılarından başka hiçbir şey görünmüyordu.<br />

Oturduğumuz dairenin bulunduğu bodrum katına inen merdivenlerin ilk basamaklarında iken duyduğum<br />

son ses:<br />

– Aşağı atın! diye bağıran polisin sesi oldu.<br />

* * *<br />

Bayılmış olmalıydım. Bodrum kata nasıl düştüğümü dahi hatırlayamıyordum. Acı da hissetmiyordum.<br />

Kendime geldiğimde sağ omzumun üzerinde yerde yatar vaziyetteydim. Karşımdaki merdivenin basamaklarına<br />

çelik yelekli polisler dizilmişlerdi. İçlerinden orta boylu ve sarışın olanı elindeki silahını<br />

nişan vaziyetinde üzerime doğrultmuştu. O sırada, biraz önce aşağı atılmamı isteyen polisin sesi yükseldi:<br />

– Ateş edin! Acımayın!<br />

Nişan alan polis bekliyordu. Şefi "acımayın" diye bağırdı tekrar. "Acıyanlar" olacağını düşünüp "yapmayın,<br />

ateş etmeyin" diye yalvarmamı bekliyordu galiba. Düşünme süresi bu...<br />

Nişan vaziyetindeki polis kısa bir süre geçtikten sonra niyetlerinin blöf yapmak olmadığını göstermek<br />

için sağıma soluma iki-üç el ateş etti. Sonra gene bekleyiş başladı. Onlar yaşamak için yalvarmamı,<br />

bense ölümü bekliyordum.<br />

Bekleyin bakalım, dedim, içimden. Benden bekledikleri yakarışı duyamayacaklardı ağzımdan. Onlara<br />

kendilerine yalvartma zevkini tattırmayacaktım. Omzumun üzerinde yerde yatar halde durdum öylece.<br />

Kıpırdamadan ve sessizce... Birçoklarına yaptıkları gibi belki de çatışma süsü verip burada öldüreceklerdi<br />

beni. Ama asla boyun eğdiremezlerdi. Üstelik eşim eve bu sıra dönerse sokaktaki durumu görür<br />

ve evin basıldığını anlardı.<br />

İlkinden daha uzun bir zaman geçtikten sonra başucumdaki polis etrafımdakilere bağırarak:<br />

– Ateş edin! emrini verdi.<br />

Silah sesleriyle birlikte müthiş bir yanma hissettim göğsümde. Aynı anda çevrem kararmaya, koyu bir<br />

sis tabakası üzerime doğru gelmeye başladı. Ölmek üzere olduğum düşüncesi geçiyordu aklımdan ağır<br />

ağır... Ölüyorsam beynim niye çalışıyor? Ölüm böyle mi oluyordu?.. Gözlerimin önündeki sis tabakası<br />

koyulaşıyordu gitgide. Ve her taraf kararmaya başladı. Karanlık bir uçuruma doğru yuvarlanıyordum<br />

sanki...<br />

* * *<br />

Gözlerimin önündeki karanlıkta beyaz noktalar uçuşuyordu. Zaman geçtikçe karanlıkta uçuşan beyaz<br />

noktalar artıyor, gözlerimin önünde ne olduklarını seçemediğim şekiller beliriyordu. Göğsümdeki<br />

müthiş acının yanı sıra dayanılmaz bir susuzluk duyuyordum. Nefes alamıyordum. Nefes alırken ciğerlerim<br />

her seferinde ağzımdan dışarı çıkacakmış gibi boğazıma doğru çekiliyordu. Soluduğum hava<br />

ciğerlerime ulaşmadan yarı yoldan geri dönüyordu sanki. Niye bu durumdaydım?.. Ne olmuştu bana?..<br />

Bedenimde duyduğum acılar bu soruların cevabını bulmamı önlüyor, garip bir hayaller dünyasına<br />

doğru çekiyordu beni. Sayıklamalar, düşler, bilinmez bir alemde gezintiler...<br />

Altımdan yer mi kayıyordu, yoksa hızla giden bir otomobilin içinde miydim bilemiyordum. Tek<br />

farkedebildiğim şey, birinin dizinde yattığımdı. Elleriyle başımı tutuyordu. Y. sanıp elini tutmak istedim.<br />

Parmaklarım elindeki yüzüğe değince elimi hızla geri çektim. Bu Y. olamazdı, çünkü o yüzük<br />

169

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!