01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Şöyle bir bakıp okumadan geri verdim. Hainin ifadeleri bekledikleri etkiyi yaratmamıştı. Konuyu<br />

değiştirdiler. Ellerime bakarak, resim yaptığımı söylediler. Öğrenimim sırasında resim derslerinden<br />

aldığım kötü notları düşünüp aptallıklarına güldüm. Gülmemi doğru tahmin ettiklerine yorumlayıp işi<br />

ilerlettiler. "O zaman sen baskıda çalışıyorsun" demeye başladılar. Ömrümde baskı makinesi<br />

görmemiştim. Bu konuşmalar beni cevap vermeye teşvik etmek içindi. "Hayır, ben baskıcı değilim"<br />

dememi bekliyorlardı. O zaman baskıcı değilsen nesin diyeceklerdi. Çünkü hain ifadesinde benim için<br />

kuryelik yapıyor diyordu.<br />

Başından itibaren örgütle hiçbir ilişkim yok diyordum. Yine aynı cevabı verince, "sen işkencede<br />

TİKB'lilerin tavrını gösteriyorsun, sonra da örgütle hiçbir ilişkim yok diyorsun" diyerek bağırmaya<br />

başladı. Sonuçta benim baskı işinde çalıştığıma karar kıldılar.<br />

– Kaldığın evde Orak-Çekiç basıldığına göre evi anında boşaltmışlardır. Duvarları bile kalmamıştır.<br />

Niye hâlâ evi gizlemekte ısrar ediyorsun?<br />

– Evimi söylemeyeceğim.<br />

Susup, beni incelemeye başladılar. Elimin ayağımın duruşundan bakışıma kadar inceleyerek, akıllarınca<br />

karakterimi tespit etmeye çalışıp yorumlar yapıyorlar... Bu durumdan sıkılıp pencereden dışarıyı<br />

seyretmeye başladım. Birden çok önemli bir zaafımı yakalamışçasına:<br />

– Hani ölümden korkmuyordun, bak dışarıya nasıl özlemle bakıyorsun. Şimdi sen de o insanların arasında<br />

olabilirsin. Bu senin elinde...<br />

Onlarla devrimcilerin yaşam anlayışı üzerine tartışmaya girmek içimden gelmiyordu. Sadece "önemli<br />

olan onurlu yaşamdır" dedim. Gene yaşam üzerine saçma sapan söylevlerine başlamışlardı ki, odaya<br />

birisi girdi.<br />

– Gözlerini bağla!<br />

Gözbağının altından dayakçının odaya girdiğini gördüm. Ayakkabılarından tanıyordum onu. Tetikte<br />

durmama rağmen tekme tokat yeniden kendimi yerde buldum.<br />

– Yürü kız, seni geberteceğim.<br />

Ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Diğerleri müdahale etti.<br />

– Ne güzel konuşuyorduk. Bırak! ,<br />

Bana dönüp, "işkenceye gitmeye fazla heveslisin herhalde. Otur," dediler.<br />

Gözbağımı açıp tekrar ikna konuşmalarına başladılar. "Bu adam seni gebertecek... Hakkında hiç iyi<br />

şeyler düşünmüyor... Boşuna harcanacaksın… Evini söyle de kurtul..."<br />

– En kötüsü öldürürsünüz, şerefsiz yaşamaktansa, onurumla ölmek daha iyidir.<br />

– Demek ille de ser verip sır vermeyeceğim diyorsun. O zaman biz de seni gebertinceye kadar<br />

uğraşacağız.<br />

Başka bir odaya götürüldüm. Gözlerimi açtılar. Pinpon masası gibi büyükçe bir masanın etrafında<br />

yaklaşık 15 kadar polis oturuyordu. Biri susmadan diğeri konuşmaya başlayıp sorular sorarak, beni<br />

şaşkına çevirmeyi amaçlıyorlardı. Bütün sorulara cevap vermek gibi bir kaygım olmadığından, çoğunun<br />

sorusuna aldırış etmiyor, ara sıra kısa cevaplar veriyordum.<br />

– Evini ver kurtul... Kurtul... Evini ver...<br />

241

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!