Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Direnmek güç de olsa, buranın kapısından eğilmeden, başım dik olarak çıkabilmek için, canımı dişime<br />
takmalı, maddi ve manevi enerjimi sonuna dek seferber etmeliydim. Kafamda doğabilecek her tereddüdü<br />
anında imha etmek, hatalarımı zamanında düzeltmek ve korkumu sıcağı sıcağına yenmek zorundaydım.<br />
Kendine güvensizliğe, insan iradesinin gücüne sınırlar koyan mazeret teorilerine yer yok burada.<br />
Direnebileceğine inanıyorsan ve onun faturasını ödemeye hazırsan direnebilirdin ancak.<br />
İşkencede direniş, düşmanla bizim aramızdaki savaşın özel bir biçimidir. Belki de lehimizdeki etkenlerin<br />
en az, en zayıf olduğu mücadele alanlarının başında gelir. Zira diğer direniş biçimlerine kıyasla<br />
koşullar oldukça elverişsizdir, kurallar alabildiğine sert ve acımasızdır, güçler dengesi akıl almaz derecede<br />
eşitsizdir. İkin, sayıca çok, işkence araç ve yöntemleri sınırsız hasımların karşısında tek başınasındır.<br />
Yeryüzündeki hemen her şey sana karşı birleşmiş üstüne üstüne gelmektedir sanki. Sonra, oyunun<br />
oynanacağı alanı ve kuralları belirleme hakkı, sadece ve sadece onlara aittir. O yüzden, hem manevra<br />
alanın dardır, hem de savunmadan başka bir silahın da yoktur.<br />
Neyse ki, nihai sonucu tayin edecek yasa bunlardan hiçbiri değildir. Meselenin özü başka yerdedir:<br />
İşkencecilerin silahları ve güçleri ne olursa olsun, ister bire karşı yüzbinle, isterse tanklarıyla toplarıyla<br />
gelsinler mücadelenin sonucunu belirleyecek anahtar yalnızca senin elindedir. Zaferi olsun yenilgiyi<br />
olsun belirleyecek olan ne güçler dengesidir, ne de işkence yöntemlerinin acımasızlığıdır. Orada her<br />
şey, ideolojinle beslenen irade gücünde düğümlenir. Eğer bu düğümü sen kendi ellerinle çözmezsen,<br />
onlar asla çözemezler. Kuşkusuz istedikleri anda öldürebilirler ama öldürdükleri anda da yenilgiyi<br />
kabul etmekten başka bir şey yapmış olmazlar. İşte bu, yani mücadelenin sonucunun taraflardan sadece<br />
birisinin iradesine bağlı olması, başka hiçbir mücadele biçiminde olmayan bir özgünlüktür. O<br />
halde, bütün sonuç sana bağlı olduktan sonra, onları hangi ölüm, hangi falaka, hangi askı, hangi hile,<br />
hangi kerpeten senin ağzından alabilir ki? Eğer Marksizm-Leninizm'e, sınıfına, örgütüne ve ideallerine<br />
bağlı biriysen, hiçbiri....<br />
Tabii şu şartla; direnme kararını daha dışarıda iken, hiç olmazsa direnişinin başladığı anda kafanda<br />
kesinleştirmiş olmalısın. Yoksa, bu kavga, çözüleceğine dair kafanda belirecek en ufak bir kuşkuyu, en<br />
ufak bir tereddüdü, ya da ikinci bir alternatifi asla kaldırmaz. Başka bir mücadeleye, mesela bir ayaklanmaya,<br />
bir gerilla baskınına, bir greve "kaybedebilirim de" diye girebilirsin. Hatta bu riski göze almadan<br />
kazanamazsın. Ama işkenceye "çözülebilirim de" diye giremezsin, girmemelisin. Direnme<br />
kararlılığın alternatifsiz olmak zorundadır; zira ancak o zaman kazanabilirsin. Belki ölürsün, belki<br />
sakat kalırsın, belki çok acı çekersin. Ama sonunda kazanırsın. Mutlaka.<br />
6<br />
Geldiğim ilk gün bol bol çığlık dinlemiştim. Hava kararınca başlayıp, şafak vaktine değin süren bu<br />
kalın, tiz, çatlak, boğuk, düz ve dalgalı çığlıkları duydukça tüylerim diken diken oluyordu. Her birinde<br />
öfke ve başkaldırı değil, kişisel çaresizlik ve korku okunuyordu. Bastırsın diye televizyonu ve telsizi<br />
sonuna kadar açmışlardı ama, bu, çığlıkları bastırmak şöyle dursun, ürkütücü ve trajik bir hava veriyordu<br />
ona.<br />
İşkencenin dehşetine kapılarak canhıraş feryatlar koparan bu insanlar karşısında derin bir üzüntüye<br />
kapılmamanız imkansızdır. Hiçbir şey yapamamanın, akbabaları kovamamanın acısını duyarsınız içinizde.<br />
Huzurunuz kaçar, sinirleriniz bozulur ve tedirginliğiniz artar. Düşman karşısında gösterilen bu<br />
irade gevşekliğine kızarsınız bir yandan da. Zira bilirsiniz ki çığlık atmak ne acıyı hafifletir, ne de<br />
celladı yumuşatır.<br />
Ertesi gün hava karardığında, aynı şeytan senfonisi yeniden başladı çalmaya. O akşam çığlıklar bir<br />
saat ancak sürdü. Ve sonra sanki bıçakla kesilmiş gibi birdenbire durdu. Çığlıklar durunca ortalığı<br />
derin bir sessizlik kapladı. Çok geçmeden işkence timinin bizim odaya damladığını gördüm. Yanıma<br />
gelip Kollarıma girdiler ve ses çıkarmadan başka bir odaya götürdüler.<br />
Gittiğim odada bir sandalyeye oturtuldum. Beni sağ elimin bileğinden kalorifer peteğine kelepçelediler.<br />
Sandalye çok yumuşaktı. Kalorifer yanıyordu. Yerim öyle rahattı ki üstüme bir rehavet gelip<br />
86