You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
yatıyorum" diye yanıtlıyordum.<br />
Bir ara kapı açıldı, içeriye birilerinin girdiğini sezdim. O anda bana işkence yapanlardan biri:<br />
– Üsteğmenim! İşte Komando T. bu, diye tanıttı beni.<br />
Hiç de yabancı olmayan bir ses, harflerin üzerine basa basa:<br />
– Vay! Demek bu ha! dedi.<br />
Sesi tanımıştım. Konuşan Adil alçağıydı. Eğitilmiş bir sirk köpeği gibi yeni sahiplerinin diliyle havlamaya<br />
başladı:<br />
– Bak aslanım! Osman Yaşar Yoldaşcan geberdi. Örgütün askeri işlerini yapanlarınsa hemen hepsi<br />
yakalandı. Bu durumda örgütünüz maddi yönden çökmüş demektir. Dışarıda kalanlar bu işlerin altından<br />
kalkamaz ve kısa sürede de dağılır giderler. Onun için en iyisi tüm bildiklerini anlat. Senden hesap<br />
da soramazlar...<br />
Oysa tüm yakalanmalara rağmen TİKB ayaktaydı. Yakalanan yoldaşlarımızın yerlerini doldurmak ve<br />
mücadelemizi kesintiye uğratmamak için geride kalan herkesin nasıl canını dişine taktığını çok iyi biliyordum.<br />
Bunu Adil alçağı da biliyordu. Ama O'nun amacı beni moralman çökertmek, örgütüme ve<br />
yoldaşlarıma güvenimi sarsarak beni de kendisi gibi ihanet batağına çekmekti. Elindeki sopayla kâh<br />
yere kâh vücuduma vurarak konuşuyordu. Bu hainin yakalandığını duyunca çözüleceğini biliyordum.<br />
Zaten O'ndaki çürümeyi farkeden örgütümüz kısa bir süre önce bu adi yaratığı geriye çekmişti. Kazara<br />
yakalanacak olursa kendisine güven olamayacağı için, önceden bildiği tüm ilişkilerin güvenlik altına<br />
alınmasına, evlerin değiştirilmesine girişilmişti. Ama daha henüz bu tedbirler tamamlanmadan yakalandı<br />
alçak. Şimdi onlardan geri kalmadan hatta daha saldırgan ve işgüzarca işkencecilerle birlikte<br />
beni sorguluyordu.<br />
– Seninle ilgili birçok şeyi biliyorum. Ayrıca neleri bilebileceğini de tahmin ediyorum. Onun için en<br />
iyisi bildiklerinin hepsini anlat. Biz de sana yardımcı olalım...<br />
Açıkçası benim de kendisi gibi köpekleşmemi istiyordu, ihanetin i'sini bile düşünemezdim. Yakalandığım<br />
andan itibaren ölümü göze almıştım zaten. Orada yapmam gereken, her komünistin, inançlı her<br />
devrimcinin yapması gerekendi ve ben de onu yaptım. Yani sonuna kadar işkencecilere en ufak bir sır<br />
vermediğim gibi kendimi suçlayacak hiçbir şeyi de üstlenmedim.<br />
Hainin sorgusunun ardından çırılçıplak bir halde sırtüstü yere uzatıldım. "T" şeklinde içi boş bir demir<br />
boruya kemer ve iplerle kollarımdan bağlandım. Daha sonra borunun kollarımın bağlandığı uçlarını tavandaki<br />
halkalara taktılar. Askıya alınmıştım. Bu şekilde havada asılı iken sopa ve kum torbasıyla<br />
vücudumun her yanına vuruyorlardı. Ayrıca el ve ayak parmaklarımdan, cinsel organımdan, falaka<br />
sopasının ucuna taktıkları kabloyla makatımdan elektrik veriyorlardı. Elektrik işkencesine ara verdikleri<br />
zamanlarda ise hayalarımı sıkıyor, sopa veya karate darbeleriyle vuruyorlardı. Vücudumun her<br />
yanı acı ve ağrılar içindeydi. Tüm güçleriyle yükleniyorlardı bedenime, irademde bir gedik açmak için<br />
ellerinden geleni yapıyorlardı. İki düşman sınıfın savaşıydı savaşımız. Onlara en küçük bir ümit dahi<br />
vermemeli, irademi zorlamalıydım açmak istedikleri gediğe karşı. Ancak böyle koruyabilirdim<br />
idealimdeki aydınlığı.<br />
Askıdan indirildiğimde kollarım kaskatı kesilmiş, aşağı inmiyordu. Tüm gücümü kullanmama rağmen<br />
indiremiyordum. Kollarımdan söktükleri demir boruyla bu kez onları indirmek için tüm güçleriyle<br />
vurmaya başladılar. Ardından soğuk su banyosu için tuvalete götürüldüm. Yüzüme, gözüme, karnıma,<br />
kafama, hayalarıma, makatıma hortumla buz gibi tazyikli su sıkıyorlardı. Tekrar işkence odasına<br />
döndüğümüzde önce bir sandalyeye oturtup malum sorularını sıralamaya başladılar. Ama bu sorgular<br />
kumda kürek çekmeye çalışmak gibi boşuna uğraştı. Bunun üzerine işkence tezgâhı tekrar kuruldu. Bu<br />
kez yeni bir yöntem uygulamaya hazırlanıyorlardı.<br />
202