01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Dizlerimden aşağısı sanki kopmuş. "Papaz" ve yanındakinin kollarımdan tutmasına rağmen yere yığılıyorum.<br />

Yürüyemiyorum... İkisi taşıyorlar beni banyoya. Elimi yüzümü yıkamak içime belli bir ferahlık<br />

veriyor, ama geriye döndüğümde hiç halim de kalmıyor. Mümkün olduğunca kendi başıma yürümeye<br />

çalıştığım için tabanlarımdaki yaralar açılmış, her yanımdan acı fışkırıyor.<br />

Döndükten sonra "Papaz" yeni bir hamlede daha bulunuyor:<br />

– Çay içer misin? .<br />

Hayır, bu kadarı da fazla artık. Elimi yüzümü yıkama teklifini kabul etmiştim, ama ne olursa olsun<br />

herhangi bir işkencecinin herhangi bir ikramını asla kabul etmeyecektim! Yakalanmadan önce belirlediğim<br />

ilkelerimden biriydi bu. Sayısız insana acı çektiren, kim bilir kimlerin kanına giren ellerin sunduğu<br />

çayı, sigarayı insan nasıl kabul edebilir? Bizzat kendine, daha önce veya daha sonra işkence yapan<br />

bir yaratığın bu ikramlarının altında yatan "dostluğun" sahteliğini nasıl bile bile "görmemezlikten"<br />

gelebilir, "unutmuş" gibi davranabilir? Böylesi bir davranış kendine saygı kavramı ile dahi bağdaşabilir<br />

mi? Bir çay veya bir sigara uğruna karşısındakinin "işkenceci" kimliğini gözardı etmek, bir devrimci<br />

için onursuz bir tutumdur. Hele özellikle bir nefes sigara için işkencecilere yalvarmak, sefil bir sürüngen<br />

tavrıdır. Böylelerini gördükçe, onların uğradığı bu kişilik kaybı karşısında, devrimci ve insani<br />

değerler adına ben utandım.<br />

Reddettiğimi söylememe rağmen "Papaz" çayı getirtiyor. Ardından bir de sigara uzatıyor. Almama<br />

nedenimi pekâlâ anladığı halde anlamazlıktan gelerek:<br />

– Ne o? Kullanmıyor musun? diye pişkin pişkin soruyor.<br />

– Hayır, kullanıyorum. Ama senin sigaranı içmiyorum ve içmeyeceğim!<br />

Bu yanıtıma rağmen işi iyice yüzsüzlüğe vuruyor.<br />

– Haa, polis sigarası içmek istemiyorsun. Peki o zaman senin paranla aldıralım...<br />

Bu kez yanıtımı dahi beklemeden dışarıdakilere seslenip, üzerimden çıkan parayla kantinden sigara,<br />

ekmek, peynir, süt, helva falan alıp getirmelerini istiyor. "Benim adıma" "benim paramla" ısmarlananlar<br />

biraz sonra geliyor. Yine de elimi uzatmadığımı görünce, önce bir süre:<br />

– Yahu bak, bunlar senin paranla alındı. Hâlâ niye yemiyorsun? gibi sözlerle "ikna"ya çalışıyor. Buna<br />

rağmen inadımın kırılmadığını görünce artık tutamıyor kendini ve gerçek yüzünü nihayet kusuyor:<br />

Sözde "ikram" ettiği çayı, tutup zorla içirmeye kalkışıyor. "Papaz"ın bu tepkisi üzerine birden kafamda<br />

yeni bir düşünce doğuyor: Açlık grevine başlamak!.. Direniş hattımın sınırını bir adım daha ileri götürerek<br />

işkenceler sürdüğü sürece yemek yememek!..<br />

Bu arada o da işi zorbalığa döktükten sonra artık "Papaz" rolünü sürdüremezdi. Zaten bu yöntemle de<br />

bir sonuç alamayacağını anlamıştı. Ama bozguna uğramış bir halde kuyruğunu toplayıp gitmeden önce<br />

içime acı bir zehir akıtmayı ihmal etmiyor. Cebinden birkaç fotoğraf çıkarıyor. Belli ki gereğinde bu<br />

kozu oynamaya önceden hazırlanmış.<br />

– Bak bakalım tanıyacak mısın?<br />

Kucağıma attığı resimlere bakar bakmaz beynimden vurulmuşa dönüyorum. Bunlar, yiğit yoldaşım<br />

İSMAİL CÜNEYT'in cesedinin fotoğrafları. Çıplak olarak mermer bir zemin üzerine yatırılmış. Vücudunda,<br />

sonuncusu tam kalbin üzerine gelecek şekilde düzenli aralıklarla yarım ay çizen 4 kurşun<br />

yarası görülüyor. Bir yandan fotoğraflardaki en küçük bir ayrıntıyı bile belleğime kazımaya çalışırken<br />

bir yandan da duyduğum tarifsiz acıyı belli etmemeye çalışıyorum. Çünkü karşımdaki işkenceci, indirdiği<br />

darbenin zevkini çıkarmak istiyor, hain hain sırıtarak nasıl bir tepki göstereceğimi gözlüyor.<br />

Boğazımı tıkayan hıçkırığı, yüreğimden kopup gelen feryadı, gözlerime hücum eden yaşları çok zor<br />

65

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!