01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

– TİKB'li olduğunu kabul etmeyecek misin?<br />

– Etmeyeceğim.<br />

– Devrimciyim diyorsun, hiçbir örgüte sempati de mi duymadın peki?<br />

– Duymuş olabilirim, ama bunu size söylemeyeceğim. Söylediğim şeyleri bilinçli, vurgulu söylüyorum.<br />

Sadece siyasi görüşlerimi yazıp imzalamamı istiyorlar. Hiç sorun çıksın istemiyorlar. "H." ya da<br />

"Ayşe" demelerine ses çıkarmadığım halde, ikisini yan yana yazıp birini parantez içine alıyorlar. Devrimci<br />

olduğumu yazdırıp durdum. Biraz düşündüm. Bekliyorlar. Sonra da kısaca temel siyasi görüşlerimizi<br />

yazdırdım.<br />

– Tamam mı, diyor daktilo başındaki.<br />

– Tamam, deyip kağıdı imzalıyorum. Merdivenlerden indirilirken içim sonsuz huzurlu…<br />

* * *<br />

Üç gündür hücredeyim. Hiç aramıyorlar. Arkadaşlar Siyasi Şube'de işkence yapmamalarını başka bir<br />

işkencehaneye nakledileceğime yoruyorlar. Olabilirdi. Vilayet binasının karşısındaki emniyette işkence<br />

yapıldığını biliyoruz. Burada çözülmeyenlerin bazen oraya gönderildiğini de...<br />

Artık buranın sevilen bir "üyesi" olmuştum. Etrafımda her geçen gün kalınlaşan saygı çemberini<br />

yadırgıyordum. Yaptığımda insanüstü olan ne vardı ki... Küçük çaycıyı da arada sırada görüyordum.<br />

Bana göz kırpıyordu, ben de ona. O'nu gördüğüm zamanlarda Gasp'ta yaşadığım korkunç günü<br />

anımsıyorum.<br />

O gün Çingene çocuklarını getirmişlerdi. Güvercin çalmışlarmış. İşkencehanede beni hiçbir şey, o<br />

çocuklara yapılan işkenceler kadar etkilememişti. Ayakları öyle minicikti ki, falaka sopasına gelmiyordu.<br />

Pantolonlarının paçasından havaya kaldırıyorlardı. Hâlâ nerede bir kara kuru erkek çocuğu<br />

görsem çingene çocuklarını hatırlarım; minicik ellerine, ayaklarına inen copları.<br />

Kapımız açıldığında sessiz sinema oynuyorduk. Beni çağırıyorlar; eşyalarımla birlikte. Arkadaşlarla<br />

vedalaştım. Sekizinci kısmın kapısına çıkardılar. Yazdan arta kalan güzel bir gün. Güneş gözlerimi<br />

kamaştırıyor. Uzun boylu grantuvalet giyinmiş olanı ellerime kelepçe vuruyor.<br />

– Neydi ismin Ayşe mi, H. mi? Pişman mısın?<br />

– Hayır.<br />

– Demek değilsin? Bizim görevimiz seni konuşturmaktı, seninkisi ise konuşmamak. Şimdilik sen<br />

kazandın. Ama daha bitmedi. Raporuna yazacaklarımızı biz biliyoruz, ipe göndereceğiz seni.<br />

* * *<br />

Kalabalık konvoyun ortasındaki polis minibüsündeyim. Çatışmanın çıktığı semte gidiyoruz.<br />

Korkularından dışardan görünmemem için koltuğa değil yere oturtuyorlar. Karakola ulaştığımızda<br />

komiser kaşlarını çatıp bağırıyor:<br />

– Alamam! En azından tecavüz etmediğinize dair doktor raporu istiyorum. Bana mı kalsın?<br />

Birbirlerinin iğrençliğini bilmeleri doğal, özellikle cunta sonrası kadın tutuklulara tecavüz öylesine<br />

yaygın ki. Her gün TV'de "milletimizin malını, canını, namusunu..." nutukları bile küllemeye yeterli<br />

değil. Tartışmayı "Ölen arkadaşlarının hatırı için" noktaladılar.<br />

Attıkları hücrede yalnızım. Tavanına yakın penceresinde cam yok. Müthiş soğuk. Komiser tedirgin.<br />

271

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!