01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

– Metin, çok susadım. Tuvalete çıkınca süt kutusuyla su al, daha sonra ben isteyince bana içirirsin.<br />

– Nasıl olacak?<br />

– Kağıttan bir oluk yap. Uygun bir zamanda ben sana söyleyeceğim. Sen o zaman oluğu zincirin üzerinden<br />

sok. Ben ağzımı dayayacağım. Sen suyu boşaltırsın.<br />

– Tamam.<br />

Tuvalete gittik. Geri getirilip zincirlere bağlandık. Az sonra "Foto" yanında bir polisle geldi, zorla<br />

ağzıma bir büyük şişe tuzlu suyu boşalttı.<br />

– İçin çürüyecek, organların mahvolacak. Yerlerde sürüneceksin. Buradan çıksan bile ömrün fazla<br />

olmayacak.<br />

Onların seslerinden, çay demlemekle uğraştıklarını anladığım bir sırada, zinciri yavaşça çekip bıraktım.<br />

– Haydi Metin!<br />

Metin süt kutusundan alüminyum tarafı içe gelecek şekilde oluk yapmış. Onu delikten uzattı. Ağzımı<br />

dayadım. Ben su beklerken ağzıma tarif edilemeyecek kadar güzel bir sıvı boşaldı. Metin, yarım litrelik<br />

sütü bana içirmişti. Bu, hayatımda içtiğim en güzel süt idi. Hiçbir anne çocuğuna bu kadar güzel,<br />

tatlı süt emzirememiştir.<br />

Süt, tuzun midemdeki etkisini nötralize etmişti. Artık epeyce rahatlamıştım. "Foto" geri geldi. Kıvranıp<br />

durmamı beklerken, beni oldukça rahat görünce çok şaşırdı.<br />

– Vay o... çocuğu. Şuna bak yahu, adam bana mısın demiyor. Nasıl dayanıyorsun?.. İstediğin kadar<br />

diren, bizim için farketmez. Nasıl olsa seni öldüreceğiz.<br />

BÖYLE OLACAK İŞTE<br />

Ben ona kin duyduğum gibi "Foto" da bana kin duyuyordu. Örneğin gözüme üstüste iki bağı hem de<br />

çok sıkı biçimde bağlarken belli ediyordu bunu. Veya kelepçeyi bileğimi iyice sıkacak, kıpkırmızı<br />

edecek şekilde takıyordu. Birkaç defa, bir bileğimi kalorifer peteğinin su giriş (üst) borusuna, bir bileğimle<br />

bir ayağımı da çıkış (alt) borusuna kelepçelemişti. Tek ayak üstünde yengeç gibi, garip bir pozisyonda<br />

duruyordum. Önceleri, "herhalde bir süre sonra bileklerim kırılır" diye düşünüyordum. Ama<br />

insan vücudu çok ilginç bir mekanizma. Dayanma gücü sanılandan çok çok fazla. Ve yeni şartlara<br />

kendisini adapte etme yeteneği umulandan çok yüksek.<br />

Üçüncü veya dördüncü tuzlu su içirmeden sonra, bir gece yine "Foto" bir büyük şişe tuzlu suyu zorla<br />

içirmişti. Anında midem bulandı. Bütün tuzlu suyu kustum (yere bir avuç tuz yığılmıştı). Sanki midem<br />

beynimle dayanışma içerisinde hareket etmeye başlamıştı. Artık bundan sonra tuzlu su da kâr etmeyecekti.<br />

Ayrıca midemin daha fazla tuzlu su kabul etmeyeceğini o da anlamıştı herhalde. O andan sonra<br />

bana tuzlu su vermeye hiç kalkışmadı.<br />

Bir gece yine tek bileğimden zincire bağlı olarak ayakta duruyordum. "Foto" manyetoyu getirdi. Kablonun<br />

birini el parmağıma, diğerini ayak parmağıma bağladı. Hiç tepki göstermedim. Tepki göstersem,<br />

çekindiğimi sanarak daha fazla üzerime gelecekti... Manyetoyu ilk çevirişinde sert bir şekilde yere<br />

düştüm. "Foto" bayıldığımı veya başka birşey olabileceğini sanarak endişelendi. Koşarak gitti, bir<br />

sürahi su getirdi. Saçlarımla yüzümü ıslattı... Bir taraftan da yüzüme vurarak "kalk lan kalk!" diyordu.<br />

Ben doğrulmaya çalışırken rahatladı. Aceleyle manyetoyu toplayıp kaldırdı. Ortalığı temizledi.<br />

Bu olaylardan birisi olurken, (ama hangisi olduğundan emin değilim) kaldığım odada bir bayan arka-<br />

115

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!