01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Sorgu timi geldi. Kontrol ettiler. Akşamüzerimden çıkarttığım elbiseleri geri verdiler. Elbiselerimi<br />

giydim. Şef, "oğlum akşam ölüyordun. Başımıza bela olacaktın. Zaten '80'de de böyle bayıldın."<br />

Önceden sorduklarını sormuyorlar artık. "Kimliğini kabul et, yeter" dedi. "Bu içeri girmek için bir<br />

anahtar. Birini alıp, diğerini istersiniz. Sizlerin yöntemi böyle her zaman". "Başka bir şey sormayacağız.<br />

İşkence yapmayacağız" diye söz verdiler. Bunun üzerine ben de ayağa kalktım, elbiselerimi düzelttim.<br />

Saçlarımı elimle şekillendirdim. "Evet, ben A. Kepeneklioğlu. Daha önce de geldim. Demiryolu<br />

işçisiyim" dedim. Tartışmaya başladık. Ekip şefi "oğlum 12 Eylül'ün gelmesiyle diğer örgütler<br />

silahlarını yere gömdüler. Ama TİKB'nin silahları gömülmedi. Hepsinin ağzında mermi patlamaya<br />

hazır halde. Yastık altlarında hazır bekliyor." "Temiz silahınız yok. Hepsi kirli. En acımasız, en gaddar<br />

örgütsünüz. Bu nedenle olacak ki falaka, askı, elektrikte dirençli oluyorsunuz. Bağırsanız iyi olur.<br />

Yoksa ciğerleriniz parçalanır".<br />

Akşama doğru hücrelere indirdiler. Yaşar, İsmet ve beni ayrı ayrı hücrelere koydular. Gözaltında bulunan<br />

insanlardan tecrit edildik. Bugünden sonra elektrik ve askı işkencesi yapmadılar. Her şey yasaktı.<br />

Bizim kaldığımız üç hücreye özel nöbetçiler görevlendirdiler. Tuvalete ya götürmüyorlar ya da<br />

çok az götürüyorlar. Yoldaşlarla görüşemiyorum. Ama arka bölümde kalan Yaşar yoldaşın gidip-gelmesi<br />

ayağının sesinden belli oluyor. Yanı başımdaki hücrenin yanından geçiyor. Böbreklerimden rahatsızım.<br />

Elektrik ve su banyosuyla daha da ağırlaşıyor. İdrarımı tutamıyorum. Kan geliyor. Hücrede<br />

ne varsa hepsinin içini sidikle dolduruyorum, çünkü tutamıyorum. Sabah erkenden "Nöbetçi, nöbetçi"<br />

diye bağırdım. Elimdeki süt kutusunu içi dolu halde götürürken, işkencecinin biri "Ver onu" dedi.<br />

"Hayır, ben dökerim" dedim. "Yok, ver bana" dedi. Ben vermek istemedim. Birden saldırdı. Biri yere<br />

döküldü. Diğerini alıp başımdan aşağı döktü. "Teşekkür ederim insanlığına" dedim. Hemen saldırdı.<br />

Bize bakan özel nöbetçi engel oldu. "Bunlar özel infazı bekliyorlar" dedi.<br />

Karşı hücrede bir kız yoldaş kalıyor. Hücrenin kapısı altından işaretle yazışıyoruz. Fısıltıyla konuşuyoruz.<br />

Kimlerin yakalandığını birbirimize anlatıyor ve işkencehanede gösterdiğimiz direnişten gurur ve<br />

sevinçle söz ediyoruz.<br />

İfade için hücreden aldılar. Önce ifade verip vermeyeceğimi sordular. İfade vereceğimi, ama kendi<br />

istediğim şekilde olacağını söyledim. Şaşkınlık içinde birbirlerine baktılar. İfade yazımı başladı. Dört<br />

defa "ifade verecek misin?" diye sordular. "Evet, vereceğim. Kısa bir ifade olacak" yanıtıma,<br />

"TİKB'liler ifade vermiyorlar. Benden hatırlatması" dedi birisi. "Ben Demiryolu işçisiyim. Mahkemede<br />

tahliye olurum" dedim. Kısa bir ifade verdim. Cezaevine gittikten sonra verdiğim bu kısa ifade<br />

için üzüldüm. Hiç ifade vermemek, daha doğru olurdu.<br />

Hücremden alındım. Gözlerim bağlı. Sözlü hakaretlerle aşağılamaya çalışarak onurumu kırmak amacındalar.<br />

Adana'dan gelen tim şefi Fevzi Yılmaz "Tamam bana bırakın. Önce gözlerini açın. Oğlum<br />

bizde her şey harbi. Adana'dan geldik. Her şeyi biliyoruz. Bak, gözlerini dahi açtım. Sizden korkmuyoruz"<br />

diyor. Ama yüzündeki korkunun, korkaklığın belirtisini gizleyemiyor. Ellerinin titremesini<br />

durduramıyor. Onurumu kinci sözler söyleyip, yakınlarıma şantajlar yağdırıyor. Kendime güvenimi<br />

sarsma girişimi de boşa çıktı. "Burada bir şey yapmadım. Ama Adana'ya götürdüğümde ... belleyeceğim.<br />

Dünyaya geldiğine pişman edeceğim seni". Tehditlerine cevabım; "Seni de görürüz" oldu.<br />

"Adana ve İstanbul Demiryolu işçilerini sen zehirledin. Bu düşünceleri sen aşıladın. Bunun hesabını<br />

ağır ödeyeceksin. Burnundan fitil fitil getireceğim." Sorgu bu şekilde beş saat sürdü. İstanbul polis şefi<br />

"Ulan oğlum yaşınız geçmiş, hâlâ silahlı-külahlı işler peşinde koşuyorsunuz. Yaşar otursun yazsın.<br />

Silahı bırakın. Bu gençlik işidir. Meslek hayatımda gördüğüm örgütler arasında en kanlı, en acımasız<br />

örgüt TİKB. Stalin Mehmet'in yattığı yatağın altında ne bulduk, biliyor musun? Otomatik silahı yastığın<br />

altına alıp öyle uyuyormuş. Uyurken dahi silahıyla birlikte yatıyor." Anlatırken yüz ifadesinde<br />

korkunun, paniklemenin heyecanı okunuyor. Seviniyorum.<br />

Selimiye'ye gideceklerin isimleri okundu. Yoldaşlarımı görmek ve tekrar konuşabilmek için sabırsızlanıyorum.<br />

Duvarın dibine dizildik. Ben tuvalete gitmek istedim. Götürdüler. Bir yoldaşla karşılaştım.<br />

"Selam yoldaş". "Selam, nasılsın". "Ben iyiyim". "Hepimiz çok iyiyiz". Direngenliğimizin sevincini<br />

birlikte paylaştık.<br />

163

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!