01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yacağımı da anlamıştım. Artık yapılması gerekenler belli idi benim için. Zorlu bir sınava girecektim.<br />

Ona göre davranmalıydım. Onlara:<br />

– Ben şef filan değilim. Ben komünistim. Emekçi halkımın kurtuluşu için uğraş vermiş bir sıra neferiyim.<br />

Bunun dışında sizlere söyleyecek hiçbir şey yok. Elinizden ne geliyorsa yapın. Hiçbir şeyden korkum<br />

yok, dedim. Moralim çok yüksekti.<br />

Bu türden karşılıklı konuşmalarla geçen birkaç turdan sonra Londra Asfaltı'na çıkıldı. Önümüzde ve<br />

arkamızda başka sivil polis araçları da vardı. Beni Küçükçekmece taraflarına götüreceklerini, orada<br />

vuracaklarını, gazetelere de "kaçıyordu vurduk" şeklinde açıklama yapacaklarını anlattılar. Akıllarınca<br />

bir öldürme sahnesi düzenleyecekler, beni ölüm ile korkutacaklardı.<br />

– Ta oralara kadar gitmemize gerek yok. Yolun şu kenarında bu işi yapabilirsiniz, dedim.<br />

Komiser Mehmet bu senaryonun işe yaramayacağına ikna olmuş olacak ki, Yeşilköy Havaalanı yolu<br />

ayrımına yakın bir yerden geri döndüler. Kafama bir çuval geçirdiler. Bakırköy taraflarında bir yerde,<br />

bahçeli bir binaya soktular. Orada kısa bir süre kaldıktan sonra Gayrettepe'ye hareket ettiler. Beni şaşırtarak,<br />

gittiğimiz yeri anlamamı engellemek için, çeşitli zikzaklar çiziyorlardı. Fakat geçtiğimiz bazı<br />

yerleri telsiz konuşmalarından, vapur düdüklerinden, trafik akışından, vs. çıkarabiliyordum.<br />

GAYRETTEPE'DE<br />

Merdiven ile girişten bir alt kata indik. Burası işkencelerin yapıldığı kat idi. Beni merdivene yakın bir<br />

odaya aldılar. Çuvalı başımdan çıkarıp, gözlerimi gözbağı ile bağladılar. Bir koltuğa oturttular. Kemerimi,<br />

saatimi, yüzüğümü ve 1300 liraya yakın paramı aldılar. Bu oda, sonraki günlerde, komiser Mehmet'in<br />

zaman zaman götürdüğü ve gözbağım çözülmüş olarak "sohbet" ettiğimiz oda idi. Masa, koltuklar,<br />

sandalyeler, yanılmıyorsam bir de halıya benzer bir şey ile büro biçiminde döşenmişti.<br />

Odada sorgu ekibinden polisler vardı. Onlarla daldan dala geçen konuşmalarımız oluyordu. Esas "sohbet"<br />

başlamamıştı. Bu sırada polislerden birisi (anlaşılan kimliğimi inceliyormuş), hayretle:<br />

– Yahu bu kimlik hakiki be! Gerçek damgası var, dedi.<br />

– Ohoo, damga yapmak bunlar için çocuk oyuncağı. Bunların her işte uzman adamları vardır, diye<br />

yanıtladı bir diğeri.<br />

Tam kestiremediğim bir süre sonra Komiser Mehmet, konuşmalarından daha yetkili olduğunu çıkardığım<br />

bir başkası ve bazı polisler geldiler. Bu bekleme süresi içerisinde, herhalde bay ispiyondan sorgu<br />

için gerekli ön bilgileri almışlar ve bir değerlendirme yapmışlardı.<br />

Özet olarak bana, "Her şey bitti. Yenildiniz. Gereksiz yere bizi istemediğimiz şeyleri yapmaya zorlama.<br />

Bize evini göster. Gerçek ismini söyle. Birkaç silah ver. Randevularını söyle. Bir de ifade yaz.<br />

Efendi efendi çek git" dediler. Her şeyi bildiklerini, kod ismimin Halil olduğunu, asker adam olduğumu,<br />

vs. söylediler.<br />

Ben de, Fatih ara sokaklarındaki turlar sırasında söylediklerimi yineledim. İşkence ile benden ifade<br />

alamayacaklarını söyledim,<br />

– Konuşarak boş yere vakit geçirmeyin. Diğer yönteme geçin, dedim.<br />

– Diğer yöntem neymiş?<br />

– İşkence.<br />

– İşkence kalktı. Yakında demokrasiye geçilecek. Artık işkence yapılmıyor. Kural gereği ifade vermek<br />

108

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!