01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ağrıyor. Epeyce bir zaman böyle geçiyor. Biri gelip yanıma oturuyor. "Bunlar olmasaydı... Kaldığın<br />

yeri göster, anahtarın uyup uymadığına bakalım, bir iki parça eşyanı görelim, tamam. Madem ki bir<br />

şeyim yok diyorsun. Az bir ceza ile kurtulman için yardım ederiz. Kanun bize bu yetkiyi tanıyor".<br />

"Kaldığım yerdekiler, demokrat insanlardır. ML'ler kendilerine evlerini açan, yardım eden, destek<br />

verenleri ele vermezler." İşkenceci, şaşırıp irkiliyor sonra anlamamışlığa vurup devam ediyor bir süre<br />

daha. Bir monolog bu, çekip gidiyor.<br />

ŞANTAJ!..<br />

Birinci Şube'dekilerin de fiziki işkencelerle çözemeyeceklerini anlamaya başladıkları günlerden biriydi.<br />

Canhıraş feryatları geldiği bir odanın önüne götürülüyorum. Bir taraftarımızın ismini söylüyorlar.<br />

"Konuşursan durdururuz!" Susuyorum. "Senin yüzünden acı çekiyor!" Cevap vermiyorum. "Bağırması<br />

hoşuna mı gidiyor? Sen de hiç duygu yok mu?" Pes doğrusu! "İşkence yapan sizsiniz" diyorum,<br />

kayıtsız bir sesle. İçimden daha neler söylemek geçiyor. Fakat bu iğrenç şantajın sona ermesi için gerekli<br />

olan, soğukkanlı davranmak, susmak.<br />

12 Eylül sonrasında, faşizmin geleneksel hukuk anlayışına, öç, gözdağı ve toplu cezalandırma mantığına<br />

uygun olarak yakınlarımız sadece bizlerin yakınları oldukları için gözaltına alınıyor, baskı görüp<br />

cezalandırılıyorlardı. Sıkça başvurdukları bir yöntem de eş, anne, baba ve kız kardeşlerimizin bizi<br />

çözmek için bir şantaj aracı olarak kullanılmasıydı. İşkenceciler, sırf bu nedenle tüm insani ve ahlaki<br />

değerleri hiçe sayarak, kimisine işkence yapmaktan kaçınmıyorlardı. Bir keresinde, devrimci bir anne<br />

ve babayı, iki yaşındaki çocuklarını getirip elektrik vermekle tehdit etmişlerdi. Eşlere birlikte elektrik<br />

vermek, kadına eşinin önünde sarkıntılık yapmak gibi en aşağılık yöntemlere başvurmaktan<br />

çekinmiyorlardı. Kaba işkence yöntemleriyle seni çözemediklerinde bu tür yöntemlerle karşı karşıya<br />

gelmeye hazır olmalısın! İnsancıllığından, akrabalık ilişkilerine yaklaşımından, ahlak anlayışından<br />

yakalayıp yere vurmaktır seni amaçları. Burada işkence gören kişinin kendi durumu değildir söz konusu<br />

olan. O, içinde yer aldığı mücadelenin, inandığı düşünce ve değerlerin bir sonucu olarak buradadır<br />

ve işkenceyle karşı karşıyadır, ya baskı ve işkence tehdidi altında tutulan yakınları!?. İşkenceciler<br />

seni bu şekilde bir ikileme, hatta suçluluk psikozuna sokmaya çalışırlar. Kendin işkence gördüğün ve<br />

dayanamadığın için değil, sevdiklerinin acı çekmemesi için konuşman istenir. Bilinçsizce ya da<br />

oportünist bir kurnazlıkla, hatta bir de fedakârlık görüntüsü katarak tutunacağın bir dal uzatmıştır sana<br />

işkenceciler.<br />

Sınanan iki karşıt dünya görüşü; ideoloji ve ahlak anlayışı, sınıf tavrıdır. Dar bir açıdan yaklaşıldığında<br />

bir bireycilik yokmuş gibi görünmesine karşın soruna sınıf ve halk değil, aile odağından bakmak gibi<br />

küçük burjuva düşünce tarzıdır burada yenilgiye neden olan. Feodal ahlak ve burjuva hümanizminin<br />

çağrısına proleter ahlak ve hümanizm ile karşı duramamaktır. Kendimizi kan bağları ile bağlı olduğumuz<br />

küçük bir ailenin değil önüne her türlü sömürü ve zulmü yok etme hedefini koymuş bir sınıfın ve<br />

koca bir insanlık ailesinin bir ferdi olarak düşünmeli ve onun geleceği için savaştığımızı bir an bile<br />

unutmamalıyız. Yakınlarımız o anda acı çekseler hatta bizi suçlasalar da, kavgamız onların da içinde<br />

yer alacağı daha iyi bir dünya içindir.<br />

TEDİRGİNLİĞİ PANİĞE DÖNÜŞTÜRMEKTİR AMAÇ<br />

Her sabah, o gün sorguya çekilecekler, hücrelerin bulunduğu kısımdan yukarıya çıkartılırlar. Sabah,<br />

işkenceci polislerden birkaçı ellerinde bir liste ile aşağıya iner ve sorgulanacakların isimlerini bir bir<br />

okumaya başlar. O an hücrelerin bulunduğu kısımda derin bir sessizlik olur. İsmi okunmayanlar o gün<br />

işkence görmeyeceklerini düşünerek sevinirler ama gizli ve buruk bir sevinçtir bu. Yanıbaşındaki<br />

arkadaşının alınıp işkenceye götürülmesine karşı bir şey yapamamanın acısı bu sevinci ezer geçer.<br />

Kimileri böyle bir duyarlılığın uzağındadırlar, isimler okunup götürülecekler çıkınca birden ortalığı bir<br />

gürültü kaplar.<br />

İsimleri okunanlar hücrelerinden birer birer alınır, gözleri bağlanır ve sorgucular tarafından iteklenerek<br />

yukarıya çıkartılırlar. Her gün bu şekilde 20-30 kişi getirilir yukarıya. Bir kısmı, bağlı bulunduğum<br />

odaya, bir kısmı da bitişikteki odaya konulurlar. Burada birer ikişer işkenceye alınacakları anı bekler-<br />

42

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!