01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yenmektir. Eğer her iki görev de, iç içe ve birbirlerini tamamlayacak tarzda yerine getirilirse, işkenceye<br />

karşı mücadele ancak o zaman sızlanma ve acındırma edebiyatının ötesine geçecek ve politik<br />

direnişe onurlu bir alan açabilecektir.<br />

Direnmeyi, bireylerin tavrından örgüt tavrına, örgüt tavrından da devrimci kitlelerin tavrına dönüştürme<br />

görevi, özel bir direnme teorisini şart koşar. Böyle bir teorinin varlığı, yalnızca herkesin her<br />

şeye sıfırdan başlamasına ve her defasında karşılaştığı güçlükleri el yordamıyla yenerek, yıllar önce<br />

keşfedilmiş olanı yeniden keşfetmesine son vermekle kalmaz. Aynı zamanda, direnmenin sürekliliğine,<br />

süreklilik içinde gelişip zenginleşmesine ve uyuklayan güçlerin harekete geçirilip kitlesel bir direniş<br />

cephesinin oluşturulmasına da hizmet eder. Bilmeden yapmaya, azdan çoğa sıçramanın bundan başka<br />

bir yolu da yoktur.<br />

Direnme teorisinin ilk görevlerinden biri, işkenceyi üreten ve besleyen nesnel temeli, ona kaynaklık<br />

eden toplumsal çelişkileri ve yanı sıra, işkence ile ilgili başka şeyler arasındaki bağlantıları ortaya<br />

koymaktır. Bu, onun, hem alternatifi olarak çıktığı yanılsama "teorilerinin temelsizliğini ve sapkınlığını<br />

göstermek, hem de böyle bir teorinin asli görevi olan direnmenin amaç ve araçlarını incelemek<br />

bakımından gereklidir. Elbette kadroları ve bireyleri direnmeye hazırlayan ideolojik, politik, sosyal,<br />

örgütsel ve ahlaki faktörleri olduğu kadar, direnmenin diğer özel ve dolayındı araçlarını –karşıtlarıyla<br />

bağlantıları içinde– incelemek de teorinin görevidir.<br />

Özgün bir alan olarak, işkencede direnmenin de kendine mahsus kuralları ve nirengi noktaları vardır.<br />

Direnme teorisi bunları bulup çıkarmakla yükümlüdür. Çünkü bir teori, izleyicilerinin akıl yürütme,<br />

nesnel gerçekleri algılama, muhakeme etme, sonuç çıkarma ve yeni koşullara çabuk uyum sağlama<br />

gibi yeteneklerini ancak bu sayede bileyebilir. Örneğin, bir devrimcinin, işkencenin bütün aşamaları<br />

boyunca nelerle karşılaşacağını, daha açık bir deyişle Cellat ve Papazın kendisine ne gibi yöntemler<br />

uygulayabileceğini, her evrede önüne çıkması muhtemel içsel ve dışsal tehlikeleri, tabii en başta da<br />

bütün bir süreç boyunca sadakatle uyması gereken ilke ve normları bilmesinde sayısız fayda vardır.<br />

Aynı şekilde, işkence odasındaki insanların düşüncelerini, duygularını, korkularını, acılarını, yanılgılarım,<br />

tereddütlerini, gözlemlerini ve hatalarını bilmesi de yararlı olacaktır.<br />

Öte yandan, bunları kavratmada kullanılacak araçların türünün ne olacağı sorunu pek o kadar önemli<br />

değildir. Bu, teorik kapsamlı incelemeler, tezler ve kurallar formülasyonu tarzında olabileceği gibi,<br />

romanlar, anılar ve röportajlar şeklinde de olabilir. Hatta bunların birbirlerini tamamlayıp güçlendirecek<br />

tarzda yapılmaları en uygunudur. Burada asıl önemli olan, kişiyi, önce gerek kavrayış olarak gerekse<br />

ruhsal bakımdan işkence sınavına hazırlamak, sonra bilmemekten gelen yanlış adımlardan ve<br />

gereksiz korkulardan kurtarmak ve en sonu direnişinde başarıya götürmeyi sağlamaktır. Şundan dolayı:<br />

Bir direnişçinin işkenceye karşı hazırlanırken genel olarak Marksist-Leninist teoriyi öğrenmesi<br />

yetmez, ayrıca onun özel bir direnme teorisiyle o alana adapte edilmesi de gerekir. Bu, bir sporcunun<br />

genel bir idmanla yetinmeyip, yarışacağı branşın özelliklerini hesaba katan ek bir idmana gereksinim<br />

duymasına benzetilebilir.<br />

Marksist-Leninist teorinin genel mantığından da çıkarsanabileceği gibi, direnme teorisi, hiçbir zaman<br />

donmuş bir kalıp değildir. Yani bir kez formüle edildi mi artık onu yenilemeye ve zamana uydurmaya<br />

gerek yoktur diye düşünülmemelidir. Aksine, onun her evrede ortaya çıkan yeni olgulara bağlı olarak<br />

takviye edilmesi, zamana uydurulması ve geliştirilip zenginleştirilmesi şarttır. Eğer sınıf mücadelesinin<br />

koşullarında görülen sertleşme ve yumuşamalarla değişen işkence taktikleri dikkate alınmaz, bunlar<br />

adım adım izlenmez, her büyük operasyondan gerekli dersler çıkarılmaz ve çıkarılan bu dersler<br />

tazesi tazesine kadrolara aktarılmazsa, ne direnmede başarı kazanılabilir, ne de geleneğin sürekliliği<br />

sağlanabilir. Bazıları işte bunu yapamadıktan, 12 Mart döneminde kazandıkları sınırlı deneyimlerden<br />

çıkarsadıkları basmakalıp formüllerle yetinerek, sırf bunlarla 12 Eylül yıllarını göğüsleyebileceklerini<br />

sandıkları için hüsrana uğradılar. Veya tüzüklerine çözülmenin ihanet olduğunu ve örgüt sırlarını<br />

verenlerin atılacağını yazmakla sorunu çözebileceklerini sandılar.<br />

Diğer yandan, direnme politikası denince birçokları bundan işkence sırasında uygulanabilecek ilke ve<br />

kuralları anlarlar. Aslında bu, yani direnme politikasının işkence sonrasındaki süreçten ve örgütlenme<br />

politikasından soyutlanması, çözülme teorilerinin mucitleri tarafından yaratılmış bir manipülasyondur.<br />

Oysa, direnme teorisinin bu yönü de, en az diğer yönler kadar dikkate alınmak zorundadır.<br />

21

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!