You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ilmedi.<br />
Sonraki günlerde kızcağız, işkenceden kurtulabilmek için, işkencecilerle senli benli bir hava yaratmaya<br />
çalıştı. Tabii işkenceciler de bu durumdan yararlanmaya çalışıyorlardı. İlişki, bazı polislere telefon<br />
numarası verecek kadar gelişti.<br />
Devrimci olan birisinin böylesi davranışlara girmesi çok zoruma gitmişti. Önceleri ona nefrete yakın<br />
bir kızgınlık duyuyordum. Kaldığım odaya getirildiği birgün, bana eziklik içinde şöyle dedi:<br />
– Paraya ihtiyacın var mı? Para vereyim.<br />
– Hayır. İhtiyacım yok.<br />
Kızgınlığım ses tonumda yansıyordu. Sonraki günlerde de birkaç defa daha kaldığım odaya getirildi.<br />
Her gelişinde para vermek istedi. Ama ben hep reddettim.<br />
Gözleri bağlı insanın diğer duyu organları daha güçlü işliyor. Kızcağızın bu kısacık cümlelerinden,<br />
sesinin tonundan onun ruh dünyasını okuyabiliyordum. Sanki bana şu mesajı vermek istiyordu; "Benden<br />
nefret etme, beni dışlama, ben yine sizlerden taraftayım."<br />
Yufka yüreğim daha fazla dayanamadı. Birgün yine geldi. Yine para vermek istediğini söyledi. Bu<br />
sefer, yeterince param olduğu halde, "Peki ver," dedim. O an içimden birkaç defa, "Devrim sen ne<br />
büyüksün!", "Devrim sen ne yücesin!" demiştim. Devrimimiz yenilmişti. Çok can ve kan kaybetmişti.<br />
Faşizm olanca zulmü, işkencesi, terörüyle yükleniyordu. Bir yanda yenilmiş devrimimiz, bir yanda<br />
"kazanmış" faşizm vardı. Ama buna karşın, faşizmin mezbahasında bile DEVRİM'in RUH'u dolaşıyor,<br />
herkesi kuşbakışı yukardan izliyor, büyük otoritesini hissettiriyordu. Hiç de hoş olmayan bir duruma<br />
düşmüş birisi bile onun yüksek, güçlü manyetik alanının dışına çıkamıyordu,<br />
EĞİLEN BAŞ<br />
Bir akşamüzeri, bir soygun olayına katıldığı ve örgüt üyesi olduğu iddiasıyla genç birisini getirdiler.<br />
Yine iddiaya göre bir de kod ismi vardı. Hangi soygun olayı olduğunu ve polisin sık sık tekrarladığı<br />
kod ismini söylemeye gerek görmüyorum. İsmi Muammer'di diyelim.<br />
Orada kaldığım süre içerisinde tüm "seans"ları dinleyerek izlemek zorunda olduğumdan; tezgâhtakilerin<br />
seslerinden, çığlıklarından, konuşmalarından ne kadar direnebileceklerini yaklaşık olarak kestirebiliyordum.<br />
Muammer'i hemen tezgâha aldılar, "çarmıh"a gerdiler, Polisler "örgüt evi"ni, silahları, parayı göstermesini<br />
vs. istiyorlardı. Muammer tâ baştan çözülme belirtileri gösteriyordu. Korkuya kapılmıştı. Acıdan<br />
bir an evvel kurtulmak için, "Tamam indirin, göstereceğim" diyordu. Polisler yere indirince de,<br />
"Böyle bir ev yok" vs. diyordu.<br />
İşkenceciler bu tür zaman kazanma manevralarını çok iyi tanırlar. Bu numaraları yapmaya kalkışanların<br />
çözülmek üzere olduğunu bilirler. Ve tabii biraz daha fazla yüklenerek sonuca ulaşmaya çalışırlar.<br />
Muammer, bir-iki manevradan sonra, "örgüt evi"ni göstermeyi kabul etti. işkenceciler, onu da yanlarına<br />
alarak topluca gittiler.<br />
Kısa süre sonra geri geldiler, Anlaşılan, Muammer yolda, "Böyle bir ev yok. Acıdan kurtulmak için<br />
var dedim" demiş olacak ki; Muammer'e daha kızgınlıkla, daha şiddetle yüklenmeye başladılar. Az<br />
sonra Muammer'in işi bitmişti.<br />
– İndirin evi göstereceğim, dedi.<br />
122