Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
durumlar dışında işkence, genellikle gündüzleri yapılırmış. Bizim bulunduğumuz dönemde ise "tezgâh"<br />
gece çalıştırılıyordu. Gündüzleri ise ya yukarıdaki odalardan birinde ya da aşağıdaki hücrelere<br />
indirilerek "dinlendiriliyordunuz." Gündüz bürolarda çalışanlar evlerine dönerken işkence timleri işe<br />
geliyor, önce bir yerlere kafa çekmeye gidiyorlar, karanlık iyice bastırdıktan sonra da "icra-i sanata"<br />
başlıyorlardı. Yarasalar bağışlasınlar beni ama karanlıkla birlikte ortaya çıkan yarasalara benzetiyordum<br />
bu yüzden onları.<br />
Gündüz verilen aranın sonuna doğruydu. Koridorlardan gelen daktilo sesleri kesilmiş, sanki herhangi<br />
bir onurlu işte namusuyla çalışan insanların doğallığı içinde güle oynaya o çirkef yuvasını<br />
terkedenlerin seslerini duymuştum. Bundan bir süre sonra odaya biri girdi. Kapıyı kapatmadan önce<br />
dışarıdakilere "içeriye kimseyi bırakmamalarını" tembihledikten sonra gelip gözbağımı çıkarttı. Sanki<br />
kırk yıllık dostummuş gibi gerçek adımla seslenerek:<br />
– Merhaba Selim!<br />
– Benim adım Selim değil, adım Gıyasettin...<br />
Daha işin başında maraza çıkartmak istemediğini belirten bir edayla:<br />
– Peki, dediğin gibi olsun. O zaman merhaba Gıyasettin!<br />
"Papaz"ın geldiğini anlamıştım. 30-35 yaşlarında, esmer, koyu siyah saçlı, gür siyah bıyıklı, orta boylu<br />
biriydi. Tipine bakarak Kürt veya Çukurova taraflarından olabileceğini düşündüm. Çok sonra bu<br />
yaratığın adını da öğrendim. Başkomiser Orhan Yaman'dı. TKP operasyonlarından birinde gözaltına<br />
alınan M. Hayrullahoğlu'nu işkencede katledenlerden biri olarak mahkeme önüne çıkarıldı.<br />
– Seninle şöyle delikanlıca konuşmaya geldim, diyerek başladı vaazına. Doğru veya yanlış bugüne<br />
kadar inançların doğrultusunda mücadele ettin. Bana göre bunlar yanlış ve boş hayallerdi ama yine de<br />
sana saygı duyarım. Fakat artık bitti!.. 12 Eylülle birlikte siz kaybettiniz, biz kazandık. Bu sefer işler<br />
eskisi gibi de olmayacak. MGK, yönetimi kolay kolay bırakmayacak. Zaten bilirsin, bu asker milleti<br />
açgözlüdür. Bir şeyin tadını bir kere aldılar mı kolay kolay bırakmazlar... TİKB de kalmadı artık (O<br />
güne dek ele geçiremediklerini bildiğim yoldaşların adlarını vererek) onlar da elimizdeler. Baskı evini<br />
de açığa çıkarttık, yani Orak-Çekiç, Morak-Çekiç falan da çıkamayacak bundan sonra. Zaten sizler de<br />
yakalandıktan sonra yazıları yazacak adam mı kaldı? (2-3 isim vererek) Daha bunlar var diye düşünebilirsin.<br />
Ama bunlar örgütü toparlayamazlar. Çok sürmez zaten bunları da düşürürüz. (İlk açığı burada<br />
veriyor enayi. Saydığı isimlerden biri, neredeyse bir yıl önce saflarımızdan attığımız bir rezil. Bunu<br />
bilmedikleri anlaşılıyor. Asıl önemlisi, ismini saydıklarından bir yoldaş var ki, o yakalanmadığına<br />
göre, boyutlarını hâlâ bilemediğim operasyonun çapı hakkında kısmen bir fikir sahibi oluyorum. Zihnimi<br />
en çok yoran bu konuda yüreğime biraz olsun su serpiliyor.) Sana gelince, konuşmamakta inat<br />
etsen ve bunu başarsan bile yakayı kurtaramazsın. Elimizde seninle ilgili o kadar çok ifade ve delil var<br />
ki, en azından 30-40 sene yersin. Onun için inat edip boşyere kendini ezdirme. Gel ver ifadeni sen de<br />
kurtul, biz de istemediğimiz(!) şeyleri yapmak zorunda kalmayalım. Hem senden adam da istemiyoruz.<br />
Sadece Sefaköy'de kullandığınız Mat'ı, bir de kaldığın evi göster yeter. (Ne kadar az(!) şey istiyor?!.)<br />
Evi gösterdiğimde kötü şeyler yaparlar diye çekiniyorsan, sana namus sözü veriyorum karına<br />
parmağımızı bile sürmeyiz. Hatta seninle anlaşırsak kızcağızı buraya bile getirmeyiz...<br />
"Papaz"ın "açış konuşması", genel hatları ile bu oluyor. "Kendi çapında akıllıca hazırlanmış bir açılış"<br />
olarak değerlendiriyorum içimden. Daha sonraki günlerde çok karşılaştığım ahmakça hazırlanmış kurt<br />
masalları gibi değil hiç olmazsa. Desteksiz atışlar, 5 yaşındaki bir çocuğun bile yutmayacağı numaralar,<br />
enayice gaflar fazla yok içinde. Ama amaç aynı: Benliğinizde ve bilincinizde zayıf bir nokta bulup<br />
veya zamanla yaratıp, buradan sızarak direnme ruhunuzu törpülemek ve çökertmek... Bunun için kullanılan<br />
temalar da değişmiyor Önce devrime ve bu karanlık yenilgi yıllarının er-geç geçeceğine dair<br />
güveni sarsmak, ardından kişinin örgütüne ve yoldaşlarına olan sevgi ve güven bağlarını yıkmak, sonunda<br />
da onu sefil bir bencilliğin çukuruna yuvarlamak...<br />
62