01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Yol boyunca Selimiye'ye kadar işkencecilere sözlü tehditlerde bulunduk. Sıkıyönetim bizi almadı.<br />

Tekrar geri götürüldük. Buna önce üzüldük. Ama belki de 1. Şube'nin kapısından ilk defa sevinçli<br />

olarak girdik. Operasyonda yaralı yakalanan kız yoldaş hastaneden yeni gelmiş. Onun sağlığıyla ilgili<br />

haber almak bizi sevindirdi.<br />

Yol boyunca düşmana "Yakında dışarıdayız, yine görüşeceğiz sizlerle" diyerek Selimiye'ye yeniden<br />

geldik.<br />

19 Nisan 1985 günü tutuklandım. Selimiye cezaevinde yaptırımlara uymadığımdan tüm elbiselerim<br />

alındı. Don-atlet hücreye atıldım. Tutuklanmamdan dört gün sonra Adana 1. Şube'ye tekrar işkenceye<br />

götürdüler.<br />

Şube'ye gittiğimiz günden itibaren açlık grevine başladık. İstanbul'da sorguma katıldıklarından durumumu,<br />

tavrımı biliyorlar. Hemen işkenceye başlamadılar. Önce açlık grevini bıraktırmaya çalıştılar.<br />

Şube'ye tekrar alındığımdan bu yana hep soru sordular. Bu konuşmalardan bıktım. Sorularına cevap<br />

yerine hiç ilgisi olmayan şeyler söylüyorum. "Sorduklarınızı İstanbul'da cevapladım, ikinci baskıya<br />

gerek yok".<br />

Sorular, sorular, sorular... Ardı arkası kesilmek nedir bilmiyor. Birden ayağa fırladım. "Yeter, yeter<br />

cevap vermiyorum! Konuşmuyorum! Ne yaparsanız yapın, konuşmayacağım!". Bir yandan da sorgu<br />

odasının içinde gezinmeye başladım. Tekrar sandalyeye oturttular. Şef soruyor: "Sorduklarıma cevap<br />

ver". Hırkamın üzerindeki küçük yün topaklarını koparmakla uğraşıyorum. Elimi tutuyorlar. "Bırak<br />

hırkayı. Ellerini masanın üzerine koy". Alaycı bir sesle "Ne o, tırnak kontrolüne mi başladınız" diyorum.<br />

25 Nisan 1985 sorguya yeniden başladılar. İlk günlerden daha farklı davranıyorlar. Sürekli etrafta<br />

koşturup, kendi aralarında konuşuyorlar. Bir yandan da "sorularıma yüksek sesle cevap ver. Biraz<br />

bağır, bırak kibarlığı" diyorlar. "Benim konuşmam böyle. Niye bağırayım, dövecekseniz dövün. Ben<br />

sizden korkmuyorum."<br />

Komiser muavini Fevzi Yılmaz "Bunu yapmayacaktın. Amirimin yanında güldün. Bizimle alay ettin.<br />

Ben güzel falaka atarım. Sana da atacağım" tehditlerini savuruyor.<br />

"Ben çok falakacı gördüm. Ama hepsi hüsrana uğradı. Sen de onlar gibi olursun." Kendimden çok<br />

eminim. "Senin suyun ısındı. Alın yan odaya". Sorgu odasında sehpanın üzerine oturdum. Yandan ve<br />

karşımdan dört tane projektör yaktılar. Işıklar gözlerimi alıyor, içeriyi tam göremiyorum. Şef karşıma<br />

oturdu. "Sana insanca davrandık, yaramadı. Ev tutmadan önce nerede, hangi evde kaldın? Kaldığın evi<br />

kabul et. Ve Adana'dan ilişki vereceksin bize." Sözünü kestim: "Ne evi, ne ilişkisi, elinde belge varsa<br />

zaptını tut, mahkemeye yolla."<br />

Şef birden yerinden ok gibi fırladı. "Yeter lan sen daha konuşuyor musun karşımda. Ben Kenan Evren'den<br />

başarı madalyası, saat aldım. Getirin falakayı" diye bağırdı. Sinirden titriyor. Adeta gözleri<br />

dışarı fırlıyor. Oturduğum yerden kalktım. Ağır ağır elbiselerimi çıkardım. İtina ile katlayıp, kenara<br />

koydum. "Bu yaptıklarınız işkencedir. Sizler de işkencecisiniz. İnsanlık suçu işliyorsunuz". Yere oturdum.<br />

"Verin falaka sopasının ipini. Ayağıma kendim bağlayayım."<br />

Her sopayı vuruşunda "Nasıl beğendin mi?" diye soruyor. Hayli vurduktan sonra yoruldu, iki eliyle<br />

sopayı tutup var gücüyle vurmaya devam ediyor. Bağırmamam morallerini bozuyor. "Bağır lan bağır<br />

da rahatla.. Bağır, bağır" çığlıkları atıyorlar. Daha hızlı vuruyor. İşkenceci Ramazan Sinan ise eliyle<br />

ağzımı açmaya çalışıyor. Ağzım açıldığında bağıracağımı sanıyorlar. Ayaklarım şişti. Ara verip gezdirdiler,<br />

işkenceci Hasan Sarıçöl sırtıma biniyor. Ben yürümüyorum. Üzerimden inip eliyle sırtımdan<br />

itiyor.<br />

Tekrar işkenceye aldılar. Aynı şekilde peşpeşe beş defa daha falakaya yatırdılar. Ayaklarımın üzerine<br />

164

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!