01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

daş vardı. Dev-Sol üyesi olduğu iddia edilen öğretmen bir arkadaştı. Alibeyköy taraflarındandı.<br />

"Foto" yanımızdan gittikten az sonra bir bardak çay ile geldi. Öğretmen arkadaşa uzattı;<br />

– Al, çay iç.<br />

– Sizin çayınızı içmem!<br />

Çok sevinmiştim. Bu küçücük cümlenin çok zengin bir anlamı vardı benim için. O koşullarda bile<br />

dayanışmamızı kıramıyorlardı. İçimden, "afferin. Böyle olacak işte" dedim. Eğer aksi bir davranış<br />

gösterseydi ona çok kızacaktım.<br />

Bence "Foto", kompleksleri nedeniyle çay "ikram" etmeye kalkışmıştı. Onun bir kız arkadaşı olabileceğine<br />

ihtimal veremiyorum.<br />

HİYERARŞİ NASIL OLUŞMUŞ<br />

İşkencecilerin ilk göze çarpan, en belirgin özellikleri lümpen, kompleksli, kafaları fazla işlemeyen<br />

kişiler olmalarıydı. Örneğin zavallıların o sırada sık sık tekrarladıkları tek bir espri vardı; "karga kardeş,<br />

geçiyordum uğradım!" Kardeş gibi güzel bir kelimeyi onların pis ağzına hiç yakıştıramıyordum.<br />

Yeni espriler üretebilecek zekâdan yoksundular. Zaten yaptıkları "iş" zekâyı, işlek beyinli olmayı gerektirmiyordu.<br />

Aksine, eksik zekâlı olmak daha uygundu.<br />

Aşırı lümpen, küfürbaz idiler. Ağızları çok bozuktu, sanki ikinci bir dışkı boşaltma organına dönüşmüştü.<br />

Kendi içlerindeki hiyerarşi, adeta küfretme yeteneklerine göre oluşmuştu. En yetkilileri en ağza<br />

alınmaz, en "yeni" küfrü ediyor diğerleri de onun ağzından kapıyorlardı.<br />

Bir gün, büyük şeflerden birisi, (ilk "sohbet"e katılan), alt "görevli"lerden birine kızmıştı. Ona, "dört<br />

bir tarafından s... ulan" demişti. Sanki pek matah bir şey söylenmiş gibi, duyanlar duymayanlara bu<br />

küfrü anlatıyorlardı.<br />

Daha da önemlisi küfür bilinçli olarak uygulanıyordu. Bir psikolojik baskı, aşağılama ve yıkma aracı<br />

olarak kullanılıyordu. Ne yazık ki, küfürler insanlar üzerinde oldukça da etkili oluyordu.<br />

Yukarıdaki küfrün sahibi olan şef, bir defasında, tezgâha aldıkları genç bir bayan arkadaşa, şu an yazmaktan<br />

bile utandığım ve o güne kadar hiç duymadığım çok çok adice bir hakarette bulunmuştu. O an<br />

aklımdan geçen ilk cümle "Vay alçak! Sanki etkili küfürler bulmak için insan biyolojisini incelemiş"<br />

olmuştu.<br />

Bir gece komiser Mehmet geldi. Telefonu açarak ilişkide olduğu ama şu sıra yüz bulamadığı bir "hayat<br />

kadını" ile (ki bu konuşmasından çok açık bir şekilde anlaşılıyordu) uzun uzun ve bol küfürlü bir şekilde<br />

ağız kavgası yaptı. Sarhoş olduğu belliydi.<br />

– Ulan o...! Beni Edirne'den Diyarbakır'a kadar herkes tanır. Kafamı bozma. Oraya varır karnını kurşunla<br />

doldururum. Oraya da 3-5 silah bırakır, gazetelere "anarşistlerle çatışma çıktı" derim. Dediğimi<br />

yapacağımı da bilirsin...<br />

Kadını kendisine itaate zorlamaya çalıştı... Bence telefon konuşmasının bu birkaç cümlelik özeti bile<br />

bir işkencecinin karakterini anlamak için çok şey söylüyor. Ama işkenceciden sadece bir tür iğrenç<br />

koku yayıldığı sanılmamalıdır. O bir pislik torbası gibidir. Ondan iğrenç kokuların enva-i türü yayılır.<br />

Emniyette kaldığım süre boyunca, benim için en ağır işkencelerden birisi de daha çocuk yaştaki kız<br />

arkadaşlara ve genç bayanlara yapılan hakaretleri ve işkencecilerin onlara dokunuşunu (daha ötesini<br />

hiç söylemiyorum) düşünmek oluyordu.<br />

116

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!