01.12.2012 Views

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

Adressiz Sorgular

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kesmeye çalışmıştım. Konuşmaya isteksiz ve soğuk tavrıma sevgili arkadaş belki şaşırmış, anlam verememiştir.<br />

Polisler, bazen, gözaltındakileri yalnız bırakıp pusuya yatıyorlardı. Kimin kiminle konuştuğunu izliyorlar,<br />

sonra da "ne konuşuyordunuz?" vs. diyerek yeniden işkenceye çekiyorlardı. M. TİKB davasında<br />

yargılanıyordu. Benimle konuşurken görülmesi, beni tanıdığını "itiraf" ettirmek için işkenceye<br />

çekilmesine neden olabilirdi. Adana'lı arkadaştan sonra, bir de M.'in benden dolayı işkenceye çekilmesi<br />

acısına katlanmak tehlikesini göze alamamıştım.<br />

HAYATIMDA İÇTİĞİM EN TATLI SÜT<br />

Sorgu ekibinde kendisine "Foto" diye hitap edilen bir polis vardı. Acıyı sürekli kılmak için, geceleri de<br />

onu başımda nöbetçi bırakıyorlardı. "Foto" kafama, Kollarıma, sırtıma, sopayla rastgele vurmalarının<br />

dışında (bunu diğer sorgu ekiplerinden işkenceciler de ara sıra yapıyorlardı) örneğin sağ veya sol tarafıma<br />

çömeliyor, diz kapağımla ayak bileklerimin arasına, ön taraftan, kemikleri kırmayacak veya aşırı<br />

ölçüde zedelemeyecek bir tonda sürekli vuruyordu. Bu vuruşların ilk birkaç tanesi acı vermiyor. Ama<br />

aynı yere defalarca vurulunca kemik ile sopa darbeleri arasında kalan deri eziliyor, azımsanamayacak<br />

bir acı veriyordu. Sonradan kontrol ettiğimde diz kapağımdan alt tarafının kıpkırmızı olduğunu görüyordum,<br />

önceleri bacağımı geriye, sağa-sola çekmeye çalışıyordum. Ama sonuç değişmiyordu. Bunun<br />

üzerine kendimi bırakıyordum, hiç tepki göstermemeye başlıyordum. O da usanana kadar vuruyor,<br />

sonra bırakıyordu.<br />

Bu "Foto" denen ite öfkem ölçülemez derecedeydi. İçimden, "ulan it! seninle eşit koşullarda bir karşılaşmalıyız<br />

ki!" diye hayıflanıyordum. Senaryolar kuruyordum kafamda; Bu alçağı tanıyormuşum.<br />

Birgün sokakta, kalabalığın içinde onu görüyorum. Belimde silah var. Önümde normal adımlarla yürüyor.<br />

Hızla kendisine yaklaşıyorum. Arkasından omzuna dokunuyorum. Geriye dönünce, beni görüp,<br />

korkudan bayılıp düşüyor...<br />

İğrenç, korkak bir mahluktu. Tahsin ve ben geceleri çoğu kez odalarda yalnız kalıyorduk. "Foto", nöbetçi<br />

olduğu günlerde, ikimizi gece tuvalete götürürken silahını çekiyor ve ağzına mermi veriyordu.<br />

Özellikle Tahsin'den çok korkuyordu. Düşünün bir kez; ikimiz de halsiz ve gözleri bağlı olarak (bazen<br />

tuvalete de kelepçeli götürülüyorduk) duvarlara tutunarak yürüyoruz, buna rağmen o silah çekiyor.<br />

Bir gece yanındaki polislerden birisi sordu:<br />

– Buna ne gerek var.<br />

– Bunlardan her şey beklenir. Tedbir tedbirdir. Şu o.... çocuğunu (Tahsin'i kastediyor) yakalarken 7-8<br />

kişi zor zapdettik. Hepimizi aldı aldı savurdu.<br />

İlk bir ay, ara sıra kendilerinin "seans" sonrasında verdiği çeyrek ekmek, peynir ve süt dışında –ki<br />

bunları kendimi toparlamam için veriyorlardı– yiyeceği yasaklamışlardı. Zaten boğazım berbat bir hal<br />

almıştı. Süt dışında bir şey alırken acı çekiyordum. Sanki lokmalar boğazımı yırtarak geçiyordu. Su<br />

içmemi de yasaklamışlardı, acıyı daha da dayanılmaz kılmak, içimin yanıp kavrulmasını sağlamak için<br />

1,5-2 litrelik şişeler içerisinde hazırladıkları tuzlu suyu zorla içiriyorlardı.<br />

Bir gün akşam vakti (her halde ilk hafta içerisindeydi, ama tam emin değilim) tuvalete çıkmadan önceydi.<br />

Zincirin öbür odadaki ucunda, Dev-Sol üyesi olduğu iddiasıyla gözaltına alınmış olan, Metin<br />

isimli bir arkadaş vardı. (Kağıthane tarafındandı). Metin ve Partizan taraftarı arkadaşa yiyecek ve su<br />

serbest bırakılmıştı. Çok susuzdum, adeta kavruluyordum. Diğer odadaki arkadaşlarla şifre belirlemiştik.<br />

Zinciri bir defa çekip bırakmak, "dinle!" anlamına geliyordu, iki kere çekip bırakmak, "tehlike var,<br />

susalım" anlamına geliyordu.<br />

Zinciri bir defa çekip bıraktım.<br />

114

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!