06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

Bölüm 18.<br />

Vaftizci Yahya’nın halkın üzerindeki etkisi, bir süre için halkın önderlerinin, hahamların ve<br />

prenslerinin etkisinden bile daha büyüktü. Yahya, kendisini Mesih olarak ilan etseydi ve<br />

Roma’ya karşı bir isyan başlatsaydı, hahamlar ve halk onun peşinden gelirlerdi. Şeytan, dünyevi<br />

hükümdarların hırslarına uygun olan her türlü öneriyle Vaftizci Yahya’yı kandırmaya çalıştı;<br />

fakat Yahya önündeki ilahi gücün kanıtı ile Şeytan’ın önerilerini kesinlikle reddetti. Kendisinin<br />

üzerinde yoğunlaşan dikkati öteki Kişi’ye yöneltti.<br />

Kendisine duyulan ilginin artık Kurtarıcı’ya yöneldiğini gördü. Çevresindeki kalabalık<br />

gruplar gün geçtikçe azalıyordu. İsa, Kudüs’ten Ürdün yakınındaki bölgeye geldiğinde, halk<br />

O’nu dinlemek için oraya akın etti. Öğrencilerinin sayısı gün geçtikçe artıyordu. Birçok kişi<br />

vaftiz için geldi ve İsa kendisi vaftiz etmezken, bu görevin öğrenciler tarafından yerine<br />

getirilmesini uygun buldu. Böylece müjdecisinin görevini onayladı. Fakat Yahya’nın<br />

öğrencileri, gün geçtikçe artan ününden dolayı İsa’ya karşı kıskançlık duymaya ve her fırsatta<br />

O’nun yaptıklarını eleştirmeye başladılar. Vaftizin, kişiyi günahtan arındırmaya yarayıp<br />

yaramadığı hakkında Yahudiler ile tartışmaya başladılar. Onlar, İsa’nın vaftizinin aslında<br />

Yahya’nın vaftizinden farklı olduğunu savundular. Kısa bir süre sonra, ilk olarak vaftiz<br />

sırasında söylenmesi gereken sözlerin şekli ile; ve daha sonra da İsa’nın vaftiz etme hakkına<br />

sahip olup olmadığı ile ilgili olarak O’nun öğrencileriyle tartışmaya girdiler.<br />

Yahya’nın öğrencileri, O’na şu sözleri söyleyerek şikayette bulundular: “Rabbi... Ürdün<br />

ötesinde senin tanıklık ettiğin o Kişi halkı vaftiz ediyor ve herkes O’na geliyor.” Şeytan, bu<br />

sözler vasıtasıyla Yahya’yı kandırmaya çalıştı. Kendi görevi sona ermek üzereymiş gibi<br />

görünmesine rağmen, İsa’nın işini engellemesi O’nun için hala mümkündü. Eğer O, sadece<br />

kendi çıkarını düşünseydi ve geri planda kaldığı için üzüldüğünü ve hayal kırıklığına uğradığını<br />

ifade etseydi, bu tartışmanın tohumlarını ekmiş ve O’na karşı kıskançlık içerisine düşmüş<br />

olurdu; ve böylece, Müjde’nin gelişmesine ciddi şekilde engel olurdu.<br />

Doğal olarak, Yahya’nın da, her insan gibi hataları ve zaafları vardı; fakat ilahi sevginin<br />

etkisi onu değiştirdi. O, bencillik ve ihtirasın bulunmadığı, kıskançlıktan uzak bir ortamda<br />

yaşadı. Öğrencilerin duyduğu sevgisizliğe katılmadı; fakat kendisinin Mesih ile olan bağını ne<br />

kadar açık bir şekilde anladığını ve kendisi için önceden yolunu hazırladığı Kişi’yi nasıl<br />

memnuniyetle kabul ettiğini gösterdi.<br />

Yahya şöyle dedi: “Gökyüzünden kendisine verilmedikçe insan hiçbir şeyi kendiliğinden<br />

alamaz. ’Ben Mesih değilim, ama O’nun öncüsüyüm’ dediğime siz kendiniz tanık oldunuz.<br />

Gelin kimle evleniyorsa, güvey O’dur. Fakat güveyin ayakta durup dinleyen arkadaşı onun<br />

sesini duyunca çok sevinir.” Yahya, kendisini nişan sırasında aracılık eden arkadaş olarak<br />

temsil etti. Damat gelini aldığında, arkadaşın görevi tamamlandı. Birlikte olmalarına yardımcı<br />

olduğu kişi-lerin mutluluğu onu da sevindirdi. Bu yüzden, Yahya insanları İsa’ya yöneltmek<br />

için çağrılmıştı ve Kurtarıcı’nın görevinin başarısı, O’nun ortak sevinciydi. Yahya şöyle dedi:<br />

“Böylece sevincim doruğuna erdi. O’na yükselmek, bana ise geride kalmak düşer.”<br />

107

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!