06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

Bölüm 49. Çardak Bayram nda<br />

Yahudiler yılda üç kez dini bayramları kutlamak üzere Kudüs’te bir araya geliyordu. Bulut<br />

direğinde gizlenen İsrail’in görünmez önderi bu büyük buluşmalarla ilgili buyrukları vermişti.<br />

Yahudiler tutsak oldukları yıllar boyunca bu bayramları kutlayamadılar; fakat halk kendi<br />

ülkesine kavuştuğunda bu kutlamalara tekrar başlandı. Allah bu kutlamalar sayesinde halkının<br />

kendisini hatırlamasını sağlamayı amaçlıyordu. Fakat birkaç istisna, hahamlar ve halkın dini<br />

liderleri bunu göz ardı ettiler. Bu milli birliktelikleri buyuran ve onların önemini anlayan Kişi<br />

onların amaçlarından saptırıldıklarına tanık oldu.<br />

Yahudilerin Çardak Bayramı1yılın son bayramıydı. Allah bu süre boyunca halkının,<br />

kendisinin lütfunu ve iyiliğini yansıtmasını amaçlamıştı. Tüm ülke Allah’ın rehberliğindeydi ve<br />

O’nun lütfunu alıyordu. Allah gece ve gündüz halkını gözetmeye devam etti. Güneş ve yağmur<br />

yeryüzünde ürünlerin yetişmesini sağladı. Filistin’in vadilerinden ve ovalarından ürünler<br />

toplanmıştı. Zeytinler toplanmış ve şişelere kıymetli zeytin yağı olarak doldurulmuştu. Hurma<br />

ürününü vermişti. Mor üzüm salkımları ezilerek üzüm şırası haline getirilmişti.<br />

Bayram yedi gün sürüyordu ve Filistin halkı ile birlikte ülkenin dört bir yanından uzaktan ve<br />

yakından insanlar bu bayramı kutlamak için sevinç içinde Kudüs’e geliyorlardı. Genç ve yaşlı,<br />

zengin ve yoksul herkes iyiliği ile bu yılı onurlandıran ve yıl boyunca bereketini onlardan<br />

esirgemeyen Allah a şükranlarını sunmak için yanlarında armağanlar getiriyorlardı. Göze hoş<br />

gelen ve evrensel sevinç ifade eden bir manzara vardı; şehir güzel bir orman görünümündeydi.<br />

Bu bayram vesilesiyle halk, topladıkları ürünleri ve İsrail’in çölde kaldıkları süre boyunca<br />

halkını koruduğu için Allah’a şükranlarını sunuyordu. İsrailliler çölde çadırda yaşadıkları<br />

zamanı anmak için kulübelerde ve ağaçların yeşil dallarından oluşan çardaklarda yaşıyorlardı.<br />

Bunlar caddelerde, tapınağın avlusunda ya da evlerin çatısında kuruluydu. Hatta Kudüs<br />

civarındaki tepelerde ve ovalarda çardaklar kurulur ve insanlarla dolup taşardı.<br />

Halk ilahiler söyleyerek ve Allah’a şükranlarını sunarak bu bayramı kutluyordu. Bayramdan<br />

birkaç gün önce, günahların açıkça itiraf edilmesinden sonra halkın gökyüzü ile uyum içinde<br />

olduğunun bildirildiği Kefaret Günü vardı. Böylece bayramı kutlamak için hazırlık yapılmış<br />

olunuyordu. “Övgüler sunun, Rab’be! Şükredin Rab’be; çünkü O iyidir. Sevgisi sonsuzdur.”<br />

Halk hep bir ağızdan “Hozana” diye haykırarak ilahiler söylüyordu. Tapmak evrensel sevincin<br />

merkeziydi. Görkemli törenler burada yapılıyordu. Kutsal binanın beyaz mermer<br />

basamaklarının her bir yanında Levililerin korosu söylenen ilahileri yönetiyordu. Halk ellerinde<br />

hurma ve mersin ağacı dallarıyla ilahiler söylüyor ve koroya eşlik ediyordu. Halk çevredeki<br />

tepeler ve vadiler onların Allah a sundukları övgü ve şükran dolu sesleriyle yankılanınca- ya<br />

dek hep birlikte ilahiler söylüyor, uzaktaki ve yakındaki herkes onlara eşlik ediyordu.<br />

Tapmak ve avlusu geceleri parlak ışıklarla aydınlatılıyordu. Asılı duran fenerlerden parlak<br />

ışıklar süzülüyor, halk büyük bir coşku içinde ellerindeki hurma dallarını sallıyor, Hozana diye<br />

haykırarak ilahiler söylüyordu. Bu görkemli törenler izleyenleri derinden etkiliyordu. Fakat<br />

284

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!