06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

Bölüm 25. Göl Kenar ndaki Ça r<br />

Celile gölü üzerinde güneş doğmak üzereydi. Çalışmaktan yorgun düşen öğrenciler hala<br />

teknelerinin üzerlerindeydiler. İsa dinlenmek için gölün kıyısına gelmişti. Sabah erkenden,<br />

kendisini gün boyu izleyen insanlardan kısa bir süre uzaklaşıp biraz dinlenmek istiyordu. Fakat<br />

çok geçmeden yine O’nun etrafında toplanmaya başladılar. Sayıları öylesine artıyordu ki, dört<br />

bir yanı insanlarla çevrildi. Bu arada öğrenciler karaya çıktı. İsa kalabalıktan biraz uzaklaşmak<br />

için Petrus’un teknesinin üzerine çıktı ve ona kıyı-dan biraz uzaklaşmasını buyurdu. İsa onlara<br />

buradan seslendiğinde O’nu daha iyi görebiliyor ve duyabiliyorlardı. Karşısındaki kalabalığa<br />

tekne üzerinden ders verdi.<br />

Bu, melekler için ne kadar muazzam bir manzaraydı; Yüce Komutanları, dalgaların etkisiyle<br />

sallanan balıkçı teknesinin üzerinde oturuyor ve kendisini su kenarına kadar izleyen insanlara,<br />

onların kurtuluşları ile ilgili dersler veriyordu. Gökyüzünün onurlandırdığı Kişi, hükümranlığı<br />

ile ilgili harikulade gerçekleri açık havada halka anlatıyordu ve bu iş için en uygun yer<br />

burasıydı. Göl, dağlar, çevredeki tarlalar, yeryüzünün üzerinde yükselen güneşin ışınları;<br />

bunların tümü, O’nun verdiği dersleri aydınlatıyor ve onların düşüncelerini etkiliyordu. İsa’nın<br />

anlattıklarının hiçbiri sonuçsuz kalmadı. O’nun bildirdiği her mesaj insanlara sonsuz yaşam<br />

sözü olarak geldi.<br />

Kıyıdaki kalabalık gittikçe artıyordu. Bastonlarına dayanarak duran yaşlılar, tepeleri aşıp<br />

gelen köylüler, gölde avlanan balıkçılar, tüccarlar ve rabbiler, zenginler ve bilge kişiler, gençler<br />

ve yaşlılar, hasta ve acı çeken yakınlarını getirerek, ilahi Öğretmen’in sözlerini dinlemeye<br />

geldiler. Peygamberler bu tür manzaraları görmeyi ne kadar çok arzu etmişlerdi! Bunu şöyle<br />

dile getirdiler: “Zebulun diyarı Naftali diyarı, Şeria nehrinin ötesinde, — deniz tarafı,<br />

Uluslar’ın Celile’si. Karanlıkta yaşayan halk, büyük bir ışık gördü. Ölümün gölgelediği diyarda<br />

yaşayanların üzerine ışık doğdu.”<br />

İsa göl kıyısında yaptığı konuşmasında düşündüğünden daha çok sayıda kişiye hitap etti.<br />

Çağlar öncesine bakarak hapiste ve tutsaklık altında olan, Şeytan tarafından kandırılan, yalnızlık<br />

içinde yaşayan ve acı çeken; fakat kendisine imanla bağlı olan insanları gördü. Önündeki<br />

kalabalıkta sevinç, hüzün ve şaşkınlık bir arada görülüyordu. Çevresinde toplananlara söylediği<br />

sözlerde, onlara, yaşamlarının zor anlarında umut, üzüntülü anlarında teselli ve karanlıkta<br />

kaldıklarında ilahi ışık mesajı olan sözler söyledi. Kutsal Ruh aracılığıyla, Celile gölünün<br />

kıyısında balıkçı teknesinden konuşan bu Kişi’nin sesinin, zamanın sonuna dek insanların<br />

kalplerine barış getirdiği duyulacaktı.<br />

Konuşması sona erdiğinde, İsa Petrus’a döndü ve göle açılıp balık ağlarını suya bırakmasını<br />

buyurdu. Fakat Petrus umutsuzdu. Gece boyunca hiç balık tutamamıştı. Yalnız geçirdiği saatler<br />

boyunca zindanda tek başına acı çeken Vaftizci Yahya’nın kaderini düşündü. İsa’nın ve<br />

öğrencilerinin bundan sonra yaşayacakları olayları, hahamların ve rabbilerin kötü davranışlarını<br />

ve İsa’nın, Yahudiye’de görevini gerçekleştirmek için yaşadığı zorlukları düşündü. Kendi<br />

düşünceleri bile O’nun yaşadığı zorlukları anlamasına yetti; ve boş ağlara bakarken, gelecek,<br />

148

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!