06.04.2023 Views

Isa'nın Çilesi_(turk)

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

İsa bir süre önce güçlü bir sedir ağacı gibi karanlığın güçlerine karşı direnmişti; karanlığın güçlerine karşı tek başına savaşan. Yürekleri kıskançlık, nefret ve kötülükle dolu olan insanlar O'na hükmedebilmek için boşuna çaba harcamışlardı. Tanrı'nın Oğlu, onlara karşı ilahi görkemi ile direndi. Fakat şimdi korkunç bir fırtınanın etkisiyle savrulan sazlıktaki bir kamış gibiydi; günahın yükü altında ve doğaüstü işkenceye tabi. Kurtarıcı çarmıha gerilmeden asırlarca önce kendisine nasıl davranılacağını önceden bildirmişti. Diye yazılmıştır: “Köpekler kuşatıyor beni. Kötüler sürüsü çevremi sarıyor. Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar. Bütün kemiklerimi sayar oldum, gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar. Giysilerimi aralarında paylaşıyor, elbisem için kura çekiyorlar.” İsa çarmıha gerildiğinde düşmanları O'na öfke dolu hakaretler ettiler. Hahamlar ve din bilginleri Kurtarıcı'ya hakaretler eden kalabalığın arasına katıldılar. Bu kitap, Mesih'in değerli sevgisine, sonsuz yaşamına ve ateşli tutkusuna tanıklık eder...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Isa'Nin <strong>Çilesi</strong><br />

Kefen bezlerini özenle katlayan Mesih’in bizzat kendisiydi. O güçlü melek mezarın yanına<br />

indiğinde Rab’bin bedenini korumak üzere başka bir melek daha onun yanına geldi.<br />

Meleklerden biri taşı yuvarlarken, diğeri de Rab’bin bedenini saran bezleri çözdü. Bezleri kendi<br />

eliyle katlayan Mesih’in tüm çalışmaları da böylesine dikkatli ve özenliydi. Gökteki yıldızları<br />

ve en küçük atomları bir düzen içerisine koyan Kişi için her şey anlamlıydı. Düzenlilik ve<br />

mükemmellik O’nun işlerinin bir belirtisiydi. Meryem, Yuhanna ve Petrus ile birlikte mezarın<br />

başına geldi. Onlar Kudüs’e geri döndüklerinde Meryem mezarın başında durmuş ağlıyordu.<br />

Ağlarken eğilip mezarın içine baktı. Beyazlara bürünmüş iki melek gördü. Biri İsa’nın yattığı<br />

yerin başucunda, diğeri ise ayak u- cunda duruyordu. Meryem’e “Kadın, neden ağlıyorsun?”<br />

diye sordular. Meryem “Rab’bimi almışlar. O’nu nereye koyduklarını bilmiyorum dedi.<br />

Bunları söyledikten sonra meleklere arkasına dönerek birisini bulup İsa’ya ne olduğunu<br />

öğrenmesi gerektiğini düşündü. O sırada başka bir sesle irkildi: “Kadın niçin ağlıyorsun? Kimi<br />

arıyorsun?” Göz yaşları arasında bunu söyleyenin bir adam olduğunu fark etti. Meryem O’nu<br />

bahçıvan sanarak “Efendim, eğer O’nu görürsen nereye koyduklarını söyle de gidip O’nu<br />

alayım” dedi. Eğer bu zengin adamın mezarı çok değerli ise O’na başka bir mezar da<br />

bulabilirdi. İsa’nın kendi sesiyle bir ölüyü çağırdığı ve şimdi boş olan başka bir mezar daha<br />

vardı. Bu Lazar’ın mezarıydı. Meryem Rab’binin bu mezara gömülebileceğini düşünüyordu.<br />

Rab’binin bedenini korumasının acısını dindireceğini düşünerek bunun kendisi için bir teselli<br />

kaynağı olacağını hissediyordu.<br />

Fakat tam o sırada tanıdık bir sesin kendisine “Meryem!” diye seslendiğini duydu. Kendisine<br />

seslenenin yabancı biri olmadığını biliyordu. Geriye dönüp baktığında karşısında Mesih’i<br />

gördü. Mesih yaşıyordu. Duyduğu büyük sevinçten dolayı bir an için O’nun çarmıha gerildiğini<br />

unuttu. İsa’ya “Rabbuni” diyerek O’nun ayaklarına kapanmak istedi.Fakat İsa “Bana dokunma!<br />

Çünkü daha Baba’nın yanına çıkmadım. Kardeşlerine git ve onlara söyle; benim Babamın ve<br />

sızın babanızın, benim Tanrı’mın ve sizin Allah’ınızın yanına çıkıyorum” dedi.Meryem<br />

öğrencilerin yanına bu sevinç dolu mesajla gitti.<br />

İsa yerine getirdiği bu büyük fedakarlığın Allah tarafından kabul edildiğinin güvencesini<br />

alana kadar halkın kendisini onurlandırmasını reddetti. Kendi kanı sayesinde günahkar<br />

insanlığın sonsuz yaşama kavuşacağının güvencesini bizzat Allah’ın kendi sesinden duydu. Al<br />

lah’ın, günahından dönen ve itaat eden insanları kendi oğlunu sevdiği gibi seveceği Mesih ile<br />

yaptığı antlaşmayı onayladı. Mesih görevini tamamlayacak ve “İnsanı saf altından, Ofır’in<br />

altınından daha nadir kılmak için” vaadini yerine getirecekti. Yeryüzündeki ve gökyüzün- deki<br />

gücün tümü Yaşam Prensi’ne verildi. Mesih gücünü ve görkemini kendisine iman edenlere<br />

verebilmek için günahkar bir dünyaya geri döndü.<br />

Kurtarıcı Baba’sının yanında kutsal halkı için armağanlar alırken, öğrencileri boş mezara<br />

bakarak ağladılar ve yas tuttular. Gökyüzü için sevinç dolu olan gün, öğrenciler için acı,<br />

şaşkınlık ve korku dolu bir gün oldu. Kadının tanıklığına inanmamaları, onların imanının ne<br />

kadar zayıf olduğunu açıkça gösteriyordu. Mesih’in dirildiğinin haberi onların bekledikleri bir<br />

haber değildi. Bunun gerçek olamayacak kadar iyi bir haber olduğunu düşündüler. Sadukiler’in<br />

504

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!